Medya: Zehre Haldun
(normalde gözlüksüz)[][][][]
"Kaybedeceksin Bay Haldun! Her şeyini kaybedeceksin. Tüm mal varlığını, itibarını, saygınlığını... Ama en önemlisi özgürlüğünü kaybedeceksin. Teker teker değil, hepsini birden alacağım senden. Bunca zaman hile ile, düzenbazlık ile, kaçakçılık ile, adam öldürme ile çıktığın o zirveden düşeceksin. Arkandan atılan bir tekme ile en dibe çakılacaksın ve oradan çıkamayacaksın"
"Bana bir şey mi dediniz Zehre Hanım?" diye sordu Peril merakla. Başımı ona çevirdim. Kapının yanında duruyordu. Beni duymuştu ama ne dediğimi anlamamıştı. Bu iyiydi çünkü ona açıklayamazdım. Tamamen ona döndüm.
"Sana demedim. Ama... Bu mesafeli ilişkiler bana göre değil. Sizli bizli konuşmana gerek yok. Bana Zehre diyebilirsin" dedim gülümseyerek.
"Pekala" dedi hafif şaşkın bir şekilde.
"Şeref'e hizmet etmekten kurtulmayı ister misin?" diye sorduğumda biçimli kaşları şaşkınlıkla havalanmıştı.
"İsterim elbet ama öyle bir seçeneğim yok" dediğinde gülümseyerek başımı iki yana salladım.
"Var. Benim özel yardımcım olursan ona hizmet etmek zorunda olmazsın"
"Ama bu sana hizmet edeceğim anlamına gelir. Ki bu da bir nokta da aynı şeye düşüyor"
"Aynı şeyden kastın hizmet etmek ise şayet; ben bana hizmet edilmesini sevmem. Sadece, arkadaşlığımızı başlatacak bir şey olmalı değil mi?"
"Neden arkadaş olalım ki? Sonuçta ben bir hizmetçiyim sen ise evin hanımı"
"Bu evde kast sistemi mi var? Neden bir hizmetçiyle arkadaş olamayayım ki? Üstelik ortak bir yönümüz bile var"
"Ne?"
"Şeref'ten nefret etmemiz" dedim omuz silkerek. "Teklifimi kabul ediyor musun?" diye sordum. Kısa bir süre düşündü.
"Kabul" dediğinde gülümsedim ve yanına ilerledim.
"Şeref'e söyleyelim, sonra 'ilk günden arkamdan iş çeviriyor' demesin" dediğimde başı ile onayladı. Terastan çıkıp kapıyı kitledik. En alt kata inip salona girdik. Şeref hala buradaydı. Elindeki gazeteyi okuyordu. "Şeref" diyerek bakmasını bekledim.
"Söyle Zehre" diyerek bana çevirdi başını.
"Peril'in özel yardımcım olmasını istiyorum"
"Emin misin?" dedi şaşkınca. Niye emin olmayayım ki yani?
"Evet"
"İyi madem" dedi omuz silkerek. "Olsun"
"Tamamdır, ben bahçedeyim. Hadi gel Peril" dediğimde mutfağa ilerledik ve oradan da arka bahçeye çıktık. Ortada koca bir havuz, havuzun kenarında beyaz bir masa ve masa gibi beyaz sandalyeler, havuzdan biraz uzakta sağ tarafta beyaz bir salıncak koltuk, sol tarafta ise yine beyaz renkte L koltuk ve önünde bir sehpa bulunan bahçeyi inceledim. "Şeref için fazla güzel bir ortam" dediğimde yanımdaki Peril'in kıkırtısı doldu kulaklarıma. Başımı ona çevirdim. Tüm konuşmamız boyunca ilk defa güldüğünü görüyordum. Ve güldüğünde kıvrılan biçimli dudakları, parıldayan gözleri ile daha güzel görünüyordu.
"Neler görüyorum? Somurtkan güzelimiz gülüyor mu yoksa gözlerim beni yanıltıyor mu?" diyerek bize doğru gelen kişiye baktığımda öylece kalakaldım. Bu denli benzerlik olabilir miydi? Dalgalı saçları, siyah gözleri, kaş yapısı, yüz hatlarına küçük kalan burnu, hafif kemikli çenesi, bir gülümsemeye ev sahipliği eden dudakları... Her şeyi baktıkça daha da abim oluyordu sanki. Gözlerinin odağında Peril olan bu kişinin kim olduğunu bilmesem de kıyafetleri korumalardan biri olduğunu söylüyordu. Karşımızda durduğunda neredeyse aynı yaşta olduğumuzu fark ettim. Abimin benimle yaşıt hali gibiydi. Tekrar o lanet gün geldi gözlerimin önüne. Tekrar yaşadım o günü. Abim tekrar kollarımın arasında can verdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/150771363-288-k292362.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Çiçeği
Teen FictionBaba sevgisini gram tatmamış kızlar hep bir abi özlemi içinde yanar tutuşurlar. Ama ben bu açıdan şanslıydım. Sevgisiz bir babam olsa da bir abim vardı bana her daim kol kanat geren. Sonra... Onu benden çaldılar. Semih'im olmadan tamamlanamayacak ka...