...

252 13 1
                                    

Medya- kaage kira

Neredeyse iyleşmiştim. İyleştiğimde burdan kaçmalıydım. Bi odada kalmaktan sıkıldım. Sabah uyanmayı sevmediğim okulu, yapmaktan hoşlanmadığım ödevleri, aynı hafta yapılan zor sınavları bile özlemiştim. Tüm arkadaşlarımı öğretmenlerimi dahi özledim. Zaman geçmiyo gibiydi. Zaman dondurulmuş gibiydi.

Yatakta sırt üstü uzanmış tavanı seyrederek düşüncelere dalmışken kapının açılmasıyla birden tüm düşüncelerden sıyrılmıştım. Başımı kapıya doğru çevirdim. Fazlasıyla gürültülü yaparak içeri girdi. Genellikle sadece bir tepside çorba, kaşık ve suyla gelirdi ama bu defa elinde bir sürü çanta vardı. Alışverişten dönmüş gibi görünüyodu. "uyuyo muydun yui-chan..?" bakışlarını yüzümden ayırmadan poşetleri yere koyarak karşıdaki yatağa oturdu. Ben de doğrularak karşısında oturur pozisyona geldim. "sana bi sürprizim var yui chan... B-bekle bi dakika.. " yerdeki poşetlere doğru olabildiğince eğilerek heycanla içlerini aramaya başladı. Az sonra Poşetlerden birinin içinden süslü kağıtlarla sarılmış bi kaç şey çıkardı. Ayağa kalkıp iki adımda yanıma geldi. "b-bunlar senin için bikaç hediye yui chan" buna gerçekten şaşırmıştım. Endişeli bi yüz ifadesi vardı fakat gözleri neredeyse kapanacak kadar gülümsüyodu. "benim i-için mi?... " sorduğum sorunun saçmalığını sorduktan sonra fark etmiştim. "evet.. Beğenir misin bilmiyorum. Alırken çok kararsız kaldığım için ikisini de aldım."

Yüzüne şaşkınlıkla bakarken elindekileri almamı belirtmek için gözleriyle işaret etti ve bana doğru biraz daha uzattı. Karşılık olarak gülümsedim ve elindekileri aldım. Paketleri açtım. İçinde yeni kıyafetler vardı.

Temizlendim. Yeni kıyafetleri giydim. Banyodan çıktığımda yatağında oturmuş başı iki elinin arasındaydı. Kapı sesini duyunca başını kaldırdı ve bana baktı.

"çok yakışmış yui chan" dedikten sonra gülümseyerek ayağa kalktı. Yanımdan geçip lavaboya girdi. Elimdeki havluyla saçlarımı kurutmak için karıştırdım.  2-3 dakika sonra çıktı. "hadi yui bi yere gidiyoruz" sırt çantasını takıp kapıyı açtı. Eliyle çıkmam gerektiğini işaret etti. Ben kapıdan çıkınca hemen arkamdan geldi. Aşağı indik. Bi arabaya binip yola çıktık. "nereye gidiyoruz? " kısa süreliğine yüzüme baktı tekrar yola dönerek cevap verdi. Seni biriyle tanıştırıcam. Onun yanına gidiyoruz. İçimdeki merak duygusu daha çok artmıştı. Bi süre ikimiz de tek kelime bile konuşmadık. Bi yerde durduk. Boş bi araziydi. Arabadan inince ben de hemen arkasından indim. Bi yere doğru ilerliyodu. Ürpertici bi yerdi. Ona yetişene kadar yavaşça koştum. Yetiştiğim zaman elini tuttum ve koluna sarıldım. Etrafta hiç bir yapıt yoktu. Bizden başka hiçbir şey yoktu. Merak duygumu daha fazla bastıramayıp "burda mı buluşcaz onunla?" diye sordum. Gökyüzüne bakıyodu. Bana dönerek "evet.. " dedi. Biraz bekledikten sonra helikopter sesi geliyodu fakat göremiyordum. Az sonra görüş açımıza girdi. Elimi gözlerime siper ederek helikoptere baktım. "işte geldiler" diye bağırdı. Helikopter inmeye başlamıştı ki herşey o an oldu.....

Selaam minnaaa :D bölümü geç yazdım biliyorum ama aklıma hiç bişi gelmedi :< özür dilerim çok çok çok özür dilerim.. Neyse diğer bölümü daha erken yazıcam :3

bu arada yeni bi kitap yazmayı düşünüyorum *-* zombili bişiler.. Okursanız çok sevinirim :D ve önerilerinizi bekliyorum şimdiden teşekkür ediyorum ^ω^

THE LITTLE GAMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin