(Alkın'ın anlatımıyla)Son zamanlarda her şey yolunda gidiyordu. Öyle ki babam, iznimi sonlandırıp okula geri dönebileceğimi söylemişti. Tek şartı ise ilaçlarımı düzenli içmem ve moralimin bozulmasına izin vermememdi. Bu konuşmayı yaparken o kadar mutluydu ki annemin ölümünden sonra onu ilk defa bu kadar mutlu görüyordum. Onu ne kadar üzdüğümün şimdi farkına varıyordum ve bu bende büyük bir pişmanlığa yol açmıştı. Artık her şey yavaş yavaş yoluna girdiği için tüm bunar sona erecekti. Tek yapmam gereken Ener'i bulmaktı. İşte o zaman her şey tamamen bitecek ve biz beraber mutlu yaşayacağız, mutlak sona kadar.
Tüm bu düşünce aleminden okul durağına geldiğimiz zaman çıkabilmiştim. Toparlanarak ve kimsenin ayağına basmadan ya da kimseye çarpmadan otobüsten inmek için bayağı uğraşmmıştım. Bu konularda çok sakar olabiliyordum.
Otobüsten indikten sonra yürüyeceğim ara sokağa bakarak derin bir nefes alarak yanaklarımı şişirdim. Biraz sakinleştikten sonra nefesimi dışarı vererek yürümeye başladım. Adımlarım okula yaklaştıkça stres yapmıştım. Sanırım uzun zaman sonra okula dönmemin getirisiydi bu.
Terleyen avuç içimi pantolonuma silerken çoktan okul bahçesine girmiştim. Bana dönen bakışlar ve arada oluşan fısıldaşmalar beni iyice tedirgin ediyordu ki kurtarıcımın sesi beni tamamen rahatlatmıştı.
-Talay: Alkın!
Talay, en yakın arkadaşım, dostum, kardeşim. Her anımda yanımda olan kişi. Sadece bu son yaşanan olaylarda babamın isteği üzerine olayların dışında kalmıştı. Yani olanlardan pek haberi yoktu. Tabii sonradan babam bu kararından pişmanlık duysa da sonradan ben istememiştim. Sanırım anlatmak olayı o zamanki ruh halimle ağır gelmişti ve ben bundan kaçmıştım. Belki de yüzleşmekten, kabullenmekten korktum, bilmiyorum. Bütün bu olanlarda kendimi en şanslı hissettiğim şey ise arkadaşımın çok anlayışlı olmasıydı. Beni hiç yadırgamamış ve 'senin bir bildiğin vardır.' demişti. Bunları düşünnce bir kez daha arkadaşımın derini anlamıştım. O iyiki vardı hayatımda.
Karşımda dikilen bedenle bir süre bakıştıktan sonra ikimizde aynı anda gülmüş ve kollarımızı açarak kocaman sarılmıştık.
-Talay: Hoşgeldin kardeşim. Özlettin kendini.
**
Çalan zil sesi ile kalemi elimden resmen fırlattım. Ağrıyan elimi ovalarken Talay'ın alaylı konuşmasıyla bakışlarımı ona çevirdim.
-Talay: Ne o pas tutmuş gibisin.
Bu dediğine güldüm ama cevap vermemiştim O da cevap beklemiyor olacak ki çantasından çıkarttığı test kitabından bir sayfa açarak çözmeye başladı. Bende bakışlarımı etrafıma çevirip insanları izlemeye başladım.
Değişmişti herkes. Tamam belki bir aya yakın yoktum -ki tam olarak o kadar bile olmadı- çok değişmişlerdi. Bilmiyorum, belki tüm bu olanlar normal olabilirdi ama bana normal gelmiyordu. Bu kadar kısa sürede arkadaşım dediğin insanla düşman olabilir miydin? Ya da sevdiğim dediğin insana nefret kusabilir miydin? Zayıf olan sevgi-dostluk muydu yoka kurulan bağlar mı? Kurulan bağlar bu kadar çabuk nasıl kopartılırdı cidden aklım almıyordu.
Daha fazla düşünmeyi gereksiz bularak telefonumu elime aldım. Ekranı açtığımda karşımıza çıkan fotoğrafımız bana o günü hatırlatmıştı. Oyun oynamasına kızdığım için beni de oyuna alıştıracağını, böylelikle hem benimle vakit geçirmiş olacaktı hem de oyun oynayacaktı. Tek taşla iki kuş ama hesaba katmadığı şey ise benim oyun oynamak konusunda başarısızlığımdı. Ben anlayamadığım için sürekli soru sormuştum ve oda anlatmıştı. Ne kadar anlatırsa anlatsın ya anlayamıyordum ya da yapamıyordum. Resmen çıldırmıştı! En sonunda öyle bir sinir olmuştu ki kendiside oynayamamıştı sonunda ise oyunu silmiş ve sinirini bana yansıtmamak için zorla gülümseme çalışmıştı. Bense onu gerçekten gülsün diye türlü şaklabanlık yapmıştım. En sonunda dayanamamış ve kahkahalar atmaya başlamıştı bende onunla beraber gülmüştüm. İkimizde sakinleştiğimizde ise dudaklarımızı birleştirmiş ve kendi dünyamızda kendi oyunumuzu kurmuştuk. Dudaklarımızı sesli bir öpücükle ayırdıktan sonra ise bu fotoğrafı çekilmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Af Diliyorum
Short StoryHer şey doğru zamanda yapılmalıydı. Alkın ise çoktan geç kalmıştı bunu anlamak için. Pişmandı. Pişmanlığı fayda edecek mi? Alkın: Özür dilerim. Alkın: Biliyorum, aptallık ettim. Alkın: Ama sen beni affet olur mu? Alkın: Senden af diliyorum. *** Text...