Nicol elini saçına götürüp etrafı inceledi. " Neden hastaneden kaçtın? "
Öksürüp tıksırınca Nicol ciddileşti. Kaşları kalınlaştı. " Dylan yüzünden... Ben hastayım. Ne tür bi hastalık bende bilmiyorum ama çok çabuk ilerliyor. George adında bi salakla dans ederken bayıldım. Dylan'da boş durmayıp George'ye yumruk attı. Gözümü açtığımda hastanedeydim. Ve gözümü açar açmaz Dylan'ın bana söyleyeceği şey 'sürtük' oldu "
" Enteresan "
Nefesimi içime çekip sakinleşmeye çalıştım. Yavaştan gözlerim doluyordu " Ve... Ben her gözümü açtığımda hastanede olacağım "
Nicol sorduğu için pişman olmuşcasına gözlerini kaçırdı
" Bana acıma. Ölmeyi zaten istiyordum "
" Yaşamak sandığın kadar basit değil. Bi test ve bir oyun. Kaybedersen elenirsin "
" Kaybettim... "
" Hala yanında duran destekcin var "
Daha bi kaç saat önce tanıştığım çocukla şuan arkadaş olmuştum. Güvenmek istediğime emin değildim. O bembeyaz teni beni büyülüyordu. Dylan'ı unutasım gelmişti. Nicol beni dürterek karşımızda ki dilek balonunu
" Dilek dilemek ister misin? "
" Evet "
Nicol saçını savurarak kalktı ve dilek balonunu aldı. Uzaktan bana bağırarak çağırdı. Yavaşca ayağa kalkıp yanına gittim. 1 saatimizi felan balonu düzeltmekle uğraştık. Sonunda düzelttiğimizde " Hazır mısın? " dedi rüzgarda savrulan saçlarını toparlamaya çalışırken
" Eveet "
- Lütfen hastalığım iyileşsin ve herşey yoluna girsin-
Ve balon karanlıkta kayboldu. Nicol balonu görünce işaret etti
" Güzel değil mi? "
" Evet "
Rüzgar sesleri kulağımı tırmalıyordu.
" Çok soğuk "
" Seni evine bırakmanın zamanı geldi "
" Peki ya sen... Yani ben "
" Efendim? "
" Seni görücek miyim? "
" Tabii "
" ...Tamam "
Gülümsemem oturmuştu. Ahh ne kadar salağım! Ne çabuk güvendim
" Bana güvenebilirsin "
" Ta... Tamam "
" Korkma ben Dylan değilim "
" Evet doğru "
" Hadi kaldır o kıçını "
" Bu kibarlığını kimden aldın? "
" Ben kendime has'ım "
Polisler etrafta yoktu. Nicol duvara yaslanmış gülümsüyordu
" Seni tekrar göremezsem üzülürüm "
" Peki "
" Beni üzer misin? "
" Asla! "
Hoşuma gitmişcesine yanaklarım kızardı. Hava karanlık olduğu için yanaklarım neyse ki gözükmemişti
" Şey... Görüşürüz "
" Görüşürüz "
Evime doğru az bi mesafe kalmıştı. Nicol'ün tavırları, konuşması, gülümsemesi, sıcak kanlılığı çok hoşuma gitmişti. Yolun yarısında Nicol'e baktığımda yoktu. Önüme gülümsemem kaybolmuş biçimde döndüm ve bir daha hayata küfür ettim. Eve girerken ses çıkarmamaya dikkat etmiştim ki kapıda dikilen annem ve babamın sinirli suratını görünce pek de şaşırmadım
" Nerdesin sen! Hastaneden kaçıp akşama kadar dışarılarda dolaşıyorsun! " babamın sesi gittikçe kalınlaşıyordu. Hayret annem ilk defa babama karşı beni savunmamıştı
" Baban haklı. Böyle bi çılgınlığı anca deliler yapar! "
" Ben de deliyim zaten! " gittikçe sinirlerim atıyordu
" Sen kafayımı yedin. Gayet normal bir kızsın. Gösterişe ihtiyacın yok Cassandra! "
" Hayır! " yanımda duran bıçağı elime aldım ve bileğimde ki kanı ortaya çıkardım. Yüzümde ne acıma hissi ne de üzülme hissi vardı. Asi gülümsememle şaşkın annem ve babamı izledim. Annem hızlıca bıçağı elimden çekip mutfağa doğru fırlattı
" Odandan çıkmıycaksın! Hayatın ciddiyetini anlayana kadar bi oda da kal ve ne kadar acımasız bi dünyada olduğunu gör. Sen kendine zarar verdin. Sen bi manyaksın. Seni nasıl yetiştirdiğimi merak ediyorum. O odadan çıkılmıycak!! " babamın sesi çok yüksekti sanki bütün dünya duymuş gibi herşey sustu o an. Ellerimi gözlerime götürüp lanet okudum. Hızlıca oradan ayrılıp odama girdim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat
Teen FictionAdım Cassandra ama herkes bana Cass der. Canada'da yaşıyorum. 17 yaşındayım lise 3 e gidiyorum. Zengin şartlarda bi ailede yaşıyorum. Okulun populer kızıyım. Kadınlardan hoşlanıyorum ve bunu kimsenin bilmesini istemiyorum -Dünya için çok iyiyiz -Bu...