Magnus;
Yerimden sıçrayarak uyandım. Derin nefes alıp verdim. Sadece bir rüya. Alec'e baktığımda o da uyanıktı. Pencereye baktım. Geceydi.
Neden uyanıktı ? "Alec ?" Dedim. Alec yerinden sıçrayıp bana baktı. Kaşlarımı çattım."Her şey yolunda mı ?" Dedim.
Alec'in bana bakıp,"Evet, niye hala uyumadın ?"
"Kabus.."
Alec gülümseyip yanını işaret etti."Benimle uyumak ister misin ?" Diye sordu nazikçe. Sesimi çıkarmadan yatağımdan kalkıp Alec'in yanına ilerlerken
Alec yorganını açıp içine girmemi sağladı. Sıcacıktı. Gözlerimi kapattım. Bir daha asla uyanmayacak gibi.Sabah gözlerimi araladığımda Alec belime sarılmıştı. İkimiz bütün gece böyle mi uyumuştuk ? "Günaydın.." dedi Alec çatlayan sesiyle. "Günaydın..uyuyabildin mi ?" diye karşılık verdim. Belki hayatımın en rahat uykusuydu.
"Hayır."
"Neden?"
"Bütün gece başım dönüp durdu."
İkimiz yataktan çıktık ve ilk önce üstlerimizi giydik, hemen ardından yine haritayı elimize aldık." Burdan sonra nereye uğrayacağız ?" Dedim. Alec omuz silkti."Yeni bir yerde kalmamız gerekecek. Bu kesin." Dedi Alec usulca. Saçlarımı karıştırıp,"Sen bişi yapamaz mısın ?" Dedim. Alec tek kaşını kaldırıp bana baktı."Nasıl bişi ?"
"Yani..güçlerin var değil mi ? Sadece insanların anılarıyla mı sınırlı ?"
"O öyle işlemiyor. Evet başka şeyler de var ama işimize yaramaz. Bir insanın bedenine girme imkanım var, ya da kişiyi kontrol edebilirim."
"O zaman neden Valiye falan dönüşmüyorsun ?"
"Çünkü o kişiye dokunmam lazım. Magnus bu durum karışık. Eğer böyle bişi yaparsam insan hakkında her şeyi öğrenirim. İstemediğim şeyleri bile. Ne yazık ki öğreneceğim şeyleri seçemiyorum." Dedi Alec gözlerini devirirken. Kafamı salladım."Yani bir kişiye ihtiyacın var ?" Dedim. Alec başını salladı ve haritaya odaklanmışken birden kapı çaldı. Biraz gerinip ayağa kalktım ve kapıyı açtım. Gelen bir postacıydı."Merhaba...magnus bane mi ? İçeri girebilir miyim ?" Dedi postacı. Kafamı sallayıp ona içeriyi açtım. Alec yatakta gelene baktıktan hemen sonra bana anlamsız bakışlar atmaya başladı.
"Size..bir sürü posta var. " diyerek postacı çantadan tonlarca kağıt çıkarmaya ve masaya koymaya başlayınca afalladım. Alec yanıma gelirken cam kenarına geçip onları izlerken bir yandan biraz dışarıya baktım. İlk başta yanlış gördüm sandım. Fakat buraya gelen, yanlış saymamışsam 7 silahlı adam vardı. Bir küfür edip kapıya koştum ve kitledim. Alec'e tek bakışımda ne demek istediğimi anlamış görünüyordu. Postacı gergince,"Efendim.." diyerek bana dönerken alec yandaki masadan otelin verdiği bardağı aldı ve hızla adamın kafasına vurdu. Postacı afallayarak sendelerken alec adama bir yumruk geçirmesiyle postacı yere yığıldı.
"Alec !"
"Ne var ? Başımız dertte değil mi ?"
"Evet öyle ama.."
"Ne yapacaktım adamı burda tutamazdık."
Ardından ona istemsizce hak verdim."Yinede onu burda bulduklarında ne yapacaklar ?!" Dedim stresli bir ses tonuyla. Alec saçlarını karıştırdı."Bilmiyorum." Dedi sinirlice."O zaman bir eylem yapmadan önce iki kez düşün ! Şuanki durumumuza bak !" Dedim sinirlice. Alec kaşlarını çattı."Yani geldiğine pişmansın öyle mi ? Bana yalvaran sendin !" Dedi Alec. Geri adım attım."Kabul etmen gerekmiyordu." Dedim. Alec sustu. Hemen ardından da bir küfür. Tekrar pencereye baktım. "Burdan gitmemiz lazım. Bişiler yap, gücünü falan kullan." Dedi yerdeki adamı gösterip.
