Nineteen

8.9K 669 386
                                    

Tir tir titreyen Teoman’a kapıyı açtım ve içeri girdi. “Dondum sanırım.” 

“On dakika içerisinde nasıl bu kadar bastırdı bu yağmur.” diye söylendim banyodan getirdiğim havluyu uzatıp. 

“O kadar diretmeyip başta içeri alsaydın…” 

Gözlerimi devirdim ve onu salonun ortasında bırakıp üst kata çıktım. Dedemin odasına girip dolaplarını karıştırdım. Burada bıraktığı kıyafetlerini kurcaladım ve Teoman’a göre olan kıyafetlerden seçip aşağı indim. Havluyla kurulanmış beni bekliyordu. Elimdeki kıyafetler, ona uzatıp, “Al bunlar olur sana dedem zayıftır.” 

Elimdeki kıyafetlere bakıp, “Aynı zamanda zevkliymiş de. Dede olduğuna emin misin?” diye sordu gülümseyerek. “Yani biraz gençtir de.” 

Arkamdaki koltuğa bıraktım kendimi. 

“Ee banyo ne tarafta?” 

Elimle arka tarafı gösterdim. “Orada, koridoru geç görürsün.”

Başını sallayıp gösterdiğim tarafa doğru gitti. Nedensiz bir şekilde tedirgin değildim. Asla tanımadığım bu adam evimdeydi ama ben niye rahattım? 

Bir süre sonra Teoman üzerine tam olmuş dedemin kıyafetleri ile döndü. Gülmek istedim ama gülemedim çünkü komik değildi tatlıydı… Yani dedem hep zevkli bir adam olmuştu ama yirmili yaşlardaki bir adamın üzerine bu denli yakışabilecek kıyafetler giymesi de yaniiii. Canım dedem. 

“Neden öyle bakıyorsun?” diye sordu karşımdaki koltuğa oturup. “Hiiiç. Dedemin ne kadar zevkli bir adam olduğunu düşünüyorum hala.” 

Güldük. “Aç mısın?” diye sordum ona. Ama ben açtım. O aç olmasa bile bir şeyler hazırlayacaktım zaten. 

“Evet hem de kurt gibi.” 

Ayağa kalktım. “E hadi kalk sana marifetlerimi göstereyim.” 

İlerideki mutfağa doğru ilerlerken o da arkamdan geliyordu. “Şu kapıdaki güvenlik görevlisi çok fazla mı korumacı?” diye sordu. “Aslında dedem fazla korumacı. O yüzden böyle.” 

Başını salladı. Poşetteki malzemeleri çıkarıp tezgaha koydum. “Dolaptan diyeceğim malzemeleri çıkarır mısın o sırada ben bunları yıkayayım.” 

Elimdeki biberleri musluğun altına koydum. “Hemen alt köşede yeşillikler olacak. Onları çıkar güzel bir salata yapalım.” 

Elimdeki biberleri yıkadım. “Pratik bir şeyler hazırlayalım uzun sürmesin.” diye açıkladım. 

Dediğimi yapıp yeşillikleri çıkardı. Ben malzemeleri yıkarken o beni izliyordu. “İlerideki mor sepetten 2 tane büyük patates çıkarabilir misin?” 

Dediğim yerdeki mor sepete doğru gitti. Dediklerimi hemen böyle yapacaktıysa benimle yaşayabilirdi ya. 

Bu fikre gülüp başımı iki yana salladım. “Neye güldün?” diye sordu. Omuz silktim. “Hiiiç, ne kadar iyi bir ev arkadaşı olabileceğini düşünüyordum. Her dediğimi böyle yapacaksan.” 

Bu dediğime o da güldü. 

“Yıkayayım mı patatesleri? Ne yapacaksın soyabilirim de?” diye sordu. “Aslında haşlayacağız su kaynatayım çabuk haşlansın. Sen yıka ve şu üstteki tencereye koy o sırada bu yeşillikleri halledeyim.” 

Dediğimi yapmaya başladığı sırada yeşilliklerle işim bitti. Isıtıcıya koyduğum su da kaynayınca, “Patates Röşti sever misin?”  

Müşteri Temsilcisi | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin