...

202 11 2
                                    

Media: yui aimi

Güneş doğmadan uyanmıştım. Karanlıkta dijital saatin kırmızı sayıları gözüme takıldı. Kırmızı sayılar tam olarak 02:17'yi gösteriyodu. Tekrar uyumak için gözlerimi kapattım. Faydasız.. Gram uykum yoktu. Uyumak istiyodum. Yarın enerjik olmalıydım. Henüz bi planım yoktu ama onu ne olursa olsun öldürmeliydim...

Bi insanı öldürecektim. Ailesi arkadaşları ve sevdiği kişiler geride kalıcak onun için üzülecekti. düşünce büyük bi canavar gibi kocaman keskin dişlerini beynime sapladı. Gözlerimi ister istemez sonuna kadar açtım. Gözlerimi kapatamıyodum. Düşünceler tüm vücudumu esir almıştı sabaha kadar neredeyse gözümü bile kırpmamıştım ve tek parmağımı bile oynatmamıştım. Sanki vücudumdaki kan dolaşımı durmuştu. Her yerim kasıldığı için uyuşmuştu ve hissetmiyodum. Nihayet saatin tiz alarmı çalmıştı. İlk defa bi saatin alarmı çaldığı için mutlu olmuştum. Yinede beni sinir ediyodu. Takmamaya çalıştım. Zorla sırtımı saate dönmüştüm bu defa güneş tam olarak yüzümü hedef almış gibiydi. Yorganı kafama çektim. Saatin alarmı da susmuştu artık. Şimdi uykum gelmeye başlamıştı. Göz kapaklarım uyku için yalvarırken düşünceler beni uyutmamakta direniyodu. Gözlerim ve düşüncelerimin arasındaki savaşın tam ortasında kalmışken yine saatin sinir bozucu alarmı çalmıştı. -ne?!! Beş dakika mı geçti 〣( ºΔº )〣- zaman çok hızlı geçiyodu. Abim de ikinci alarmda uyanmıştı. Üstündeki battaniyeyi tekmeleyerek üzerinden attı esneyerek lavaboya yürüdü. Elini yüzünü yıkayıp odaya geldi. Ben de yorganı üzerimden kaldırdım. Yatağa yaklaşarak "günaydın yui chan" dedi ve yanağımı öptü. gülümseyerek "günaydın abicim" dedim. Koltuğa doğru ilerledi. Arkası dönük yattığı şeyleri toplarken "bugün büyük gün" dedikten sonra bana döndü. Gülümseyerek "heyecanlı mısın?" diye sordu. İnandırıcı olsun diye ben de gülümsedim. "çok heyecanlıyım" -yalan söylemekte üstüme yoktur. Hiç yalan söyleyemiyorum :< - inanmış olmalı ki güldü. "sen şimdi burda kal ben doktorla konuşmaya gidiyorum." diyerek odadan çıktı. -bişiler yapmalıyım- aklıma hiç bişey gelmiyodu. -Saklansam... Iım hayır olmaz.! Kaçsam.. Olmaaazzzz!! Ne yapabilirim ne yapabilirim..?- kendi kendime içimde bi tartışmadaydım odanın içinde bi yatağın yanına bi kapıya gidip geliyodum. Az zamanım kalmıştı. Dikkatimi kaybedip ayağımı koltuğa çarpmıştım. O an aklıma hücum eden tek fikir olarak çaresizce kabullendim. Tek tarafa doğru gülümseyerek sert bi şekilde koltuğu tekmelemeye başladım delirmiş gibiydim. Her vurduğumda canım daha çok acıyodu ve bağırıyodum. Fazla ses çıkardığım için duraksadım hemen önümde duran yastığı ağzıma aldım. Sıkıca ısırıyodum. Acıdan ağlıyodum. Aldırmadan devam ettim. Koltuğu her tekmelediğimde dişlerimi sıkıyodum. Bi an dişlerimi kırabilirdim. Bi süre sonra acıya dayanamayarak oturdum. İstediğim şey tam olarak olmasa da neredeyse amacıma ulaşmıştım. Alçı çatlamıştı. Yastık göz yaşı sayesinde sırılsıklam olmuştu. O anki acıyla yastığı açık pencereye attım. Aşağı düşmesini düşünmemiştim ama aşağı uçması işime gelirdi. Bir delil daha ortadan kaybolmuştu. Şimdi sıra nasıl bi bahane sunacağımı düşünmeye gelmişti. Düştüm.. Çok saçma sadece kayıp düşmekle böyle bişi olamazdı ama merdivenler işe yarayabilirdi. Koltuk değneklerimi alıp odadan çıktım. Merdivenlere doğru yürüdüm. Yavaşça birinci basamağı indim. Şimdi düşmüş gibi yapmalıydım. Yirüdükçe sanki ruhum ayağımdan çıkıyo gibi hissediyodum. Dayanmaya çalıştım. İkinci basamağa bastığımda gerçekten kaymış ve merdivenin dibini boylamıştım. Yeni temizlemdiği için heryer kaygandı. Aşağı inene kadar kafam her basamakta top sektirir gibi sekiyodu. Gözlerim kararmaya başlamıştı kulaklarım çınlıyodu. Kalan son enerjimle elimi başımın arkasındakı sıcak ıslaklığa sürüp baktım kırmızılık bana ben kırmızılığa bakıyodum. Tüm bağlantılar kesilmiş gibi elim tam başımın yanına düştü tek zerremi hareket ettiremiyodum artık. Etrafıma toplanan hemşirelerin ve hastaların konusmalarından tek kelime anlamıyodum. Konusulanlar sadece kulağımı dolduran uğultulu seslerdi. Bilincimi açık tutmaya ayrıca çaba gösteriyodum. En son birinin beni kaldırdığını hissettim. Artık ne ses ne görüntü vardı sadece ben...

THE LITTLE GAMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin