5.8

9.3K 698 531
                                    

Hoş: Ayliiiiiiiiz

Hoş: Güzeliiiiim

Hoş: AAAAAYYYYY

Hoş: LİİİİİİİZ

Ayliz: Ne oluyor ya xkskzösmd

Hoş: Seni özledim.

Hoş: Ne yapıyorsun?

Ayliz: Herkes gibi

Hoş: Yoo

Hoş: Ben şu an seni izliyorum

Hoş: Sen beni izlemiyorsun

Ayliz: Doğru...

Ayliz: O zaman kim olduğunu söyle de seni izleyeyim.

Kafamı etrafa çevirdim. Onu görmek istiyor ama göremiyordum. Bana kendini göstermiyordu.

Dünyanın en saçma anını yaşıyordum. Okuldaki tüm 12. Sınıflarla birlikte pikniğe gelmiştik. Şu anda bir ağacın dibinde oturuyordum. Kerem ile Hira neredeydi bilmiyordum.

Hoş: Az kaldı

Hoş: Yakında göreceksin beni.

Tam cevap yazacaktım ki bir karartı hissederek başımı kaldırdım. Anıl'ın yüzünü görmemle kalbim istemsizce hızlandı.

"Oturabilir miyim?" diye sordu. Başımı salladım. Yanıma oturdu. "Ne yapıyorsun burada?" diye sorarken yüzünğ bana çevirdi. Ona bakıp omuzlarımı silktim.

"Canım sıkılmıştı." diye cevapladım. Gerçekten çok sıkılmıştım. Burada bir başıma daha iyi hissediyordum.

"Sen neden buraya geldin?" diye sorduğumda gülümseyerek benim gibi omuzlarını silkti. "Orada canım sıkıldı." Gülümsedim.

Daha birkaç hafta öncesine kadar bana çok itici geliyordu. Şimdi ise gülümseyişini izlemek hoşuma gidiyordu.

"Ben seni daha önce okulda hiç görmemiştim." deyiverdim bir anda. Gerçekten hiç görmemiştim. Diğerlerinin yüzü tanıdık gelse de Anıl tanıdık gelmiyordu.

"Aslında sınıftan çıkmayan bir insan da değilimdir." diye konuştu. Dudaklarımı büktüm. "Bilmem. İlk kez bu yıl gördüm seni."

Anıl başını önüne çevirdi. Dizlerini bükmüş kollarını da üzerine uzatmıştı. Kollarına bakarken aklıma anonim geldi. O olabilir miydi? Bunu öğrenebilmemin bir yolu yok muydu?

Telefonumda hâlâ son mesajına cevap vermediğim aklıma geldi. Telefonu açarak mesaj attım.

Ayliz: Umarım.

Anıl'ın telefonunda ses gelmedi. Işığı bile yanmadı. Telefonu yerdeydi ve ekranını görebikiyordum. "Yine telefonuma mı bakıyorsun sen?" demesiyle utanarak diğer tarafa döndüm.

"Sen bence yanlış görüyorsun." Anıl güldü. "Peki, öyle olsun." Anıl'a geri döndüm. Güneş ışığı yüzüne vuruyordu. Saçları daha da sarı görünüyordu.

Yüzünü bana geri çevirdiğinde gözlerini güneşten dolayı açamamıştı. Elini kaldırarak gözlerine siper etti.

Ona bakarken sanki içimde bir şeyler oluyordu. Ne olduğunu bilmiyordum. Gülümseyişini sürekli izlemek istiyordum. Saçlarına dokunmak istiyordum.

Anonime sarılırken de benzer hisler yaşıyordum. Bir insan aynı anda iki kişiye karşı böyle hisler besler miydi?

"Burada küçük bir göl var, gittin mi oraya?" diye sorduğunda başımı iki yana salladım. "Ne tarafta?" diye sordum.

Anıl ayağa kalkıp üzerini silkeledi. "Gel." deyip bana sağ elini uzattı. Hiç tereddüt etmeden elimi uzatıp tuttum. Ayağa kalktığımda gözlerine bakakaldım.

Eli elimdeylen kalbim daha da hızlanmıştı. Gözlerimi elimize indirdim. Bu el bana tanıdık bir his bırakmıştı. Ama kendime güvenemiyordum. Belki de öyle hissetmek istediğim için öyle zannediyordum.

Kafamı kaldırıp tekrar gözlerine baktım. Anıl bakışlarını benden kaçırıp elini elimden çekti. "Gel hadi." diyerek önüme geçti ve yürümeye başladı.

Oyalanmadan peşine takıldım. Beş dakika kadar yürüdükten sonra göl göründü. Çok tatlı bir yerdi burası.

"Sen burayı nereden biliyorsun?" diye sordum. Anıl bana bakmak için başını çevirdi. Arkasında duruyordum.

"Ailemle buraya sık sık geliriz." diye cevapladı sorumu. Başımu sallayarak ona yaklaştım. "Hiç girdin mi göle?" diye sordum. Anıl yere oturdu. Göle yakındık.

"Defalarca." diye konuştu. Ben de yanına oturdum. Anıl iki kolunu arkaya doğru koymuştu. Göğsü kabarmıştı ve yüzü göğe bakıyordu. Gözleri kapalıydı.

Ona bakmadan edemedim. Kirpikleri güneşin de onu sarartmasıyla birlikte neredeyse görünmüyordu. Yandan bile çok hoş bir görüntüsü vardı.

Ben nasıl sarışınlardan nefret etmiştim?

Anıl bir anda başını bana çevirdiğinde utanmıştım. Resmen onu izliyordum!

"Sana bir şey söyleyeyim mi?" diye konuştu. İçime bir soluk alırken başımı salladım.

Anıl kollarını düzeltti. Sonra önüme gelerek tüm bedenini bana çevirdi. "Söylediğimde benden uzaklaşma ama." Heyecanla nefesimi tuttum. Belki de anonim olduğunu söyleyecekti.

"Uzaklaşmam Anıl, söyle." diye konuştum. Çok heyecanlanmıştım. Anıl yere bakıp tekrar bana döndü.

(Burada kesesim geldi de söversiniz şimdi xlsöxşsşxdödö)

"Ayliz, çok güzelsin." Beklemediğim bu sözler gözlerimi hafifçe açarken başımı yere eğmemi sağlamıştı. Sanki nefesim durmuş gibi hissetmiştim.

"Utanma lütfen. Kalkıp gitme de şimdi." Uzaklaşmaktan kastı bu muydu yani? Ben anonim olduğunu söylemesini hayal etmiştim...

"Teşekkür ederim." dedim kibar bir şekilde. Hanım hanımcık olmayabilirdim ama teşekkür etmeyi biliyordum.

Anıl gülümseyerek gözlerime bakmaya devam ediyordu ama ben utanmıştım. Hoşlandığım bir insandan bu sözleri duymak beni utandırmıştı.

"Yüzüme bakar mısın?" derken elini uzatıp parmak uçlarıyla çeneme değmişti. Parmak uçları buz gibiydi. Hem de şu güneşin altında.

Parmak uçlarının soğuk oluşu bana elleri buz gibi olan anonimi anımsattı.

Gözlerine baktım. Gülümsediğinde gülümsedim. O sırada sol taraftaki bir hareketlenme dikkatimi çekti. Gözlerimi o tarafa çevirdim.

Berkan'dı bu. Onu gördüğümü fark edince arkasını dönüp uzaklaştı. Şaşırdım.

Anıl'ın parmakları çenemdeydi ve biz birbirimize gülümsüyorduk. Ben bu halde sadece anonime yakalanmak istemezdim. Görürse çok üzülürdü. Yoksa Berkan o muydu? Olmamalıydı.

🌌

Anıl'a düşenleri alalım...

Anonim Anıl mı Berkan mı? Çok çok çok az kaldı vallahi. Öğreneceksiniz.

Bugünün son bölümüüü!

Ben şimdi final ödevlerime başlamaya gidiyorum. İnşallah başlarım xıemdldöddmd

Size bir müjde vereyim. Anonim'i yarın öğreneceksiniz... Ehehehehehe

Kalp kalp kalp

Gece Şarkım | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin