Gözlerimi ağır bir yorgunluk ile araladım. Zor bir şekilde açılan gözlerim ilk olarak beyaz tavanı gördü.
"Telefonum nerde?" Dedim yan tarafta telefonla oyun oynayan Yasemin'e.
"Al." diyip yanındaki telefonu uzattı. Telefonun rehberine girdiğimde rehberde kimsenin olmadığını gördüm ailem ve Yasmin dışında. Kimin yaptığını tahmin etmek pek de zor olmasa gerek.
Annemin adının üzerine tıkladım. Titrek ve ağlamaklı halinden kurtulamayan sesim ile konuşmaya başladım. "Anne lütfen babamla gelip beni alır mısınız? Nolur sana çok ihtiyacım var!" Dedim gözlerimin doluluğu beni zorluyordu ağlamam için.
"Ne oldu annecim? İyi misin? Kaza falan mı oldu yoksa?" Diye devam eden sorular başımı ağrıtırken "Anne lütfen sorma gelip beni alın. Hemen. Anlatacağım sonra. Olduğum yeri biliyorsunuz. Kapatıyorum. Seni seviyorum." Belki de uzun süredir ilk defa anneme seni seviyorum diyordum.
"Ben de seni seviyorum kuzum." Diyip kapattı telefonu. "Gideceksin dimi?" Dedi Yasmin. "Kalamam ki!" Dedim çaresizce. "Anlayabiliyorum."dedi dudaklarını büzerek.
Kendimi duşa atıp tertemiz olmak için belki de 10 kere saçımı köpükledim. Duştan çıkıp üzerime temiz kıyafetlerimi geçirdim. Eşyalarımın Yasmin'e yarayacaklarını ona sordum bırakmamı söylediklerini ona bırakıp valizimi komple topladım.
Yatağın üzerinde bağdaş kurarak oturdum başımı ellerimin arasına alıp beklemeye başladım. "Kuzum 1,5 saate orda oluruz diyor baban tünele gireceğiz şimdi kapatıyorum." Diyip bir şey dememe vakit bırakmadan telefonu kapattı.
Beklemeye başlarken gözlerimin kapanmasına izin verdim.
...
Telefonum çalıyordu. Ama sanki her zamanki gibi çalmıyordu bu sefer. Hani acı acı derler ya. Öyle acı acı çalıyordu. Gözlerimi telefonun sesi ile araladım.
"Alo alo duyuyor musunuz?" telefonun başındaki endişeli kadın sesi beni de panik etti. "Du..duyuyorum. Kimsiniz?"
"Ben sizi Güneş Hospital'dan arıyorum. Anneniz ve babanız bir trafik kazası geçirdiler. Son aramada siz vardınız. Acilen buraya gelmeniz lazım kapatmak zorundayım."
2-3 saniye ne olduğunu algılayamadım. Ayakta olan bedenim telefonun kapanmasından birkaç saniye sonra yere yığıldı ağzımdan bir feryat çıktı sadece...
"ANNEEEEEEEEEEEĞ!"
Bağırmamdan birkaç saniye sonra içeri öğretmen girdi iki tane. Yasmin de ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Hocam annem.... Hocam annemle-hıçkırık- annemle babam-derin nefes- kaza geçirmişler. Lütfen lütfen beni oraya götürün."
Sonrasında; hastanenin adı, yola çıkma, ağlamalarım, ne yapacağını bilememe, saçımı severek sakinleştirmeye çalışan hoca, aklıma gelen annemle daha çok ağlamam, bu anda aklıma Ufuk'un gelmesi , ağlamamın artması, her şeyin üst üste gelmesinin getirdiği sinir krizi, ne yapacağını bilemeyen hocalar...
Sonrası hastane. O gün öğrendim ben hastaneye girebilen tek çiçek benim annemmiş. Son 'seni seviyorum'umuzu söylemişiz. Sonrası morg. Sonrası babama nakledilmesi gereken kan. Babama kan vermem için yaşımın tutmaması. Hocaların hepsine teker teker sorup uygun kanı bulmam. Sonrası ameliyat masası. Masanın üzerinde babam. Olduğumuzun birkaç kat altında buz gibi soğukta yatan annem.
Nasıl dua ettim ? Kaç kere bayılıp ayıldım? Kendime ne zararlar verdim? Hiçbirinin farkında değildim.
Çiçeğim soldu.
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFREN MİSİN?~texting~
FantasyTanınmadık biri! Anlattığı hayat hikayem. Peki bu kişi beni nereden bu kadar iyi tanıyor?