"O öyle kolay bişi değil." Dedi Alec sinirlice.
Gözlerimi devirip bir iç çektim." Alec adam uzaylı değil ya. İnsan dedin, al sana insan. Sapa sağlam. Neredeyse." Dedim gergince.
"Magnus sen beni her gün başka bir insana dönüştüğümü falan mı sanıyorsun ? Odaklanmam gerek." Dedi Alec. Banyoyu gösterdim."Güzel,nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama şu adamı al ve...ve bilmiyorum yer mi değiştereceksiniz yoksa aynı bedenleri mi kullanacaksınız."
Alec yüzünü buruşturdu."Kimsenin bedenini almıyorum. "
"Alec zırvalığı bırak ve her neyse bişi yap geliyorlar."
"Tamam,tamam bana bir kaç giysi ver."
...
Alec ile yatağın arkasına saklanmıştık. Postacıya alec'in kıyafetlerinden vermiştik.Daha doğrusu giydirmiştik ve bu eğlenceli değildi. Adam garip bir şekilde ayakta dimdik duruyordu. Daha çok kasılmış bir heykele benzesede. Kapı sertçe çalındığında postacı kapıyı rahat hareketlerle açtı. Postacının Alec'in kontrolü altında olduğunu biliyordum. Ve bu ürkütücüydü. " Alec lightwood ?" Dedi siyahlara bürünmüş kahfe renkli saçlı adam. 40'larında gösteriyordu. Postacı," Alec lightwood ? Şu 4 oda yandaki çocuktan mı bahsediyorsunuz ?" Dedi postacı. Alec ile ikimiz yatağın arkasından olanları izliyorduk. Alec'e baktığımda postacıyla birlikte söylediğini fark etmiştim. Alec sadece dudaklarını oynatmış, postacı da söylemişti.
Her ne kadar postacı bir bakıma kendisi olsada. Şuan onu alec yönetiyordu. Mimikleri alec'in mimiklerinin bire bir kopyası gibiydi. Alec'i dürttüğümde bana aldırmamıştı. Ona dokunduğumda vücudunun kaskatı olduğunu fark etmiştim.Gözleri donuk bir şekilde postacıya kitlenmişti. Alec'in yüzüne baktığımda burnunun ve ağzından kan süzüldüğünü fark ettim ve nereyse sesli bir şekilde adını haykıracaktım.
"Üzgüm beyfendi. Teşekkür ederiz." Diyerek bir selam verdi ve gitti. Adam gittiği gibi postacı yere yığıldı. Artık alec'in kontrolünde değildi. Alec omuzlarını germeyi bırakıp sesli bir şekilde nefes almaya başladı. Onun yüzünü kendime çevirdim ve," Alec, Alec iyi misin ? Nasıl hissediyorsun ?" Dedim streslice.
"Başım dönüyor."
"Güzel."
Her zaman dönüyordu zaten. Onun koluna girip zorlukla kaldırdım." Burdan çıkmamız için az zamanımız var." Diyip komidinden arabanın anahtarını aldım."Yürüyebilirim. " diyerek Alec kolumdan ayrıldı. Kafamı salladım. İkimiz dışarı koşarcasına çıktık. Alec'in adımlarının dengesiz oluşu ilk bakıştan belli oluyordu. Çıkarken o adamları metrelerce ötemizde görmüştük. Alec merdivenlerden inerken son basamakta tökezledi ve yere kapaklandı. Öyle bir ses çıkmıştı ki ilerideki adamlar dahi bizi duymuştu. Bize doğru koşarlarken hızlıca Alec'in kolunu yakalayıp onu hemen karşımızda duran arabaya götürüp ön koltuğa yerleştirdim ve arabaya bindim. Anahtarı tek seferde takıp arabayı çalıştırırken sadece 2 metre ötedeki adamları görmemle arabayı kitledim. Artık bize varmışlarken hiç umursamadan geri bastım.
Gelen seslerden bir kaç şeyi ezdiğimi fark etmiştim. Bir kaçı o adamlardan olabilirdi ama pişmanlık duymamıştım. Onların Dan'in adamları olduğunu biliyordum. Tam gaz otelden çıkarken bilimsizce başını cama yaslamış Alec'e baktım. Onun elini tutup," Her şey düzelecek." Demek istiyordum.
Ama buna ben bile inanmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[Malec] [ 8. KAT ]
FanfictionŞimdi bir Alec düşünün...insanlara dokunduğu ya da temas halinde bulunduğu an anılarına, duygularına ve özel olan herşeye ulaşabilen birisi. Ve güçleri sadece tek bir kişiye işlemiyor. Magnus bane.