14- Daegu

21.7K 1.3K 1K
                                    


Şunu söylemeliyim ki bölümler 1k okunmayı aştığı zaman yb atıyorum yani geç gelse bile çoğu zaman bölüm hazır oluyor okunma sayısını bekliyorum jdfkghwdfch

Bol bol yorum yaparsanız sevinirim aşklarım <3

İyi okumalar~

Bir kolumu başımın altına koyarken esnedim ve yavaşça kıpırdanan bedeni inceledim, yanımda bir kolu belimi uykuda olsa da sımsıkı tutan Jungkook'u izlemek favorilerimden olmuştu artık.


Elimi hafif dokunuşlarla yüzünde gezdirdim, o güzel kirpiklerine kadar her bir zerresini keşfettim. O kadar masum görünüyordu ki hayatımda ilk defa bu kadar şaşırmıştım. Bana verilen bir hediye gibiydi sanki. Bazen gerçek olduğuna inanamıyordum.


Son olan olaydan sonra annemin sürekli endişesine maruz kalmıştım, artık kafama estiği zaman herhangi bir yere çıkamıyordum. Jimin'in de benim olduğunu öğrenince söyleyecek bir şeyim de kalmamıştı açıkçası. Bu yüzden Jungkook'un yüzünü bile göremez olmuştum. Fakat benim zeki sevgilim sürekli fırsat yaratıp buluşabilmemiz için elinden geleni yapıyordu.


Kabul etsenize, cidden harika biri değil mi?


Annem olanlardan sonra Jimin'in annesiyle daha da yakınlaşmıştı, biz okuldayken ve bazen de okuldan geldiğimizde de buluşuyorlardı falan. Biz de bu sayede Jungkook'la yakınlaşacak vakitler bulabiliyorduk.


Bugün bir etkinlik dolayısıyla annemle Jimin'in annesi Daegu'ya gitmişlerdi. Daegu demişken, memleketimi ne kadar özlediğimi de fark etmiştim. En son 10 yaşındayken Busan'a taşınmıştık ve o gün bu gündür Daegu'ya bir daha gitmemiştim. Her neyse işte, annem gidince eve erkek atmış gibi olsam da -aslında doğru, eve erkek attım?- bunu umursamamıştım. Jungkook'la beraber güzel(!) vakitler geçirmiş, ve tavşanım yorulunca-evet bugünden sonra bir tavşana benzediğine kanaat getirmiştim, cidden benziyor ama ne diyebilirim ki-kollarımın arasında şarkı söyleyerek uyutmuştum onu. Şarkı söylememi sevdiği hakkında bir şeyler mırıldanmıştı uykuya dalmadan önce. Fakat ben ona daha önce şarkı söylemediğimden emindim. Geriye tek bir seçenek kalıyordu, o da beni daha önce söylerken dinlemiş olmasıydı.


Saçlarını okşamaya başlamıştım, koyu kahve saçları simsiyahtı artık. Siyah da yakışıyordu ona. Daha sert görünüyordu. Oysaki içinde yatan minik çocuğu görebiliyordum. Burnunun ucuna minik bir öpücük kondurduğumda kaşlarını çatıp kıpırdanmaya başlamıştı. Burnundan huylandığını anlayınca kahkaha atmamak için kendimi zor tutarak onunla uğraşmaya devam ettim.


Uzamaya başlayan saçlarımdan bir tutamını elimle tutup burnuna yaklaştırdım ve sürttüm. Bunu yaptığımda resmen vücudu titremişti! Gözlerini hafifçe aralamadan önce kıkır kıkır gülüyordum.


Sersemlikle etrafını inceleyen Jungkook'un kaşları çatıktı. Gözlerini bana çevirince gülmeye devam ettim. Üzerime çıktığında gözlerimi kırpıştırdım. "Neye gülüyorsun sen?" Dudaklarımı düz bir çizgi haline getirip öylece durdum. Fakat 10 saniye geçmeden uzanıp burnuna öpücük kondurdum. Huylanıp ona yanaştırmaya çalıştığım kafamı ittirirken kahkahalarla gülüyordum. En sonunda kafamı geriye attım ve tabiri caizse gülmekten öldüm. Ama ne yapabilirdim ki, huylanırken ki o surat ifadesi favorim olmuştu cidden.

Sexy Daddy | KookTae Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin