23- Weapons

7.8K 500 746
                                    


Kollarının arasındaki babasına son kez bakarken canının nasıl yandığını tarif edemezdi.

Göz yaşları hızla yanaklarından yuvarlanırken durumu kabullenmek istemiyordu. Kolları arasındaki cansız bedeni yavaşça yere bırakıp ayağa kalktı ve duvarı yumruklamaya başladı.

Sağlık görevlileri babasını götürmek için birazdan burda olurlardı. Ondan ayırmak için geliyorlardı.

"Baba.." dedi son kez. O kelime her şeyi barındırıyordu ses tonunda. Pişmanlık, acı, korku hepsi harmanlaşmıştı.

İçinde nasıl bir fırtınanın döndüğünden habersizdi arkadaşı ise. Yanına geldiğinde ağzı açık kalmıştı. Duvarı yumruklamaktan kanla dolmuş ellerini tutup kendine çekti. Takım elbisesinin cebinden çıkarttığı bez ile kanları silmeye çalışıyordu.

"Çok üzgünüm. Ben gerçekten çok üzgünüm."

Üzerine örtü örtülmüş cansız bedeni görünce konuşmuştu. Kekelemekten kendini alıkoyabilmişti. Arkadaşı kolları arasında haykırarak ağlamaya başladığında göğsüne çekti onu. Saçlarını okşarken o da ağlıyordu.

"İnanamıyorum." diye fısıldadı. Babasının ölümüne inanamıyordu elbette. Nasıl yaşardı babası olmadan? Aklından binlerce düşünce geçiyordu aynı anda.

"Sakin ol tamam mı, ben yanındayım." Onu sakinleştirmeye çalışan arkadaşı aksine daha da sinirlendirmişti. Bir anda kendini geriye çekti.

"Babam sizin yüzünüzden öldü be! Bir de gelmiş beni sakinleştirmeye çalışıyorsun!"

Omzuna bir yumruk attı. Daha sonra karnına. Ve daha sonra birden arkasını döndü. Babasının bedeninin yanına gidip örtüyü açtı ve arkadaşını kolundan tutup yanına çekti. "Bu yüze iyi bak. Ömür boyu pişmanlığın olacak. Bunun intikamını senden ve babandan alacağım."

Arkadaşı yere çökmüştü. Bu yük çok ağırdı. O pişmanlığını yaşamaya bile başlamıştı aslında. O saniyeden itibaren başlamıştı.

İçerden hışımla çıkan arkadaşının arkasından baktı. Sağlık görevlileri ölü bedeni ordan götürürken arkadan izleyen babasıyla göz göze gelmişti. Hiç bir mimik yoktu suratında. Bakakaldı öylece.

"Nasıl bu kadar vicdansız olabilirsin!" bağırışıyla babası sadece kafasını iki yana sallayıp ordan uzaklaşmıştı.

Arkadaşını bulmak için arkasından koştu. Fakat onu bulamadı. Bir daha eskisi gibi olmayacaklarını da biliyordu. Fakat şuan arkadaşının kafası yerinde değildi ve onun yanında olmalıydı. Yanında olmasını istemese bile.

Her yere bakındı fakat onu bulamadı. Sinirle kafasına vurdu ve yolun kenarına oturdu. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

.

"İkna olacak gibi durmuyor Jimin. Ne yapacağımızı bilmiyorum." Odadan çıktı ve Jimin'le yüz yüze geldi Jungkook.

"Yugyeom'u bulamadın değil mi?" kafasının arkasını kaşırken cevabı biliyordu zaten. Yere baktı ve düşünmeye çalıştı ikisi de.

"Ne yaparsam yapayım Namjoon yerini söylemedi. Neler planladığını söylemedi."

"Jungkook, onu... onu öldürmez değil mi?" Jimin kısık ve titrek bir sesle sorduğu sorunun kendisini günlerdir yıpratan cevabını duymak istemiyordu. O kadar endişelilerdi ki neler düşünebileceklerini bile bilmiyorlardı artık.

Sexy Daddy | KookTae Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin