24- Last Scene

10.8K 551 1K
                                    

Üzülerek söylüyorum ki final bölümüne hoşgeldiniz...

Dışarda minik ve büyük çiçekler ile süslenmiş ufak bir bahçenin ardındaki kapıya bakış attıktan sonra kapıya ilerledim ve içeri girdim. Hala hatırladığım gibi olması yüzümde ufak bir tebessüme sebep olmuştu.

İçimde kıpırdanan kelebekler yaşadığımı hissettirmişti.

İçeri girip o masaya oturdum. O günkü kahveyi söyledim. Anıları uzun bir aradan sonra canlandırmak istemiştim zihnimde.

Jungkook'la resmi olarak ilk tanıştığımız o kafe, oturduğumuz o masa, o gün içtiğim kahve...

O geride kalan günleri hatırlamayı yıllardır ertelemiştim aslında. Fakat o anıların saygıya ihtiyacı olduğunu düşündüğüm gecenin sabahı kendimi burda bulmuştum işte.

Kahvem önüme geldiğinde düşüncelere dalmaya başlamıştım. Hoseok ve Jungkook'un heyecanlı tavırları, benim korkak, çekingen hallerim, hepsi zihnimde tekrardan canlanıyordu bir film sahnesi gibi.

Bu başlangıç sahnesiydi bizim minik filmimizin. Son sahnesi ise her şeyi sonlandırmıştı.


.


Bağırış sesleri kulaklarımda uğuldarken Yoongi'nin kucağında ufacık olmuş Jimin'de donakaldı bakışlarım. Yoongi kucağındaki bedene bakıyordu, o ağlarken,Yugyeom yerde bacağındaki yarasını tutunarak sürünürken, Jungkook Jimin'in yanına hızla koşarken ben sadece donmuştum.

Bu günün kanlı biteceğini hissetmiştim. İçimdeki o his, boğazımdaki o yumru, vücudumdaki sersemletici etki... Hayatımda ilk defa böyle donakaldığım, kılımı bile kıpırdatamadığım bir an yaşamıştım ben.

Benim arkadaşım vurulmuştu. Jimin, vurulmuştu.

Bir şeyleri idrak edemiyordum. Beynim çalışmıyor gibiydi.

Jungkook'un çağırdığı ambulans kim bilir ne zaman gelecekti.

Onlar Jimin'in karnındaki yarasıyla ilgilenirken Yugyeom'un ortalarda olmadığını fark etmiştim.
Kendime bir tokat atıp ayıldığımda Yoongi ve Jungkook Jimin'in kanamasını durdurmaya çalışıyorlardı. Transa geçmiş gibiydim. Yerde parlayan silah gözüme çarptığı andan itibaren içgüdüsel davranmaya başlayarak onu elime aldım ve sessiz hareketlerle deponun arkasına doğru yol aldım. Kan izleriydi beni oraya götüren.

Ayakta zar zor duran ve güçlükle yürümeye çalışan Yugyeom görüş açıma girdiğinde tek düşünebildiğim şey onun da Jimin'in acısını çekmesini istediğimdi. Çünkü o bacağından vurulmuştu ve bu şekilde kaçabileceğini zannediyordu.

Ben hayatımda hiçbir zaman intikam duygusunu bu kadar yoğun hissetmedim ve o gün asla yapmamam gereken bir hata yaptım.

Silahı ateşlediğimde Yugyeom yere yığılmıştı. Silah titreyen ellerimden yeri boylarken gözümü bürüyen nefretin gözyaşlarıyla yere çöktüğümde hiç gücüm yoktu. Yanıma birinin geldiğini hissediyordum ancak yaşlarla bulanan gözlerim ve uğuldayan kulaklarımla Jungkook'un varlığını sonrasında algılayabildim.

Yüzümü elleri arasına almış neler olduğunu sormuyordu. Çünkü o neler olduğunu biliyordu.

"Sana saldırdı. Jimin'den sonra sana saldırdı ve ben arkasından vurdum." Alnımı öptükten sonra konuşmuştu. Gözyaşları içinde kafamı iki yana salladım. "Jungkook.." hıçkırarak ağlamaya başladığımda beni göğsüne çekmişti.

Sexy Daddy | KookTae Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin