Parça

176 9 0
                                    

Uyanıp okul kıyafetlerimi giydim. Kahvaltı yapmak aklımdan bile geçmedi dün gece olanlardan sonra. Hızla sessiz adımlarla kapıya doğru gittim

'' Bir yere uğramadan evde ol. Seni servise yazdırdık. Araban elinden alındı.Bugünlük baban seni bırakıcak ''

Kızacakken sustum. Derin nefesler alarak kendimi avuttum. Kargaşa çıkarmamak için babamı bekledim. Arabaya bindikten sonra babam duyulmaz denecek kadar az ses tonuyla konuştu

'' Eteğinin boyunu kısalt ''

Umursamaz tavırımla dışarı baktım

'' Kısalt ! ''

'' Lanet olsun yeter bu benim hayatım, vücudum, düşüncelerim. Karışmaya hakkın yok. İstersem kendimi öldürürüm sanane!! ''

Babamı dinlemeyerek kapıyı çarpıp aşağı indim. Arkama durup bakarak koşmaya başladım

'' Bu evde görüşülecek!! ''

Kendimi çok bitkin hissediyordum. Elimi alnıma götürerek soluk çektim. Herşeyden bıkmış gibi bir halim vardı. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Belki Nicol yardım edebilirdi. Söylediği okula doğru yol aldım. Okulu çok endamlıydı. Herkes dışarıda dolaşıyordu. Vakit kaybetmeden Nicol'ü aramaya başladım. Kolunda iki kız vardı ve gülerek kıkırdıyordu. Şaşırmıştım. İçimde bişey erimişti. Nicol beni görünce kızlardan biraz da olsa ayrıldı. Tepki göstermeden dönüp çıkmaya çalıştım. Nicol elimden tutup kendine döndürdü

'' Sen neden buradasın? ''

'' Hiç ''

Kolumu çekiştirmeye çalışıyordum fakat Nicol zorluyordu

'' Ya bırak! ''

'' Noluyo ya? ''

Kendime bu soruyu defalarca sordum. Neden tepki gösterdim? . Ve o an kelimeler ağzımdan döküldü

'' Bu mudur senin adamlığın? İki kızı koluna alıp gezmek ve ahmakca gülmek mi? ''

'' Ovv birileri kızmış ''

Kolumu kurtararak sert bi bakış attım. Kolumda ki çantamı düzeltip çıkışa ilerledim

'' Neden kızdın yanımda kız taşımama? ''

Arkamdan bağırarak konuşuyordu. Sakinleşmeye çalışıp durdum

'' Benim sevgilim var tamam mı? Düşündüğün şeyi aklından çıkar. Senden 2 yaş büyüğüm.

Hayatımın parçalara ayrıldığını hissettim. Dylan yoktu, Nicol yoktu... Utanmış, kızarmıştım. Nicol ciddi konuşurken etrafında ki herkes Cassandra'ya gülüyordu. Gözümden akan yaşı hissedince dayanamayacağımı anladım. Belki de dünyanın ucuna dönmemek üzere gitmeliydim. Ya da dayanmanın anlamı yoktu. Okuldan çıkıp karşısında duran parka gittim. Ağlayıp düşünüyordum. Annemin bana verdiği tuşlu telefon çalıyordu. Annemin aradığını görünce ona da küfür ettim. Ağlamamı kesmeye çalışarak açtım

'' ... Alo? ''

''Okula... Ağlıyor musun sen? ''

'' Evet ''

'' Noldu? ''

'' Sonra söylerim ''

'' Tamam. Okuldan aradılar. Biran önce gitsen iyi olacak ''

'' Tamam ''

Telefonu çantama koyduktan sonra arkama döndüm. Nicol önümde duruyordu ve dudağım dudağının altına deydi. Ağlamamı durduramayarak Nicol'ün göğsüne birkaç kez vurdum

'' Cassandra sorun ne? ''

'' Sorun ne biliyor musun aptal? . Az önce herkesin içinde beni rezil edip ağlatman. Mutlu ettikten sonra güven sarsman. Aşağılaman ''

'' Seni sevemem ''

'' Neden öleceğimi bildiğin için mi?! ''

'' Asla. Seni arkadaşım olarak görüyorum ''

'' Defol !! ''

Herşeye içimden küfür ediyordum

'' Bırak beni. Yeter ! ''

'' Hayır bırakmayacağım ''

Nicol yüzmü ellerinin arasına aldı. Soğuk ağzından çıkan buharları gösteriyordu

'' Sen kimsin? Beni hem sevip hem de üzüyorsun hangisi? . Benden biraz olsun hoşlandığını düşünüyordum. Şimdi okula gitmeliyim ''

'' Çok güzel çok zeki yaşamayı hak eden çok mükemmel birisin ama olmaz ''

'' Benden hiç mi hoşlanmıyorsun ''

'' Mükemmel biri... ''

'' Sana benden hiç mi hoşlanmıyorsun dedim !! ''

'' Hoşlanıyorum tamam mı hem de çok !! ''

'' Ne o zaman problem?! ''

'' Bilmiyorum ''

Sakinleşmeye çalıştığı yüzünden belliydi. Bende öyleydim. Mutlu olmuş gibi bi halim vardı. Yavaş yavaş dudaklarıma yaklaşıyordu. İtmek istiyor gibi hissediyordum. Yüzümde ki kırgınlıkları bırakıp bende yaklaştım. Onu hissedebiliyordum. Kalp atışlarını. Yüzünde ki belirsiz karamsarlığı. Biraz kendimi çekip ona baktım

'' Şey özür dilerim ''

'' Hayır sorun değil... Artık gitsem iyi olacak ''

'' Biraz daha kalırsan neler olabileceğini tahmin edemiyorum ''

'' Sapık ''

Nicol çok sesli olmayacak biçimde güldü. Bende ona eşlik ettim. Vay canına Dylan aklımdan çıkmıştı. Nicol'ü biraz itekledikten sonra uzun süre yürüdüm ve okula vardım. Tenefüste. Çantamı koyduktan sonra Dylan yanıma geldi

'' Kim o sarı saç? ''

'' Ne? ''

'' Sarı saçlı erkek de kim? ''

Dün kiminle olduğunu düşündüm de Nicol den bahsettiğini anladım

'' Sanane ''

'' Ne bu tavırlar, tripler Cassandra? ''

'' Defol Dylan ''

'' Bu kadar kolay mı unutuldum? ''

'' Adam olmayı öğrendiğinde kimse seni unutmaz ''

'' Ha ha ha Cassandra laf soktu hemen karşılık vermeliyim. Her zamanki gibi... Anıları da bu kadar kolay unutmuş olamazsın değil mi? ''

'' Seninle uğraşacak gücüm kalmadı ''

'' Ama ben seni hala seviyorum... ''

Ve Cassandra'nın kalbi bir parçaya daha ayrıldı...

PsikopatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin