40.Bölüm

71 2 13
                                    

Multimedia:Burak
Keyifli okumalar🌸
~~~~~~~
"Defne! Kız pislik, insan neler olduğunu anlatır ama değil mi? Merak ediyorum ayol!"diyerek koluma giren Eylül'le kocaman sırıttım.

Dün eve gittikten sonra sordukları hiçbir soruya cevap vermemiş, bir müddet kendi kendime salak gibi sırıttıktan sonra uyumak için odaya çıkmıştım. Sabah olduğundaysa yine salak gibi okula gelene kadar yolda sordukları her soruya sırıtmaya devam etmiştim,şimdi de olduğu gibi.

"Canım maymunum benim, farkındaysan eğer tam şu an okuldan içeriye girdik. Eve döndüğümüzde anlatsam?"dedim hala sırıtmaya devam ederek.

Birazdan ağzım yırtılır herhalde.

"Gerizekalı. Bari çocuk hangisi onu söyle."diye mırıldanan Zeynep'le ona hak vererek kafamı aşağı yukarı salladım ve gelen deli cesaretiyle bakışlarımı etrafta gezdirmeye başladım.Okul kapısının önünde yoktu, ağaçların önündeki banklarda da yoktu.

Nerede bu çocuk yahu?

Etrafa biraz daha bakındığımda onu basketbol sahasının önünde Yağız ve Atakan'la konuşurken gördüm. Üstünde okul takımının forması vardı. Aynı şekilde yanında olan Yağız ve Atakan da üstlerinde basketbol takımının formasını taşıyordu ve üçünün de boyu neredeyse aynıydı.

Kumral saçları alnına doğru düşmüştü, lacivert gözleri buradan bakınca belli olmuyordu maalesef ama uzun boyu ve beyaz teni gözler önündeydi. Tamam, doğruya doğru. Çocuk yakışıklı.

"Yemin ederim zaten salaktı, daha da fenalaştı bu Eylül. Şunu bir silkele de kendine gelsin." diyen Zeynep aşkımla tam gözlerimi kocaman açıp kafamı ona çevirdim ki kolumda hissettiğim şiddetli baskıyla ufak bir çığlık attım.

Artık sadece sol kolum var.

"Seni var ya...Pis sürüngen seni! Kolum koptu kolum! Al işte ya, kırdın kırdın!"dedim Eylül'e doğru sinirle. Ben seni enişteme söyleyeyim de gör.

"Dur bakayım? Kırılsa yerinde duramazdın bence..."diyerek gerçekten de kolunu tutup incelemeye başladığında kıkırdayarak kısa saçlarını karıştırdım. Çok tatlı yahu.

"İkiniz de zeka seviyemi düşürüyorsunuz. Ben sınıftayım, oyalanmadan gelin."diyen Zeynep aşkım tam yanımızdan uzaklaşıyordu ki üçümüzün de fark ettiği şeyle adımları yerinde duraksadı.

Zehra ve iki arkadaşı bize doğru geliyordu.

"Sanırım uyanıkken kabus görüyorum."diyen ve gözlerini kapatıp açan Eylül'le durumun saçmalığına aldırmadan sırıtmaya başladım. Tam bu sırada Zehra, Pelin ve birkaç kez yanlarında görüp hatırladığım kadarıyla yan sınıftan olan Melis önümüzde dikildi.

Burnuma pislik kokusu geliyor, demedi demeyin.

"Defne?"dedi ağzını yayarak konuşup. Allah kahretmesin, artık ismimden nefret ediyorum.

"Gerizekalı?"diye karşılık verdiğimde suratına neredeyse yapışmış olan alaylı ifadesi silindi ve sinirle bana bakmaya başladı. Deliye bak yahu, sanırsın bir şey dedik.

"Kızım ben sana benim olandan uzak duracaksın demedim mi? Ne diye hala yüzsüzlük yapıyorsun?"diyerek bana doğru bir adım daha attığında hızla onu geriye ittirdim. Tam o an yanında duran Pelin bana doğru bir adım atmıştı.

"Süs köpeği! Gerile."diye sakince konuşan Eylül'ün sesini duyduğumda kocaman gülümsedim. Hep yanımdalardı.

"Sen kime süs köpeği diyorsun şıllık?"Tamam, Melis artık yok. Çünkü Melis öldü.

"Dur ben sana kimin şıllık olduğunu göstereyim,"diyen ve aynı hızla Melis'in siyah saçlarına asılan Zeynep'le kocaman bir kahkaha attım. Kimin maymunu yahu.

"Uzak duracaksın kızım kuzenimden!"diyen Pelin'le bu sefer de ona döndüm. Bunun kuzeni kim be?

"Sen önce bana kamptan dönerken tuvalette dediklerinin hesabını versene don lastiği!"dedi Eylül ve ayağını kaldırıp ona elini uzatmış olan Pelin'in elini kavrayıp karnına bir tekme attı ve yere düşmesini sağladı.

Ay bari okulun ortasında yapmasaydık.

"O zaman bende senden geçmişin hesabını alayım öyle değil mi?"dedim Zehra'ya doğru. Bahsettiğim geçmiş beni okulun arkasında Pelin'le beraber sıkıştırıp dövmesiydi. O an ikisine karşı tektim ama şu an durum farklıydı.

"Okulun ortasında yapamazsın, hem yanımda kızlar v-"dediğinde ben çoktan iğrenç sarı saçlarına yapışmıştım. Kafasını hırsla kendime doğru çekip Eylül'ün aramızda şakalaşırken bana yaptığı gibi diz kapağına tekme attım ve yere düşmesini sağladım.

Ya kahretmesin, saçı elimde kaldı.

Göz devirip ellerimi silkeledikten sonra soluma dönüp Zeynep aşkıma baktım. Melis ona tokat atmak için elini kaldırdığında elini sıkıca tuttu ve şak diye kendisi tokat attı Melis'e.

Çok iyi.

Ona sırıtıp bu sefer Eylül'e baktığımda bildiği tüm dövüş hareketlerini Pelin'in üzerinde uyguladığını fark ettim ve bir anlık acıma duygusu bedenimi sardı. Böyle iki saniye falan.

"Bittin kızım sen!"diye bağırarak ayağa kalkan ve üstüme atlayan Zehra'yla bir iki adım arkaya atmam yeterli olmuştu zaten. Kendi kendine düşmüştü mal.

Ya ama bunun zevki kalmadı ki. Hemen öldü bu.

"Bıraksana beni! Bırak diyorum sana!"diye bağıran Zeynep'i duyduğumda bir an Melis bir şey yapıyor diye telaşa kapıldım ama Yağız eniştemin onu kucağına alıp uzaklaştırmaya çalıştığını görünce telaşım yerini heyecana bıraktı.

Kesin nikah dairesine gidiyorlar.

"Naneli Şeker!"diyen sesle bu sefer de sağa döndüm. Aha Atakan eniştem. Bu da Eylül'ü tutmuş çekiştiriyor. Yahu kucağına alsana, zaten küçücük bir şey. Sonra da evlenirsiniz artık.

"Ben de seni tutayım bari."diye arkamdan fısıldayan sesle gözlerim kocaman açılsa da çoktan havalanıp Zehra'dan uzaklaştığımı fark ettim. Bu da beni mi nikah dairesine götürüyor yahu?

"Ya tamam bırak. Ne gerek var öyle şey etmeye, şey oluyorum ben."dedim saçmalayarak. Ne yapayım ama? Çocuktan gelen vanilya kokusu beni fenalaştırdı. Heyecanlandım.

"Ne oluyorsun?"dediğinde güldüğünü anlamıştım. Tam cevap verecekken beni yere indirip karşıma geçmesiyle nefesimi tuttum.

Çok güzel gülüyor ama ya.

"Defne? İyi misin?"diyerek bana doğru eğildiğinde bu sefer de gözlerimi kocaman açtım. Yahu yaklaşmasana, fenalaşıyorum.

"Şöyle şey etsene sen, bana bir şeyler oluyor." dedim ve elimle onu hafif kendimden uzaklaştırdım. Tamam, nefes al ver. Nefes al ver.

Vanilya kokusu geliyor.

"Bir yerine bir şey oldu mu?"dedi sırıtarak. Sırıt tabii, anladın heyecanlandığımı sırıt. Ya ama lacivert gözleri de çok güzel. Ne diyorum ben yahu? Kendine gel Defne.

"Basketbol takımında kaptan mısın?"dedim koluna bağladığı kırmızı bandanaya dikkat kesildiğim sırada. Teni de bembeyazmış.

"Hoşuna mı gitti?"diyerek bana doğru tekrar eğildiğinde gözlerim kocaman oldu. Tabii ki de hoşuma gitti. Ya saçmalamayın ne hoşuma gidecek? Gitti tabii. Ya ne gitti, gitmedi.

Delirdim.

"Ben gideyim şey yapmam lazım da."dediğim an daha fazla ona fırsat vermeden hızla oradan uzaklaşmaya başladım. Çünkü biraz daha dursam muhtemelen bayılacaktım.

Ve tamam, hoşuma gitmişti.
~~~~~
Bir bölümün daha sonu🔆
Biraz garip bir bölüm oldu, biraz da geç geldi ama yapacak bir şey yok 🤭

Kendinize iyi bakın, sonraki bölüm görüşürüz

Kar Tanesi/YarıTextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin