3.3

10.2K 721 168
                                    

Ayliz: İyi misin?

Onun ciddi bir durum olmadığı sürece bu günü erteleyeceğini zannetmiyorum.

Hoş: İyiyim.

Hoş: Özür dilerim.

Ayliz: Kötü bir şey var değil mi?

Ayliz: Sen durduk yere beni ertelemezsin?

Hoş: Oy oy

Hoş: Beni de tanırmış.

Hoş: Baykuş

Ayliz: Ne halin varsa gör be.

Telefonu kapatıp Kerem'e geri döndüm. Çoktan uykuya dalmıştı.

"Ayliz, Kerem!"

Hira'nın neşeli sesini duyunca Kerem yattığı yerde hareketlendi. "Ayliz, tek kelime etme." Kısık sesle söylediklerini sadece ben duymuştum.

Hira yanımıza kadar gelip önümüzdeki masaya oturdu. "Nasılsın Ayliz?" Kerem'i uyuyor zannettiği için bana sormuştu. "Uykum var."

Hira gülerek eğildi ve Kerem'in saçlarını karıştırdı. "Kerem, uyuyor musun?" Gerçekten hâlâ böyle iyi anlaşmalarına şaşırıyordum.

Kerem kafasını hafifçe kaldırıp uykulı gözlerle Hira'ya baktı. "Dokunmazsan, evet." Hira, Kerem'in kafasını bastırınca Kerem kollarının üzerine yatmaya geri döndü.

Hira ona gözlerini devirerek bana baktı. "Dün instagramda sana Anıl'la ilgili yorum gelmiş gördün mü?"

"Hayır."

Aslında gördüm.

"Yan yana ne yapıyordunuz gibisinden." Kafamı geçiştirmek istercesine salladım. Bugün Anıl'a oldukça sert davranmıştım. Ama bence haklı olan bendim.

"Ben gideyim sınıfa." Hira ayaklanınca gülümsedim. "Teneffüste görüşürüz." dedim. Hira gidince Kerem'in kolunu dürtükledim.

"Uyan artık." Kerem kafasını kaldırmadan bana doğru çevirdi. "Sana yazan şu çocuk hâlâ yazıyor mu?" Aklına nereden geldiğini anlamasam da başımı salladım.

"Eğer sana bir zarar verirse Ayliz..." Bu kez başımı iki yana salladım. Kerem'in endişesini anlıyordum ama o gerçekten endişe edilecek bir insan değildi.

"Kerem, o kötü birisi değil." Kerem yerinde doğrularak bana doğru tüm bedeniyle döndü. "Ayliz, onu tanımıyorsun."

Evet tanımıyordum ama anlıyordum. Kötü birisi olmadığını hissediyordum. "Ben onunla konuşurken mutlu oluyorum." Kerem kafasını iki yana salladı. "Ben sana boşuna akılsız demiyorum."

Daha fazla bir şey demeden önüme döndüm. Telefonumu alıp baktım. Mesaj yoktu. Birdenbire ne olmuştu da gitmişti acaba?

Hoca gelince sessizce arkama yaslandım. Dersler boyunca aklım onda olsa da dersi dinlemeye çalışmıştım.

Öğle arasındaydık. Kerem ile yan yana sınıftan çıkıp Hira'nın sınıfının önüne gittik. Sanırım dersleri edebiyattı. Edebiyat hocaları zil çaldıktan sonra hemen bırakmıyordu.

Sırtımı duvara yaslayarak Kerem'e baktım. O da karşımda dikilerek bana bakıyordu. "Sen, Hira'yı sevmiyor musun şimdi?" Kerem kaşlarınu çatarak etrafına bakındı. "Ayliz her şey geçmişte kaldı diyorum sana." Kafamı hızlı hızlı salladım. "He he inandım."

Sınıfın kapısı açıldığında sırtımı yaslandığım yerden çektim. "Hira'yı al da gidelim." Kerem'e göz ucuyla bakıp kapıya doğru gittim. Kapıdan çıkan birkaç kişinin arasında Berkan'ı görünce heyecanlandım. Yazan o olabilir miydi? Ama onun işi çıkmıştı. Belki de işi okuldaydı.

"Merhaba Ayliz." Kafamı salladım. "Merhaba." Berkan yanımdan geçerken kolu koluma değmişti. Ondan neden hoşlanmıyordum? Eğer bana yazan kişiyse karşıma çıksa da ona şans veremezdim. Gerçekten hiç hoşlanmıyordum. İtici geliyordu.

Aslında bana tüm erkekler itici geliyordu.

Hira'ya bakmak için sınıfın içine girdiğimde onu göremedim. Yoktu. Şaşırarak sınıftan çıktım. "Kerem, Hira yok."

Kerem yaslandığı yerden çekilerek bana yaklaştı. "Tuvalete falan gitmiştir. Biz kantine inelim o da gelir." Kafamı sallayarak Kerem'e uydum. Birlikte aşağıya indik.

Kantine vardığımızda boş bir masa bulmaya çalıştım ama bulamadım. "Dışarı çıkarız." Kantin sırasına girdik. Kerem etrafına bakıp duruyordu. "Bu kız nerede?" diye sordu.

Telefonumu çıkardım. "Dur arayayım." Aradım ama açmamıştı. Hira hiç böyle şeyler yapmazdı aslında. Merak etsem de üzerinde durmadım. İllaki bir işi olmalıydı.

Sıra bize gelince iki tane köfte ekmekle ayran alıp kantinden çıktık. Bahçede birsürü kişi vardı. "Öğle araları okulda olmaktan nefret ediyorum." Kerem'in dediklerine fazlasıyla katılıyordum.

"Boş bankı geçtim, boş taş kalmamış anasını satayım." Sinirle söylendiğinde gülerek kolundan tuttum. "Gel şuraya." Kaldırım taşlarına doğru yürüyüp oturduk. Burayı bulduğumuza şükretsindi.

Telefonum titreyince elime aldım.

Hoş: Okula geldim.

Hoş: Sınıfına çıksana.

Hoş: Taşa oturmayın bak ikiniz de çocuğu olmaz.

Yazdıklarına gülerek Kerem'e döndüm. "Diyor ki taşa oturmayın çocuğunuz olmaz." Kerem telefonuma ters ters baktı. "Onu ilgilendirmez."

Ayliz: Kerem senden hoşlanmıyor.

Hoş: Ben de ona ölüyordum.

Gülerek telefonu kenara bıraktım. Acıkmıştım. Ayranımı çalkalayıp açtıktan sonra elimdeki ekmekten ilk ısırığımı aldım.

"Utanmasalar marul ekmek diye satacaklar." Kerem söylenmeye devam ederken kıkırdadım. Aşırı haklıydı. Canım arkadaşım her zaman haklıydı.

"Marul ekmek derlerse satılmaz Kerem." Kerem bir şey demeyip ekmeğini yemeye devam ederken karşıdan gelen Hira'yı gördüm. Bize doğru geliyordu. "Seninki geliyor."

Kerem bana bir şey diyemeden Hira yanımıza geldi. "Neredeydin sen?" Hira ellerini kaldırdı. "Öğretmenler odasındaydım, suçsuzum."

Kerem kenara kayınca Hira ortamıza oturdu. "Ben ne yiyeceğim?" Kerem de ben de ona ters ters baktık. "Kantine gitsene."

Yine telefonum titredi.

Hoş: Müzik odasına gelir misin?

Hoş: Kimse yok burada.

Elimdeki ayranı tam düşürüyordum ki Hira tuttu. "Ne oldu?" Yarısına kadar yediğim ekmeği Hira'nın eline tutuşturdum. "Sen bunları ye, benim işim var."

Hızlı adımlarla okula girip sağ tarafa doğru yürümeye başladım. Bir yandam da saçlarımı düzeltiyordum. Çok heyecanlanmıştım.

Ayliz: İçeride misin?

Hoş: Evet.

Ayliz: Kapıdayım.

🌌

Bu kitapta yazdığım en uzun bölüm oldu. İleride daha uzununu da yazarız.

Yeni bölüm akşama gelir.

Sizce Ayliz, anonimin yüzüne bakar mı?

Keremyavrumu hâlâ sevmiyor musunuz?

Görüşürüz.

Bol bol yorum yapsanız valla çok mutlu olurum.❤

Yıldıza basalımmm

Gece Şarkım | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin