3.don't let me go

1.2K 125 191
                                    

1 hafta sonra;

naruto;

NARUTO!

evet, bu prens sasuke'nin bana 2.kez seslenişi.

kollarımda zor taşıdığım zırh ile hızlıca prens sasuke'nin odasına geldim.

prens sasuke ben odaya girer girmez bana baktı.

s: nerede kaldın sen?

zırhın parçaları gerçekten ağırdı.
prensin nasıl bunları giyip, dövüşebiliyor aklım almıyordu.

masaya bıraktım taşıdıklarımı.

prens sasuke kollarını açtı.
yavaşça parçaları üstünde oturtmaya ve giydirmeye başladım.

bunu hayatımda ilk defa yaptığım belliydi. özellikle de prensin bakışları üzerimdeyken daha da gerilmiş, elim ayağım birbirine dolanmıştı.

oysaki anlamak için babamdan 3 kere dinlemiştim.

bir şekilde yaptığımı düşünerek, son kez prensin üstünde nasıl durdu diye uzaktan baktım.

eh, fena değil gibi...

prens biraz düşünür gibi yaptı.

s: naruto, sence de bir şey eksik değil mi?

süzdüm prensi.

n: bence hayır.

prens elini açıp kapadı.

s: "kılıcım" naruto

hemen masanın üstünde duran, keskin ve parlak görünümlü kılıcı iki elimle tuttum.
ve hafif eğilerek prense uzattım.

prens kılıcı aldı ve elindeki duruşuna baktı.

prensin neden sabah saatleri bir anda bu şekilde hazırlandığını merak ediyordum.

n: prensim, turnuva mı var?

s: hayır, babam bir kaç şövalye seçmem için görevlendirdi beni.

kolumdan tuttu ve sarayın penceresine yaklaştırdı.

pencereden sarayın bahçesine doğru baktığımda,
soylu diye tahmin ettiğim kişilerin beklediğini gördüm.

n:şövalyeleri soylu kişiler arasından mı seçiyorsunuz?

s: babam halktan birinin şövalye olmasına izin vermez.

prensin, kralın bu huyundan memnun olmadığı belliydi.
çünkü halktan da avlanmak için bu tür konularda gelişmiş kişilerde vardı.

ama kralın huyu yüzünden, hiçbir zaman şövalye olamayacaklardı.

prensin eli hala kolumdaydı.
sıkıca tutmuştu ve hiç gevşetmemişti.

o pencereden dışarıyı izlerken, ben de onun elini kolumu tutuşuna bakıyordum.

bir haftadır onun peşinden koşup, ayak işlerini yapsam da bu süre zarfında, prensin dışarıya vurmadığı yönlerini keşfettim.

babasına çok düşkündü ve onu memnun etmeye çalışıyordu.

babasının kendisi ile gurur duymasını istiyordu.

ama bir o kadar da karşı geldiği oluyordu.

işte bu özelliğinden dolayı ona hayrandım.

o, kral olmaya en layık kişi idi.
ve onun kral olması için elimden gelenini yapacaktım.

akşam yemeği vakti geldiğinde;
-prens ve kral yemek yemek için bir araya geldiklerinde-
yemek dolusu tabağı prense götürmek için içeri girdim.

𝓀𝓇𝒶𝓁 '𝚤 ℴ̈𝓁𝒹𝓊̈𝓇𝓂ℯ𝓀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin