Çalan kapım ile oturduğum yerden kalktım. Eve gelmeden önce market alışverişi yapma alışkanlığı elde etsem iyi olurdu. Allahtan oturduğum yerin ilerisinde bir mahalle vardı ve mahalledeki bakkalın çocuğu ile iyi anlaşıyordum. Evde olmayan malzemeleri Caner’e söylemiştim ve o getirecekti. Benden birkaç yaş küçüktü ve gerçekten cana yakın bir çocuktu.
Kapıyı açtığımda eline uzanıp poşetleri almıştım ki kafamı kaldırıp yüzüne bakmayı akıl edebilmiştim. Çünkü bu poşetleri aldığım kişi kesinlikle Caner değildi…
“Teoman?”
Derin bir nefes alıp ileride bizi izleyen Hakan abiye baktım. Hakan abi dedemin çok güvendiği biriydi ve evin güvenliğinden sorumluydu. “Elçin, özellikle eline teslim etmesi gerekiyormuş poşetleri bende anlamadım.” dedi Hakan abi. “Ah evet Hakan abi ben bakkala bir not iletecektim de o yüzden ısrarla bana teslim etmesi gerektiğini söyledim sen yerine gidebilirsin kalma ayakta.”
Hakan abiyi çok severdim. Ama benim her hareketimi ev ile ilgili olan her şeyi dedeme rapor vermesi tek sevmediğim yanıydı. Şaşkınlığımı atlatabildiğimde Hakan abi kulübesine doğru gitmişti. Poşetleri içeri koyarken, ona baktım. “Ne işin var burada?” diye sordum. Hakan abi hala temkinli bir şekilde kulübesinin önünde beni izliyordu. “Seni görmek istediğimi söylemiştim.”
Cebimdeki parayı çıkarıp, “Bunu Caner’e verirsin. Şimdi git hadi.” diye fısıldadım. “Neyden korkuyorsun?”
Arkasına doğru baktı. “Dedeme rapor gidiyor. Hadi daha fazla oyalanma.”
Hem onu daha yeni tanıyordum ne demek evime gelmek?
“Elçin cidden beni davet etmeyecek misin?”
Gözlerimi büyüttüm. “Sen çıldırdın mı?” diye sordum.
Omuz silkti. “Hadi Teoman git, söz yarın konuşuruz. Buluşuruz bir kafede hadi.” Omzuna dokunup ittim geri doğru. Hakan abi artık buraya bakmıyordu.
“Dedenden korkuyor musun?” diye sordu. “Hayır tabii ki, sadece bana çok güveniyor ve güvenini boşa çıkarmak istemiyorum.”
Başını yana yatırdı, “Ne yani bana bir kahve ısmarlaman onun güvenini boşa mı çıkarır?”
Hakan abiye doğru baktım hala diken üstündeydim.
“Hayır öyle değil, yani tek yaşıyorum bu evde. Akşam olmak üzere hoş değil işte. Dedem böyle şeylerden hoşlanmaz. Seni tanısaydı belki anlayışlı olurdu ama benim bile daha seni henüz tanıdığım söylenemez.”
Artık gitmesi gerekiyordu.
Elimdeki parayı tekrar tekrar uzattım. Ama almıyordu. Hakan abinin tekrar buraya doğru yürüdüğünü görünce, “Sıçtık.” diye mırıldandım.
“Gitsene Teoman, al şunu ve git hadi.”
Yutkundum. Elimdeki parayı geri iterken parayı avcumun içinde buruşturup elimi arkaya sakladım çünkü Hakan abi geldi, “Bir sorun mu var Elçin?”
“Şey Hakan abi ben bugün nakit çekmeyi unutmuşum da dalgınlık işte sen öder misin parayı?” diye sordum.
Hakan abi, “Baştan desene kızım iki saattir şurada kıvranıyorsun çocuğun karşısında.”
Gülümsemeye çalıştım o sırada parayı Teoman’a veriyordu. Teoman benden kabul etmediği parayı mecburen alınca zaferle gülümsedim.
Hakan abi arkasını döndüğü sıra Teoman birden bana doğru geldi ve kolumu tutup kulağıma fısıldadı, “Arka çitlerden atlayacağım on dakika sonra arka bahçenin kapısını aç.” diye fısıldadı ve Hakan abi görmeden benden ayrılıp Hakan abinin peşinden çıkış kapısına doğru yürümeye başladı.
Yutkundum.
*
*
*
*Bir günde bir sürü bölüm atıyorum diye oy ve yorumlar düşmesin lütfen...
Texting olduğu için normal bölümleri uzun tutmuyorum biliyorsunuz :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müşteri Temsilcisi | Texting
Short StoryTeoman: Dün gece sövüp sövüp suratına telefon kapattığın kişiyim ben Elçin: Ya ne dün gecesi ne telefonu hiçbir şey hatırlamıyorum ne saçmalıyorsun? Teoman: Sen hala uyuyor musun? Elçin: Kısmen Elçin: Mesaj sesine uyandım aptal Teoman: Çok belli ...