Harry'nin ağzından
Benim yüzümden narin cildi mosmor olmuştu, onu incittiğime inanamıyordum. Beni, çok fazla acımadığına ikna etmeye çalışsa da ona bunu yaptığım için anında pişman olmuştum, ondan sayamayacağım kadar özür dilemiştim ama önemli olmadığını söylemişti.
Louis'nin ağzından
Harry hala mutsuz gözüküyordu, bunun çok kötü bir fikir olduğunu, tam bir aptal olduğunu söyleyip duruyordu. Ona ne kadar kafaya takmaması gerektiğini söylesem de tüm gün suratı asık dolaşmıştı. Akşam yine film izlemiştik, filmin çoğuna dikkatini veremediğini farketmiştim. Kucağına çıkmış, ona sarılmış ve onu üzgün görmek istemediğimi söylemiştim, bana zoraki gülümseyip pekala demişti.
Öbür gün olduğunda yatakta tek başıma uyanmıştım, aşağı indiğimde Harry'i mutfak masasında oturmuş kahve içerken görmüştüm. Kahvaltı yapmıyacağını söylediğinde kendime bir omlet yapmıştım ve karşısına oturup yemiştim. Kahvaltı boyunca hiç konuşmamıştık, yüzüne her bakmamda bileğime baktığını görüyordum. Gözlerimiz kesiştiğinde bana hafifçe zoraki gülümsüyordu, bundan gerçekten rahatsız olmaya başlamıştım...
Dün yaptığımız şeyden dolayı sahil planımız bugüne ertelendiği için yatak odasındaydık ve hazırlanıyorduk. Deniz şortlarımızı giydiğimizde karşısına geçtim, bana soran gözlerle baktığında konuştum. "Bak Harry, bu davranışlarını kesmeni istiyorum. Dün kelepçeyi takmayı ben istedim senin bir suçun yok. Kendini suçlamayı bırak, tatilimizi mahvediyorsun. Ayrıca o kadar da acıtmıyor...gerçekten" ona hafifçe gülümsedim, o da bana mahcupça gülümsedi ve "Biliyorum bebeğim, üzgünüm..." dedi. Bileğimden tutup beni sarılmak için kendine çektiğinde acıyla inledim, hemen gözleri açıldı ve elini üzerimden çekti. Kafamı kaldırıp ona baktığımda üzgün surat ifadesi geri gelmişti, bir şey söylemeden odadan çıktı...
Onunla bir konuşma daha yaptıktan sonra sonunda sahile gelmeye ikna ettim, bir süre eğlenceli vakit geçirdik. Beni mutlu görmek moralini az da olsa düzeltmişti, önce denizde ona karşı su savaşı başlatmıştım, sonra güneşlenip sohbet etmiştik. "Bebeğim beni sırtına alır mısın?" Harry'nin sırtına çıkmıştım, elleriyle bacaklarımdan tutuyordu. Ellerimi havaya kaldırıp sevinç çığlıklarıyla karışık kahkahalar atıyordum, o da benimle birlikte gülüyordu...ta ki dengemi kaybedip düşene kadar.
Tanrımm, nereye çarptım bilmiyordum ama ayağım fena şekilde acıyordu, gözlerim dolmuştu. Neden güzel zaman geçirmeye çalışırken sürekli aksilik çıkıyordu. Harry hemen eğilip beni kucağına aldı ve şezlonga taşıdı "Aman tanrım Lou!" "Harryy...ayağım" gözümden yaşlar gelmeye başlamıştı, canım çok yanıyordu. Beni hemen şezlongdan kaldırıp tekrar kucağına aldı "Bekle bebeğim, seni hemen kulübeye götüreceğim. Orda pansuman yapabilirim" ben ona sarılmış hıçkırarak ağlarken, o beni kucağında en hızlı şekilde kulübemize götürmeye çalışıyordu.
•oy verirseniz çok mutlu olurum<3 görüşleriniz benim için önemli, yorum yapmayı unutmayın:) •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poor Babe | LS
Teen Fiction•TAMAMLANDI• Harry ve Louis aynı lisede okuyan iki kişidir. Harry'nin biseksüel olduğunu herkes bilirken, Lou'nun gay olduğunu kimse bilmemektedir. İkisi gay barda karşılaşana kadar... bir #bottomlinson hikayesidir. +18 alert!