196 9 0
                                    

Sigarasından bir nefes daha çekti çocuk. Dağınık saçları, kışa dönüşen sonbaharın hüzünlü rüzgarıyla dalgalanırken dikkatle ayaklarının altındaki şehri seyrediyordu. Gri bir gökdelenin en tepesine çıkmıştı, buraya gelmeyi severdi. Burada şehrin gürültüsü olmazdı, onun müziği, onun düşüncelerinin sesi. Bazen müzikten bile yorulur, soğuk betona uzanır, hasta olma pahasına yıldızları -ya da şehrin dumanları ve ışık kirliliğinden geriye yıldız denebilecek ne kadar ışık varsa onları- seyrederdi. O gün de sıradan bir gündü işte. Zehirli dumanı içine çekiyor, dünyadan olabildiğince uzaklaşmaya çalışıyor, dumanın ciğerlerini sarmalayıp onu öksürtmesine izin veriyordu. On yedi yaşında mıydı o yıl? Hatırlamıyordu. Genç olmasına rağmen aptal değildi. Günde en az on kere “Neden kendini gencecik yaşta öldürmeye çalışıyorsun?” gibi cümleler işitir, başını sallardı. O tütün dolu çubuk ciğerlerini katranla doldururken özgür hissederdi. Dünyadaki tek kişi oymuş, öleceği zamanı kontrol edebiliyormuş gibi. Sigarayı bıraksa hayatta kalma olasılığı artardı, içse azalırdı ve bu ihtimaller ona otoritesi varmış gibi hissettirirdi. Kontrolü olmayan dünyada kontrol edebileceği tek şeyin kendi olduğunu düşünüyordu çocuk.

Onu düşüncelerinden ayıran şey yanındaki insan bedeni oldu. Bir kızdı bu. Saçları yer yer kesilmiş, çarpık çurpuk ve karmakarışık, gözleri dağılan maskarasıyla gölgelense de kahverenginin en güzel tonu, dudakları çatlamış ve koyu pembe, üzerindeki eskimiş kıyafetlere rağmen parlıyordu bu kız. Gelip hiçbir şey söylemeden çocuğun yanına uzanmıştı. Çocuk doğrulmuş, kızı incelerken kız ince boynunu yavaşça çocuğa doğru döndürdü.

“Bana bakma.”

“Ne?”

“Beni duydun. Bana bakma dedim.”

“Peki.”

Yerine geri uzandı çocuk. Şimdi, başlarının altında soğuk beton, üzerlerini örten akşam güneşi ve rüzgar, çok uzaklardan duyulan siren seslerinin acı çığlıkları kulaklarına doluyor, onları gitmeye hazırlandıkları kendilerine ait paralel evrenlerine götürüyordu ki, sessizliği kızın sesi böldü. “Bana bakma dedim, çünkü bakılmaya layık değilim.”

“Ben de öyle.” Dedi çocuk.

Ve tüm gece orada kaldılar, konuşmadan, birbirlerine bakmadan.

Bana Bakma | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin