Korkudan çığlık attım. Emre bana baktı. Ama ne yanımda, ne de önümde kimse yoktu. Emre yanımda geldi.
"Ne oldu? İyi misin?" Dedi telaşlı bir şekilde.
"İyiyim. Birini gördüm sandım..."
Diğerlerine döndü ve;
"Çabuk olun. Gitmemiz lazım!"Burada ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Kimin okula saldırdığından veya kimlerden kaçtığımızı bilmiyordum. Tek bildiğim, güçlü durmam gerektiğiydi.
Sinan ve Beril'i gördüm. Onlarda beni görür görmez yanımıza geldiler.
"Ne olduğu hakkında bir fikri olan var mı? Bu karmaşa ne?"
O kadar gürültü vardı ki, ne dediğini zor duyuyordum Beril'in.
"Bilmiyorum. Ama burda durmayalım. Konuşmamız gerekiyor evet ama güvenli ve sakin bir yerde."
Emre ve ben önden gidiyorduk diğerleri de hemen arkamızdan geliyordu. Okulun her köşesinde birileri vardı. Bizde veli görüşme odasına girdik.
"Avel avel bakmayın oturun artık." dedi Emre. Böyle demesine kızmadım çünkü herkes gergindi ve böyle bir durumda gergin olmamak, elde değil.
"Şimdi, burda konuşulanlar bu odadan çıkmayacak. Tamam mı?"
Herkes onayladı.
"Siz de biliyorsunuzki şu an uzun uzun bir şeyler konuşmak için müsait bir ortam yok. Bu yüzden olabildiğince kısa anlatacağım bu yüzden dikkatli dinleyin."
Bana anlattıklarının temelini anlattı. Bildiğimiz çoğu şeyin yalan veya yanlış, bize söylenen ve öğretilenlerinde bir düzene göre olduğunu söyledi ilk başta.
Emre konuşmayı kesince hepsinin suratına teker teker baktım. Şaşkınlıktan başka bir şey okuyamıyordum yüzlerinde. Ve biraz da korku.
En sonunda kardeşim bir şey söyledi;
"Ne?"
"Evet inanmak güç ama bu böyle ve bunu bu şekilde öğrenmeniz hiç iyi olmadı. Aslında hiç öğrenmemeniz gerekiyordu fakat birlik olmamız lazım."
Ben araya girdim.
"Ona güvenin. O yalan söylemiyor. Biliyorum çünkü bende onlardanım. Bende yeni öğrendim. Evet inanmakta güçlük çektim, haklısınız fakat şu an, belkide okuldaki çoğu insanın hayatı tehlikede. Ve bizimde. Şimdi, bizimle misiniz?"
"Tabii ki seninleyiz ama bir saldırı altındayız ama daha kendimizi nasıl savunacağımızı bilmiyoruz. Ona güvenin diyorsun, o ne yapacağını biliyor mu?"
"Haklısın Sinan. Ama sorgulamanı sonraya bırak, tamam mı? Ona güvenmekte emin değilsen bana güven. Emre, merkezin haberi var mı? Onlardan yardım isteyebilir miyiz?"
"İletişim kurmayı deneyeceğim bölgede iblisler olunca merkezin haberi olur."
Yüzüne garip garip bakınca bana açıkladı;
"Vampir, kurtadam ve niceleri. Fakat bunların kötü olanlarına iblisler diyoruz. Karanlık tarafta olanlara yani. Anladın mı?"
"Siktir ya. Kaç tür varlık var acaba?!"
"Nil bunu mu açıklayacağım şu an sana. Sonra anlatırım. Tamam mı?"
"Stifim titriyor. Neden böyle oluyor Emre?"
"Bilmiyorum. Çıkar bakayım bi."
Cebimden stifi çıkardım. Sonra bir şeyler çizmem gerektiğini hissettim.
"Emre, nereye çizeceğim?"
"Ne?"
"Diyorumki, bir şey çizmem gerekiyor, nasıl yapacağım?"
"Bu genlerimizde olan bir şey. Hisset, zaten nasıl kullanacağını biliyorsun. Ama dikkat et çünkü, kimsenin içinden bir şey çizmek gelmez. Belirli semboller vardır ve her biri farklı amaç için kullanılır. Sabittir yani. Ve sen hiç birini henüz bilmiyorken-"
"Tamam, dikkatli olurum."
Dediği gibi yaptım, hissetim. İçimdeki enerjiyi ve gücü. Gözlerimi kapattım ve havaya çizdim...Portal, bir geçit çizmişim. Bunu nasıl yaptığım hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Portaldan geçtiğimizde merkezdeydik ve herkes bize bakıyordu. Emre bana 'bunu nasıl yaptın' dedi. Gözlerine inanamıyor gibi.
"Öğrenmeden nasıl yaptığımı soruyorsan, bilmiyorum. Bende şaşkınım şu an."
"Sorun öğrenip öğrenmemen değil. Bunu bizler yapamayız. Sadece büyücüler yapabilir."
Şok oldum. Bilmediğim ve kimsenin yapamadığı bir şeyi nasıl yaptığımı çok merak ediyordum.
"Diğerlerini eve gönderdim. Sanırım. İlk önce evi düşünmüştüm, oraya gidiyorduk. Sonra burayı düşündüm ve buraya geldik."
O sırada yanımıza biri geldi.
"Kimsin sen?!" diyip bana çıkıştı.
"Tuna dur bi! Ne oluyor lan sakin ol!"
"Bu kız bi anda buraya geldi. Gelmesiyle Ali saldırıya uğradı. Bizden biri gibi davranıyor. Cadı mı yoksa başka bir şey mi nereden bileceğiz? Yalancı olmadığını nereden bileceğiz!? Şimdi de iblisler şehrin göbeğindeki bir okula saldırıyor. Hepsi bu kızın ortaya çıkmasıyla oldu. Onu neden buraya getirdin?!"
Merkezde tam bir kaos ortamı vardı. Bana güvenmiyorlardı. Ama beni kendi okuluma saldıracak biri olarak görmeleri... Kim bilir hakkımda daha neler düşünüyorlardı.
Emre bana kenarda duran bir koltuğu işaret edip orda beklememi söyledi.
Bir veya iki dakika konuştular. Daha doğrusu tartıştılar. En sonunda onlara öyle odaklandım ki uzakta olsalar bile konuşmalarını duyuyordum. Kendimi geri çektiğimde yeniden sesler kesiliyordu. Tuhaf biliyorum ama, sanırım benim bazı güçlerim var.O sırada Beril , Sinan ve Cem
"Kafayı yiyeceğim ya. Yemin ederim ben deli olacağım. Nil'in dediklerini duydunuz mu? Bir de yanındakinin anlattıklarını? Neler dediklerini duydunuz mu?"
"Sinan sakin ol. Beril öylece oturacağına biraz destek versen diyorum."
"Tamam Cem vereyim destek. Evet abicim sakin ol. Nil bir ucubeyle ortadan kayboldu ve biz bu eve ne ara ve nasıl geldiğimizi bilmiyoruz, okulumuza şu anda neler oluyor ve orada kim var bilmiyoruz ama sakin ol."
O sırada ortaya bi anda biri çıktı.
"Çocuuklaar. Lütfen ama. Tartışmayın. Hiç gerek yok."
"Sen kimsin lan! Nasıl girdin buraya?!"
"Şş Sinan sakin ol. Ben Taner. Şimdi benimle geliyorsunuz. Arkadaşınız Nil'i ve ucube dediğiniz çocuğu bulamıyoruz, size ihtiyacım var."
"Siktir git. Ya-"
O sırada Taner'in arkasında bir kaç kişi belirdi. Maske ve silahları vardı. Taner devam etti;
"Bu bir rica değil. Gelmezseniz, götürmesini bilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğru Kişi
FantasyBir gencin yeni bir kasabaya yerleşmesiyle hayatının bir anda nasıl değiştiğinin hikayesi.