•1•

3.2K 413 350
                                    

༄༄༄

Jisoo'dan;

Ağzımı kapatan sıcacık ama bir o kadar da ürpertici eller, şu durumdayken sakin kalabilmeme hiç de yardımcı olmuyordu. Zar zor nefes alabiliyorken, bir an önce bu durumdan kurtulmak istiyordum.

Birkaç dakikadır bu halde olduğumuz için yerimde kıpırdanmaya başlamıştım ki, bu sırada arkamı döndüğümde onun sinirli bir şekilde bana baktığını fark ettim.

"Şşş... Ses çıkarma! Burada olduğumuzu fark edecekler senin yüzünden!"

Kulağımın milimler kadar uzağından gelen boğuk sesle beraber usulca kafamı salladım ve tekrardan önüme döndüm. Aslında bir yandan da haklıydı. Bu durumdan kurtulmak istiyorsam elimden geldiğince ses çıkarmamam gerekiyordu.

"Ne yapacağız peki?!"

Tekrardan ona doğru dönerek, kulağına doğru fısıldadığımda önce kasanın önündeki adamlara sonra da bana bakarak, ellerini yavaşça ağzımdan çekti. Eliyle bana sessiz olmam için işaret ederken kendisi ise, yanımızdaki raflarda duran tavalardan birini alarak adamlara doğru ilerlemeye başladı.

Ben hem korkmuş hem de şaşırmış bir şekilde onu izlerken o ise yavaşça kasaya doğru ilerliyordu. Eğer adamlar onu fark ederse, bu durum ikimiz için de 'bittik' demek olurdu. Ayrıca o tavayla ne yapacağını da merak etmiyor değildim.

Ben daha ne olduğunu bile anlayamadan adamlardan birinin kafasına elindeki tavayı geçirmiş olan Jin ile beraber gözlerim iyice açılırken, o ise bu sırada diğer adamı halletmeye çalışıyordu.

Aradan birkaç saniye geçtiğinde her iki adamın da yerde kıvrandığını görmüştüm. Ellerinde silah olan bu adamların, iki kere tavayla kafalarına vurulduğunda tamamen yığılıp kalacağını hiç sanmıyordum ki, Jin'de benimle aynı fikirde olmalıydı.

Yanıma gelip elimi tutarak hızla her ikimizi de marketten çıkardığında, kalbimin korkudan dolayı yerinden çıkacakmışçasına attığına yemin edebilirdim. Marketten bayağı bir uzaklaştığımızda her ikimiz de rahat bir nefes alırken, o kargaşaya rağmen almayı unutmadığı pasta şekerini de elinde tuttuğunu fark ettim.

Bu pasta şekeri için onca aksiyona girmiştim ve şu anda tek bir tane kalan pasta şekerinin onun elinde olması oldukça canımı sıkıyordu. Ama çok gururluydum(!) ya hani o yüzden de ses etmeyi hiç düşünmüyordum.

Evin çok yakınlarında olduğumuzu fark ettiğimde ona doğru döndüm. "Teşekkür ederim, yani beni orada tek bırakmadığın için." dedikten sonra nezaketen hafifçe gülümseyip arkamı dönmüştüm ki onun seslenmesiyle tekrardan ona doğru döndüm.

"Al, senin olsun. Ben, bir dahakine yaparım artık. Bugünlük, pastayı sen yap."

Bana doğru uzattığı pasta şekerine şaşkınca bakarken, o ise ısrarla almam için bekliyordu. Bir iki saniye sonra üzerimdeki şoku atarak pasta şekerini elinden aldığımda, kocaman gülümseyerek arkasını döndü ve uzaklaşmaya başladı.

Anlamadığım tek bir şey vardı... Kalbimin bu kadar hızlı çarpmasının sebebi basit bir pasta şekeri olamazdı değil mi?

"Ahhh!"

Kafamın acısıyla beraber hızla yattığım yerden kalkarken, bana bakarak sırıtan Ye Na'ya karşılık gözlerimi devirdim. Onu şu anda umursamamaya çalışarak, az önce sertçe vurduğu kafamı tekrardan masaya koydum.

Endless LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin