Hicran kapıyı açtığında Yakubu karşısında gördü hafif tebessümle "hoş geldin " dedi Yakub'un bakışlarında bir tuhaflık vardı vardı her zaman yumuşacık bakan Yakup Arslan'ın gözleri kızarmıştı çok kızgın ve öfkeli bakıyordu.
"Yaku-"
'Yakup neyin va...
"Sizin temizlik yaptığınız aklıma geldi bende yemekleri yapıyım bari dedim yorgun argın yemek pişirmekle uğraşmayın diye "
Nazende
"Kaynanan gelmiş "
Gülbahar asiye hanımın geldiğini anlamıştı eskiden olsa Nazende'nin bu söylediği kalbini pır pır ettirirdi ama şuan sadece üzmüştü. Temizlik tayfası evin diğer üyelerini beklemeden yemekleri yemişlerdi Nazende duş almak için kendi evine geçti güzelce yıkanıp durulandı hızla saçlarını kuruttu çok beğenerek alıp hiç giymediği Mürdüm rengi siyah dantel işlemeleri olan elbisesini giydi başına da Siyahlı Mürdümlü bir eşarp örttü.
Boynuna Yusufunun aldığı 'Nazendem' kolyesini taktı yüzüne güzel bir makyaj yaptı bileğine de Yetimhane'de ona annelik eden yurt Müdürü'nün hediye ettiği altın bilekliğini yaktı hergün takmazdı kaybetmekten korkardı kimi çok sevse kaybetmişti yurt Müdürü'nü annesi gibi sevmiş 16 yaşında onu da toprağa vermişti ondan geriye kalan güzel anılar ve bu bileklikti.
Ayakkabılarını giyip evden çıktı Gülbahar'lara geldi. Gülbahar da çok güzel olmuştu mutfakta damat fincanını yıkayıp kuruluyordu.
"Gülbahar ne gerek vardı buna ? Beni çok mahcup ediyorsun"
"Aşk olsun sen benim kardeşimsin mahcup olacak ne varmış ? Ne güzel bi anı size işte"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
