(Betty)
Uyandığımda hastane yatağındaydım. Annem hemen yanımdaydı. Uyandığımı görünce yerinden kalktı.
"İyi misin?" dedi.
"İyiyim." Dedim ve doğruldum.
"Doktor stresten bayıldığını söyledi."
"Anne ne yaşadığımı biliyorsun. Kim olsa dayanamazdı." Dedim. Jughead'ın bana söylediklerini düşününce yine canım yandı.
"Sana bir şey anlatmam gerek. Hemen buradan çıkmalıyız." Dedi. Bir şey söylemedim. Birkaç dakika sonra eve doğru yürümeye başlamıştık.
"Zamanı geldi derken ne demek istiyorsun?" dedim.
"Bekle, evde anlatacağım." dedi. Hala ne olabileceğini düşünüyordum.
Eve geldiğimizde ikimiz de koltuğa oturduk ve anlatmasını bekledim.
"Dinliyorum." Dedim.
"Bu geçmişte yaşadıklarımla ilgili. Hızlıca anlatacağım. Senin kadarken FP Jones ile çıkmıştım. Bir süre sonra beni başka bir kız yüzünden bıraktı. Daha sonra ise hamile olduğumu öğrendim." Dedi. Devam edecekti ama onu durdurup konuştum.
"Sen FP Jones'tan hamile miydin?!" dedim.
"Evet. Sonra Hal ile tanıştım ve eğer onunla evlenirsem zengin ve güzel bir hayata sahip olacağımı düşündüm. Çocuğun da ondan olduğunu söyleyecektim."
Böylece Polly'nin FP Jones'un çocuğu olduğunu öğrenmiştim. Şok olmuştum ve dinlemeye devam ettim.
"Sonra onunla evlendim. Sen doğdun. Mutluydum ve bir ailem vardı. Ama sonra bir gece her şey mahvoldu. Baban bizi işi yüzünden bırakmadı tatlım. O hapse girdi. Sonra da boşandık."
Daha ne olabilirdi ki? Bir süre durdu. Şoku atlatmamı bekliyor gibiydi. Sonra aklıma bir soru geldi.
"O zaman biz neden Cooper'ız? Madem sen evli değilsin?" dedim. Elizabeth Smith. Eğer babam ve annem ayrıysa ismim bu olmalıydı.
"Çünkü büyüdüğünde araştıracağını biliyordum. Doğru zamanı beklemeliydim. Senin araştırıp bulmanı değil. Bu önemsiz." Dedi.
"Evet, önemsiz. Tamamını anlatır mısın?" dedim.
"Bir gece evden çıktığını duydum ve takip ettim. Birini öldüreceğini fark ettim. Onu polislere yakalattım. Böyle hapse girdi. Girmeden önce bana intikam için döneceğini söyledi. Eğer hapisten çıktıysa Polly'yi kaçıran o olabilir."
Bunu öğrendiğimde yine duraksadık ve bir an için düşünemedim. Derin derin nefes aldım. Bu doğru olabilirdi.
"O zaman babamın hapisten çıkıp çıkmadığını öğrenmeliyiz."
O sırada aklıma Cheryl geldi. Telefonumu elime alıp saate baktım. Öğle 2'ye geliyordu. Hala okulda olmalıydı. Şuan arayamazdım ama mesaj atabilirdim.
Betty: Bunu görünce beni ara.
O sırada annem babamın kaldığı hapishaneyi aradı ve babamın çıktığını öğrendik. Artık Polly'nin babamın yanında olabileceği ihtimali çok fazlaydı. Telefonum çalmaya başladı. Cheryl olduğunu düşündüm ama bu oydu. Gizemli kişiydi. Belki de babamdı.
"Beni bulduğunu mu sanıyorsun?" dedi ve güldü. İyi de bunu nereden duymuştu? Yoksa evimizde...
"Sen bizi mi dinliyorsun lan?"
"Belki. Ama bu önemli değil. Ben baban değilim." Dedi.
"Beni kandıramazsın. Babam olduğunu biliyorum." Dedim. Yalandı ama eğer oysa bu onu korkuturdu. Değilse bizi zayıf düşürürdü.
"Öyle sanmaya devam et. Bunun için aramadım. Polly'nin kaybolduğunu annene anlattığını da duydum. Kimseye anlatma dediğimi hatırlıyorum. Oyunun kuralını bozdun, Betty." Dedi. Annem konuştuklarımızı duyuyordu ama konuşmuyordu.
"B-ben... içimde tutamadım tamam mı? Lütfen ona zarar verme!" dedim. Korkuyordum.
"Buna sen karar verebilirdin ama artık çok geç. Onu cezalandıracağım." Dedi ve kapattı. Gözlerim dolmuştu. Benim yüzümden ona zarar verecekti işte.
"Ben biraz dinleneceğim." Dedim ve odama ilerledim.
"Elizabeth..." dedi ve bana doğru bir adım attı ama sonra vazgeçer gibi geri çekildi.
Yalnız kaldığım anda ağlamaya başladım. Polly'ye zarar gelmemesi gerekiyordu ve benim yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Bunu düşünmemeye çalıştım. Bu sefer de aklıma Jughead'ın söyledikleri geldi. Suçunu kabul etmişti ve benden ayrıldığını söylemişti. Suçunu kabul etmesine inanmak istemiyordum. Sonra annemin anlattıklarını düşündüm. Babamın psikopat olması gerçeği acıydı. Birinin telefondan bana ne yapacağımı söylemesi, yapmayınca kardeşime zarar vermesi ve evimize –nerede olduğunu bilmediğim- bir dinleme cihaz koyması daha kötüydü.
Tekrar telefonum çaldı. Bu sefer Cheryl'dı.
"Betty, onlarla konuştum. Pop's'ta buluşalım." Dedi.
"Geliyorum." Dedim.
"Ağlıyor musun sen?"
"Gelince anlatacağım." Dedim ve kapattım. Banyoya gittim ve elimi yüzümü yıkadım. Hiçbir şey olmamış gibi davranmalıydım. Sanki ölmek istemiyormuuş gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahla Beyazın Dansı ||Bughead||
Fiksi Remaja"Jughead Jones, Ethel Muggs'ın cinayetinden tutuklusunuz." ... "Siyah kötülüğü, beyaz iyiliği temsil ediyorsa, gri insanları temsil eder." ... Riverdale dizisinin farklı bir kurguyla yazımı^^