Hoş: Özür dilerim.
Hoş: Ayliz çok özür dilerim.
Hoş: Birdenbire ne oldu anlamadım.
Hoş: Çok aptalca davrandım.
Hoş: Özür dilerim.
Telefonuma art arda mesaj geliyordu ve ben mesajları sadece bildirim panelinden okuyordum. Bir anda bana öyle davranması çok saçmaydı. Hiç beklemediğim için gerçekten üzülmüştüm.
Hoş: Biliyorum üzüldün.
Hoş: Ben de çok üzüldüm.
Hoş: Ayliz baksana artık telefonuna.
Hoş: Bir iki kelime bir şey söyle.
Hoş: Ayliz, lütfen.
Nefesimi vererek ayağa kalktım. Biraz dışarıya çıkmak istiyordum. Odamdan çıkıp annemle babamın yanına gittim. "Ben biraz dışarı çıkabilir miyim?"
Babam gözündeki gözlüklerini indirerek bana baktı. "Neden?" Omuzlarımı silktim. "Başım ağrıdı ders çalışmaktan." Aslında bu doğru sayılırdı. Hem üzgün hem de kızgındım. Bundan daha iyi ders çalışacak anım olmazdı.
"Tamam ama gecikme." Babama kafamı sallayıp dış kapıya doğru yürüdüm. Üzerime ince bir hırka geçirdikten sonra evden çıktım. Telefonum cebimdeydi ve titrediğini hissediyordum. Hâlâ mesaj atıyor olmalıydı.
Apartmandan çıktıktan sonra aşağıya doğru yürümeye başladım. Biraz yürüyüp eve sönecektim. Telefonumum titremelerine dayanamayıp cebimden çıkardım ve sessize aldım.
Kaç dakika yürüdüm bilmiyorum ama evden oldukça uzaklaşmıştım. Gördüğüm bir markete doğru gittim. Çikolata yiyebilirdim.
Marketten içeri girdiğimde bir adam gördüm. Nezaketen ona gülümseyip raflara gittim. Adam marketin sahibi olmalıydı. Raflardaki çikolatalara bakarken markete birisi girdiğinde gözüm oraya kaydı.
"Baba, öldüm ben yeter." Gördüğüm yüz ve işittiğim ses beni gülümsetti. Aslında şaşırmıştım. Anıl'ın babasının marketi olması nedense bana garip gelmişti. Anıl beni fark etmemişti. Kucağında bir koli vardı.
"Tamam koy onları da git hadi." Babasının dedikleriyle Anıl koliyi kenara bıraktı. Doğrulduğunda yüzünde yorulmuş bir ifade vardı ve gülümsemiyordu. Anıl genelde güleryüzlü birisiydi.
Belini tutarak bana doğru dönmesiyle göz göze geldik. Gülümsedim. Yüzü biraz duraksasa da gülümsemişti. "Ayliz." diyerek bana doğru geldi. Rafa sırtımı dönerek ona doğru döndüm.
"Anıl." dedim onun gibi. Anıl gülümsedi. "Ne yapıyorsun burada?" diye sorduğunda sağ omzumu kaldırıp indirdim. "Biraz yürüyeyim demiştim." Anıl başını salladı. "Evin yakın mı buraya?" diye sordu. Başımı salladım. "10 dakika falan uzaklıkta." Anıl da başını salladı.
"Anıl, kim bu güzel kız?" Babasından gelen soruyla biraz utandığımı hissetim. Anıl da ben de babasına doğru döndük. "Okuldan bir arkadaşım baba. İsmi Ayliz." dedikten sonra bana döndü.
"Babam." dedi 'başka ne diyeyim' der gibi. Gülümsedim. "Memnun oldum." Adam da bana sıcak bir şekilde gülümsedi. Anıl babasına biraz benziyordu. Gözlerini babasından aldığı kesindi ama babası onun gibi sarışın değildi. Anıl'ın sarışın olup olmadığına da tam olarak karar verememiştim aslında.
"Ne alacaktın?" diye sordu Anıl. Tekrar ardımdaki rafa döndüm. "Çikolata." diyerek gülümsedim. Anıl rafın en yukarısına uzanıp bana bir çikolata verdi. "Al, benden olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Şarkım | texting
Короткий рассказ0536.......: Sabah bu mesajları gördüğünde sinirleneceksin, birisi seninle dalga geçiyor zannedeceksin. 0536.......: Neyse, sileyim ben mesajları. 0536.......: İyi geceler Gece Şarkım. (03.23) 25 Mesaj Silindi. Ayliz: Tüm mesajları okudum. (07.56) ...