Sevilmediğimi iliklerime kadar hissetmek benim kaderim miydi? Seven insan belli eder miydi? Peki neden sevmeyen insan seviyor gibiydi. Sevmiyorum dese bi şey değişecek miydi veya seviyorum diye yalan söylese...
Ben kulaklığımı takıp caddelerde dolaşacak kadar ne zaman yalnız olmuştum.
Yada ben hep yalnız mıydım? Ama yanımdakiler... hepsi yalan mıydı.
Annem orada kemiklerin sızlar mıydı kızını bu halde görsen? Üzülüyor musun şimdi? Çok sevdiğin adamın seni sevmediğini hissediyor musun? Ben neden 2. kez aldatılmış gibi hissediyorum. Anne seni çok özlüyorum.
Benim kaderim böylesine değişti birden bire. Çok sevdiğim herkesi kaybettim. Giden gitsin banane diyen insan artık kimse gitmesin diye ağlayacak konuma geldi.
Bazı hataları da ben yaptım. Güvenmemeliydim. Lisede başlayan bir aşkın sonsuza kadar gidebileceğini düşünecek kadar deli miydim ben gerçekten. Ah Polina aptalsın kızım sen.
Kulaklıktaki şarkının kesilmesi kafamı düşüncelerimden ayırdı. Şarkı sebepsiz yere niye dondu ki şimdi.
Tekrardan şarkıyı başa sardım. "Boş gemiler geçiyor , gönlümün kıyısından. Ruhum yorgun ve bezmiş düşman sayısından. Ne anlamam lazım o bakışından? Belli miydi zaten kaçışın..."
Telefon çalmaya başlayınca ufak küfürler ardından ekrana baktım. "Of ne arıyorsunuz işte iki gram yalnız kalmak istedim bi izin... Diyar?"
"Efendim Diyar?"
"Açmayacaksın sandım bi an!"
"Kusura bakma duymadım. Bi şey mi oldu?"Ne güzel de yalan söylüyorum aferin bana.
"Aslında evet. Yani bilmiyorum. Görüşebilir miyiz biraz?" Saat daha çok geç sayılmazdı. Saatin geç olması da pek umrumda sayılmazdı ama olsun.
"Tabi nerde görüşelim?"
"Sarıyer sahilinde buluşsak olur mu? Ben sana konum atarım." Dedi.
"Olur bi 20-30 dakikaya oradayım." Dedim.
"Tamam o zaman görüşürüz." Diyip vedalaşıp kapattık telefonu.
Artık ben değişik bir pol olmaya karar vermiştim. Hiçbir şeyi sorgulamayacağım. Çünkü ben kafamda kurduklarımdan çok sıkıldım. Ne oluyorsa o an yaşayıp tat almaya veya acı çekmeye çalışacağım ve o an geçince umursamayacağım. Küllerinden doğmak mı denir bilmiyorum ama ben artık eskisi gibi umutlu, hayalleri olan , aptal Pol değilim.
..x..
"Polina!" Dedi salıncakta sallanırken arkamda Diyar. Salıncaktan zıplayarak indiğimde kendimi birden Diyar'ın kollarında bulmam çok ani oldu. Plan yapmayacağım dedim de yapsam iyi olurmuş.
"İyiki geldin!" Kaşlarımı çattım kendimi kollarının arasından çektim.
Kaşlarım çatık bir şekilde "Sen iyi misin?" Dedim.
"Salıncağa otursak mı?" Dedi. Birine ben yanımdakine de o geçti.
"Seninle o gün dertleşmek istedim sabah. Baya plan yaptım. Akşama kadar kendi kendime ne konuşsam ne desem nasıl anlatsam diye düşünüp durdum. Planım akşam seninle otelin bahçesindeki koca ağacın altındaki banklara oturup orada konuşmaktı. Anne diye bağırıp ağladığın gece. Seni hocalar götürdü. Dımdızlak kaldım. Ne oldu anlamadım. Ama seni o halde görünce yani ağlarken falan biraz ben de ağladım."
Ne anlattığını anlayamıyorum şu an fakat tek bileğim gözlerinin dolmuş olduğu.
"Sen bi yazı paylaşmışsın instanda. Aile ile ilgili. O gün seninle yolculukta ufak muhabbetimiz döndükten sonra senin instanı stolklamak istedim. (ufak ama acı dolu bi gülümseme belirdi yüzünde) o yolculuktan sonra otelde yazdığın yazıyı gördüm hesabında işte. Çok içime oturdu. Çok üzüldüm. Çok düşündüm. Ailemin beni sevdiğini hayatım boyunca hiç hissetmedim ben Polina. Hiç babam canım oğlum diyip sarılmadı bana, hiç babamla maça gitmedim ben. Ben hiç annemden teselli almadım. Hatta ben hiç anneme sarılmadım.
Abime tek çocuklarıymış gibi davrandı ailem. Ben hiçbir zaman onların çocuğu olmayı haketmedim sanırım. Hakedemedim. Canı oğulları vardı onların bi tane bir de canı oğullarının git gelini yapması için ben vardım.
Herneyse bunlar değil konumuz (gözünü koluna silip burnunu çekti) o gün yazdığın yazıda şöyle yazıyordu yanlış hatırlamıyorsam.
'Merhaba daha doğmamış oğlum. Saçlarını seveceğim senin, sırtını sıvazlayacağım. Seni ayrımcılık kelimesine yaklaştırmayacağım. Sana bebekler de alacağım arabalar da. Seninle ben mangal da yakacağım ama mangaldan sonra sana tabak da yıkattıracağım. Sana sevmeyi öğreteceğim. Yaptığın her şeyde arkanda duracağım. Yaptığın şeyler seni yıkarsa işte o zaman olaya elimi atıp seni tutacağım. Hayatına karışmayacağım. Ama hayatlarımızı karıştıracağım. Annene benzeteceğim seni. Dik durmayı bileceksin. Ağlamanın da seni yıkmadığını. Erkeklerin de ağlayabileceğini. Ve sen gelecekteki eşim. Eğer bir çocuğumuz olmazsa sana çocuğummuş gibi davranacağım. Karnını doyur, dağınık olma, işini aksatma, soğuk su içme diye kızacağım. Gece üstün açılırsa ben örteceğim. Seni hiçbir zaman eksik hissettirmeyeceğim.
Aile ne demek belki bilmiyorsundur sen ben sana öğreteceğim. Birlikte uçuruma bile adım atmaya varım ben. Yeterki ne ben ne sen ne çocuğumuz eksik hissetmesin. Gelecekteki eşim. Çocuğumuz olmazsa senin çocuğun olacağım haberin olsun. Aile tablonu umarım şimdiden çiziyorsundur. Çünkü aile tablolarında ufacık bir yanlış çizgiye bile töleransım yok. Seni seveceğime eminim. En güzel sürede tanımak üzere...'
Yazmıştın. Ailenin ne demek olduğunu ve benim ailem olmadığını o an anladım ben. Birden bire ağlamaya başladım. Susacaksan aklıma yazdığın o cümle geldi 'Ağlamanın da seni yıkmadığını. Erkeklerin de ağlayabileceğini...' daha çok ağladım. Bunca zamandır bir kere bile ağlamamış olan ben bütün hayatım boyunca o an için saklamışım sanki göz yaşlarımı.
Sonra seninle konuşmak için geliyordum tam gözlerim yaşlı yaşlı odadan senin bağırmanı duydum. Apartopar götürdüler seni. Ben o an emziği elinden alınmış bebek gibi kaldım. Ağlarken senden başka çarem yoktu ve sen gitmiştin.
Ama biliyordum ki başına bi şey gelmişti ve ben bencil olamazdım. Öğrendim sonra otelde. Kötü haber hızlı yayılır zaten. Çok üzüldüm senin adına. Lili'ye yazdım 'numarasını verir misin' diye mesajıma cevap vermedi.
Sonra öğrendim ki canına kıymaya çalışmışsın. Hastaneye geldim. Kimse yoktu. Babanı bile göremedim. Yasmin'di sanırım adı. O vardı. Uyuyordu baş ucunda. Senin de gözlerin kapalıydı. Yüzün bembeyaz olmuştu. Seni o halde görünce bütün acın benim acım olsun istedim. Seni o halde görmemek için her şeyi yapabilirdim. Hastaneden birine rica ettim iyi olup hastaneden çıkınca beni arar mısınız diye. Onlar da dün aradılar. Görüşmeli miyim seninle diye düşündüm dünden beri ve verdiğim karar zaten belli.
Çok konuştum sadede geliyorum. Bu kadar anlamlı yazılar yazacak ve canına kıyacak kadar ne yaşadın merak ediyorum ve belki seni azıcık da olsa anlatmak rahatlatır diye düşünüyorum. Dertleşmek ister misin?"
Şok içinde yüzüne baktım.
...
Beklettiğime değmiştir umarım diyorum çünkü olduğunca uzun yazdım. Yb isteklerinizi yorumlara yazdığınızda görmem biraz imkansız oluyor. Çünkü gün içinde aşırı fazla yorum alıyorum (anket kitabımdan dolayı) o yüzden yb istediğinizde mesaj atarsanız daha basit görürüm diye düşünüyorum.
Sizi çok seviyorum beklediğiniz için de teşekkür ediyorum.
Bölüm ve kitap hakkındaki düşünceleriniz neler?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFREN MİSİN?~texting~
FantasíaTanınmadık biri! Anlattığı hayat hikayem. Peki bu kişi beni nereden bu kadar iyi tanıyor?