(Alkın'ın anlatımıyla)
Yine o parka gelmiş salıncakta sallanıyordum. Tam önümde ki banka baktığımda bizim görüntülerimiz canlandı gözümde.
Ben oturmuşum bankın kenarına o dizlerime yatmış pamuk şeker yiyor arada bir de bana veriyordu. Bazen yemeği kesip bana hararetli bir şekilde bir şeyler anlatırdı tabii anlatırken ellerini aşırı derecede kullanırdı. Bense tatlılığına dayanamaz dudağında şeker kaldı bahanesiyle öperdim onu. Hiç şikayet etmez aksine dudağına inadına şeker sürerdi öpeyim diye.
Kafamı, gözüme dolan yaşları geri yollamak için iki yana saklarken gözüme kum havuzundaki küçük oyu kulübesine takıldı.
Yine bu parkta zaman geçirdiğimiz bir günde aniden bastıran yağmura yakalanmıştık. İkimizde hem ayrılmak istemediğimizden hemde üşendiğimizden o küçük yere sıkışarak oturmuştuk. Oda sıkışmaya gelememiş kucağıma çıkıp yüzü bana dönük oturup sarılmıştı. O gün o kadar güzel sohbet etmiştik ki yağmurun durduğunu da saatin çok geçtiğini de fark etmemiştik.
Sol taraftan gelen sesle o tarafa baktım. O g-gelmişti.
-Ener: Eski günler geldi aklına değil mi? Birlikte olduğumuz.
Hemen yanımda ki salıncakta sallanıyordu. Sahi nasıl fark etmedim geldiğini? Üstümden atamadığım şaşkınlıkla konuştum.
-Eski günlerin aklıma gelmesine gerek yok ki hep aklımdalar. Sen hep aklımdasın.
Gülüp kafasını eğmişti. Bu gülüşü görmeyeli o kadar oluyordu ki gözlerimin dolmasına engel olamadım. Bulanıklaşan görüş açım ile göz yaşlarıma sövüp hemen yaşları sildim. Bunu kaçıramazdım. Ona bakma fırsatım varken, olmazdı.
Ben onun güzelliğine dalmışken tekrar konuşmaya başladığında istemsizce bakışlarım dudaklarına düşmüştü. O her konuştuğunda sürekli hareket eden dudskları... dudaklarının tadını çok özlemiştim ama en çokta dudaklarımın üstünde bıraktıkları o yumuşak hissi özlemiştim.
-Ener: Yine bankta oturalım mı? Sen yine saçlarımı okşarsın bende sen her ne kadar dinlemesen de bir şeyler anlatırım?
Dedikleri beni güldürmüştü. Bu tamamen o günleri hatırlamanın getirdiği buruk bir gülüştü.
-Hadi ama dikkatimi o kadar dağıtıyorsun ki söylediklerine odaklanamıyorum. Benim suçum değil. Suç tamamen senin.
Kıkırdadı ve bende burda, sesinin tınısın da can verip öldüm. Bu kadar güzel olabilir miydi gerçekten? Bu kadar etkileyici olabilir miydi?
Kalkıp, önce onu kaldırıp ardından çekerek her zaman ki bankımıza gittim. Oturduktan sonra yatması için dizlerimi pat patladım.
-Gelsene.
Yüzünde, gözlerimin parlamasına sebep olacak bir gülüş peydah olmıştu. O da ilk oturup ardından bana dönerek kucağıma yattı. Ellerim anında yumuşak saçlarını bulurken ilk ellerim sonra dizlerim ardından ise yüreğim ısındı.
O bana bir şeyler anlatırken bu sefer onu dinlememe sebebim dudaklarının girdiği şekiller değil de dizlerimde hissettiğim, varlığıyla vücuduma alev aldıran sıcaklığı ve tüm parmaklarım da hissettiğim yumuşacık saçlarıydı.
İlaçlar etkisiyle bir kaç gündür uyuyamıyordum. Onun sıcaklığının getirdiği bir mayışmaya ile iyice uykumun geldiğini hissettim ve gözlerimin kapanmasına engel olamadım.
**
Aniden uyandığımda bankta buldum kendimi ama tamamen eksiktim. Ne sıcaklığı vardı üzerimde ne de saçlarının yumuşaklığı ellerimde. Ne elerim sıcaktı ne de dizlerim. Sadece yüreğimde ki sıcaklık vardı bana geri kalan. Tamamen onun sevgisinden gelen bir sıcaklık...
Gerçekten beni böyle bırakıp gitmiş miydi beni? ama belki de acil işi çıkmıştır değil mi? Beni uyandırmak istememiştir çünkü yorgun olduğumu biliyor. O hisseder çünkü. Hem geldi ya o bana yeter -ki bana gülümsemesinden bahsetmiyorum bile.
Yüzümde engel olamadığım gülüşümle eve doğru yola koyuldum.
***
Evet yeni bölüm ile karşınızdayım. Bu kitap söz konusu olunca çok sabırsız oluyorum skdnslsk
Düşüncelerinizi çok merak ediyorum, kurgu nasıl gidiyor falan?
Sizi kocamannn öpüyorum canlarım 💙💙💙💙
~Mars
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Af Diliyorum
Short StoryHer şey doğru zamanda yapılmalıydı. Alkın ise çoktan geç kalmıştı bunu anlamak için. Pişmandı. Pişmanlığı fayda edecek mi? Alkın: Özür dilerim. Alkın: Biliyorum, aptallık ettim. Alkın: Ama sen beni affet olur mu? Alkın: Senden af diliyorum. *** Text...