Sexy Daddy | KookTae

21- Abductee

Şunu söylemek istiyorum ki bir önceki ve bu bölümden itibaren geçmişten kesitler olacak bölüm başlarında, kafanız karışmasın diye söylüyorum ve kim olduğu belli değil bu kesitlerdeki kişilerin. Sonradan öğreneceksiniz.

İyi okumalar~

Gideceği bir okul partisi için babasının dolabından bir gömlek ayarlamaya çalışıyordu. Partiler aslında umurunda değildi, ancak neşeli arkadaşı sayesinde her partiye gidiyordu. Gitmek zorunda bırakılıyordu demek belki de daha doğru olurdu.

Sade siyah bir gömleğin güzel olabileceğini düşünüyordu ve babasının bir dolu siyah gömleği vardı. Seçmeye çalışırken kıyafetlerin kamufle etmiş olduğu küçük bir kasa dikkatini çekti. Bunu daha önce hiç görmemişti. Kendine doğru çekip olduğu yerden aldıktan sonra yatağa oturup elindeki kutuyla bir süre bakıştı. Ne için kullanılan bir kutu olduğunu düşünmek zordu. Para veya belgeler için fazla küçük duran bu kasanın içindeki sırrı merak ediyordu.

Üzerindeki şifreyi ilk deneyişinde tutturması ise trajikomikti.

Kendi doğum günü tarihi.

Kasanın üst kapağını kaldırıp açtığında karşılaştığı görüntü onu hiç mutlu etmemişti.

Paketlerin içindeki beyaz tozlar gözüne battığında sinirden alnındaki damarın attığını hissedebiliyordu.

Pekala, babası uyuşturucu kullanıyor olmalıydı. Tabi ya, başka ne olabilirdi ki açıklaması.

Derin bir nefes verdiğinde odaya birden birinin dalmasıyla yerinden sıçradı. Arkadaşı yavaşça yanına gelirken kasaya bakıştı.

"Demek sonunda öğrendin." Duyduğuyla şoka uğrayan genç hayrete düşmüşken şaşkınlıkla sordu. "Biliyor muydun?"
Omuz silkmekle yetinmişti diğeri. "Yoksa sen de mi kullanıyorsun? "

"Hadi ama günümüzde kullanmayan mı kaldı?"
Beyninden vurulmuşa dönmüştü adeta. Hışımla ayağa kalktı ve ayakta duran arkadaşını ittirdi. "Babam bunu asla yapmazdı. Her şey sen ve baban yüzünden! Hayatımızın içine sıçtınız!"

"Şu tavırlarını  bıraksan mı diyorum artık. Alt tarafı kafayı bulmaya yarayan ufak bir şey. Aşırı güzel kafası biliyor musun? Apayrı bir dünyadaymışsın gibi. Eğlencenin anahtarı bu gördüğün şeyler." Eline aldığı paketlerdeki zehiri gözünün önünde sallarken konuşması onu o kadar sinir etmişti ki paketleri elinden çektiği gibi kasadaki diğerlerinin yanına attı ve kasayı alıp hışımla odadan çıktı. Arkasından etrafı çevreleyen bağırışları umursamadan.

Koşa koşa sahile doğru giderken gözlerinden yaşlar damlıyordu.

Deniz kenarına ulaştığında elindekileri yere atıp cebindeki çakmakla onları ateşe verdiğinde gözlerindeki  yaşlar çoktu fakat yanan ateşi söndürebilecek kadar değil.

.

Baş ağrısı. Hissettiğim tek şey inanılmaz bir şekilde ağrıyan başımdan ibaretti. Görme yetimi gözlerimin üzerinde olan bez tarzı bir şeyle kaybetmiştim ve neler olduğunu anlamaya çalışan zihnim epey yorulmuştu. Kollarımda ve bacaklarımda hissettiğim baskıyla yüzümü buruşturdum.

Ellerim bağlıydı ve ayaklarım.

Korkuyordum, susamıştım ve üşüyordum.

Konuşmaya zorladım kendimi ama ağzımdan kelimeler sarf edemediğimi anladığımda ağzımda da bir bez parçası olduğunu fark etmek epey zaman almıştı. Bilincim yeni yeni yerine geldiği için hala idrak edemiyordum.