•13•

913 246 241
                                    

༄༄༄

Lisa'dan;

"Kahve ister misin?"

Balkonda tek başına oturmuş dalgın bir şekilde etrafına bakınan ve de oldukça halsiz görünen Jungkook'u görünce ayaklarım istemsizce onun yanına doğru götürmüştü beni.

Az önce Rosé ile sohbet ederken, Jimin'e bakacağını söyleyerek odalardan birine doğru ilerlemişti. Ben de o gittikten sonra mutfakta kahve yapan Jisoo'ya yardım etmeye karar vermiştim.

Bu sırada da Jungkook'u görünce iki tane kahveyi elime almış ve balkona doğru ilerlemiştim. Balkondan içeriye girdiğimde, beni görünce önce şaşırsa da ardından hafifçe tebessüm etti ve sonrasında sorduğum soru üzerine kafasını olumlu anlamda sallayarak elimdeki kahveyi aldı.

Yanındaki sandalyeyi çekip oturduğumda beni umursamamayı tercih ederek elindeki kahvesinden yavaş yavaş yudumluyordu. Tüm bu yaşananlar korkunç bir rüyadan ibaretmiş gibi gelirken ona bir teşekkür borcum olduğunun farkındaydım.

O yüzden, kaç dakikadır bu sessizliği nasıl bozsam diye kıvranıp duruyordum yerimde...

"Jungkook, ben aslında sana teşekkür etmek istiyorum. Yani, o gün için... Sonuçta beni tuttun ve buraya getirdin. Umurunda olmayabilirdi ve orada bırakabilirdin beni, ama sen bunu yapmadın. Bunun için minnettarım sana."

Sesimi duyduğu anda ışıltısını kaybettiği her halinden belli olsa bile yine de mükemmel görünen gözlerini bana çevirdi. Birkaç saniye boyunca beni inceledi.

Gözlerimi, burnumu, dudaklarımı... Kısacası tüm yüzümü en ince ayrıntılarına kadar inceledi ve geçen bu birkaç saniye boyunca benden de ondan da çıt çıkmadı.

Sanırım ilk defa bu kadar paspal olduğum için kendimden tiksindim. Şu zamana kadar, aşık olduğum adam dediğim Taehyung'un yanında bile bu halde olduğum için böylesine utanmamıştım.

Neden yeni tanıdığım bu adam, beni bu kadar etkiliyordu ki?

"Önemli değil."

Sadece iki kelime... Dudaklarından, sadece iki kelime dökülmüştü ve ben bir şey diyemedim. Sadece kafamı aşağı yukarı sallamakla yetindim ve önüme dönüp dışarıdaki insanları izlemeye başladım.

Gözüm onlardaydı ama düşüncelerim çok başka yerlerdeydi. Jungkook'un bir sorunu vardı, bir şeyler yaşamış olmalıydı çünkü acıyla bakıyordu etrafına. Normal bir acı ya da bakış değildi bu ve ben çok merak ediyordum onun neden böyle olduğunu.

Ne ara başkalarının hayatlarını bu kadar merak eder olmuştum ki? Sahi ya, ne ara başkaları beni bu kadar ilgilendirir olmuştu?

"Başaramazsak diye korkuyor musun? Yani Jin'in düğününe engel olamazsak diye, endişeleniyor musun?"

Ona yönelttiğim soru karşısında kahvesinden bir yudum almış ve omuzlarını silkmişti. Yarın düğün vardı ve dün Namjoon, bazı şeyleri ayarlayıp güzel bir plan hazırlayacağını söyleyerek evden ayrılmıştı.

Bugün ise Jisoo'yu aramış ve yarın sabah erkenden buluşup yapılacakları konuşmamız gerektiğini söylemişti. Şunun şurasında birkaç saatçik kalmıştı yarına ve ben istemsizce çok gergindim.

Endless LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin