[][][][]
Bilincimin yavaşça açılmasının sebebi burnuma dolan rutubet kokusu muydu yoksa ensemden yayılan ince sızı mıydı emin değilim. Ellerimi yüzümü ovuşturmak için hareketlendirdim ama arkamda bağlıydı. Emin? Gözlerimi hızla açtığımda bir sandalyeye bağlandığımı gördüm. Hemen arkamda da Emin bağlıydı. Başımı geriye doğru yatırıp omzuna koydum ve görebildiğim kadarıyla yüzüne baktım. Omzundaki başım ile gözleri bana döndü.
"Uyandın mı?" diyerek tebessüm etti.
"İyi misin?" diye sordum cevap vermeyerek.
"Sen iyiysen..." dediğinde ifadesizce baktım ona. İyiysem kötü olduğunu gizleyecek miydi yani?
"İyi misin?" diyerek sorumu tekrarladım.
"İyiyim" dediğinde pek de inanasım gelmemişti. Buradan bakarak da yüzünü fazla inceleyemiyordum. "Sen iyi misin peki?"
"Başım biraz sızlıyor ama iyiyim" dedim. "Neredeyiz biliyor musun?"
"Bilmiyorum. Yeni uyandım sayılır. İçeri kimse girmedi daha" dedi. Sesli bir nefes verip başımı tavana çevirdim. "Boynun ağıracak" dediğinde gülümsedim. Hafifçe salladım başımı.
"Çok rahatım oysa. Rahatsız oluyorsan o başka tabii" diyerek gözlerimi ona çevirdim.
"Sen rahatsan sıkıntı yok benim için"
"Ben bayılınca ne oldu?" diye sordum tekrar yer yer kabarmış tavanı izlerken.
"Sana doğru geleyim derken benim arkamdaki de beni bayılttı ve buradayız" diyerek omuz silktiğinde başım sallanmıştı.
"Sabah oldu mu acaba? Yoksa hala akşam mı?" dedim kendi kendime. Bulunduğumuz yerde bir tane bile cam yoktu. İçerisi tavandaki florasan lamba ile aydınlanıyordu. Çok geniş bir yer değildi. Muhtemelen bodrum kat gibi bir yerdeydik.
"Bilmiyorum ama buradan çıkmalıyız" dediğinde kafamda ampul yandığını hissettim. Elimi cebime sokmaya çalıştım ama yetişmiyordu.
"Sağ cebimde çakı var çıkarabilir misin?" diyerek ona baktım. Üstümüzü aramamışlardı besbelli. Cebimdeki varlığını hala hissedebiliyordum. Emin bana şaşkınca baktı. "Sandalyeni yana kaydırıp yapabilirsin bence, benim elim yetişmiyor. Hadi Kaviyy, kimse gelmeden" dediğimde başını salladı. Kafamı omzundan kaldırıp sandalyesini yana kaydırırken çıkan sesleri dinledim. Elini cebime sokup hızlıca çakıyı almıştı. Sandalyesini tekrar eski yerine getirdi. "Harika şimdi bileklerimdeki ipi kes"
"Hayır görmediğim için bileğini kesebilirim" dediğinde başım tekrar omzuna attım göz teması kurabilmek için.
"Hadi ama Kaviyy, nasıl çıkacağız başka?"
"Sen benim bileğimdekileri kes"
"Peki, fark etmez, ver" dediğimde çakıyı ellerimin arasına sıkıştırdı. Dikkatlice iki bileğinin arasındaki ipe dayayıp sürterek kestim ya da kopardım -artık her neyse. O eğilip ayak bileklerindeki ipleri çözerken ben de çakıyı kapattım. Ayağa kalkıp önce ellerimi sonra ayaklarımı çözdü. Çakıyı cebime geri koyup ayağa kalktığım an başım dönünce olduğum yerde sendeledim. Hızlıca omzumdan tutmuş ve ayakta durmama yardım etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Çiçeği
Roman pour AdolescentsBaba sevgisini gram tatmamış kızlar hep bir abi özlemi içinde yanar tutuşurlar. Ama ben bu açıdan şanslıydım. Sevgisiz bir babam olsa da bir abim vardı bana her daim kol kanat geren. Sonra... Onu benden çaldılar. Semih'im olmadan tamamlanamayacak ka...