•16•

846 228 225
                                    

༄༄༄

Rosé'den;

"Hoş geldiniz efendim, buyurun böyle geçin lütfen."

Gelen iki tane şık giyinimli konuğa içeriye geçmeleri için elimle işaret ederken, Jimin ise sinirli ve bıkkın bir şekilde zorla taktırdığımız papyonuyla uğraşıyordu.

"Jimin, şununla oynamayı kes ve güler yüzlü olmaya çalış!"

Sinirli ama hâlâ daha gülen bir yüzle beraber ona söylendiğimde gözlerini devirdi ve zoraki bir şekilde gülümseyerek, gelen konukları karşılamaya başladı.

Düğün resmi olarak başlamıştı fakat konuklar yeni yeni gelmeye başlıyorlardı. Gözlerimi sahnenin olduğu tarafa doğru çevirdiğimde dans eden Lisa ve Jungkook'u görmemle şaşkınca kaşlarımı yukarıya kaldırdım.

Ne yalan söyleyeyim, etrafa ışık saçıyorlardı şu anda...

Aklıma birden Mi Ra'nın gelmesiyle gözlerimi yumdum ve birkaç saniye boyunca kendime gelmeye çalıştım. Gözlerimi açtığımda Jimin'in bana baktığını fark etmiştim.

"Üzülmek yok bugün Rosé! Şu işi bir an önce halledemezsek eğer, üzülecek bir zamanımız da olmayacak çünkü..."

Jungkook'lara baktığımdan olsa gerek, aklıma Mi Ra'nın geldiğini anlamış olmalıydı. Jimin, bana her ne kadar azıcık dargın olsa bile, yine de beni düşünmesiyle beraber kafamı iki yanıma sallayarak gülümsedim ve gözlerimi Jungkook'lardan çekerek ona doğru çevirdim.

"Eğer biraz daha gelen konukları bu domuz suratınla beraber karşılamaya devam edersen, bu işi halledemeyeceğiz gibi görünüyor Jimin."

Dediklerimle beraber gözlerini devirirken, ben ise sırıtmıştım. Dünkü olay, biraz olsun unutulmuş gibiydi ama hâlâ ara sıra bana soğuk yaptığını hissedebiliyordum. Hiç yaşanmamış gibi davranmak daha çok işime geliyordu çünkü ona nasıl bir açıklama yapmam gerektiğini bilmiyordum.

O kadar yanlış anlamıştım ki dün onu...

Düşüncelere daldığım sıralarda, tam önümüzde duran 1.80 boylarında olduğunu düşündüğüm yakışıklı genç bir erkeğin, bana gülümseyerek baktığını fark etmiştim.

"Her gittiğim yerde, böyle güzel karşılanabilsem keşke..."

Beni baştan aşağı süzerek sarf ettiği cümlelerle beraber şaşkınlıktan olsa gerek ağzım hafifçe aralanırken, Jimin'in de kaşlarını çattığını fark etmiştim.

"Manken olabilir misiniz acaba? Yani böylesine mükemmel görünen fiziğiniz ve oldukça güzel olan yüzünüzle beraber aklıma bu geldi de."

Hafiften utandığımı hissederken, ellerimi saçlarıma götürdüm ve bir tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım. Yüzümde nezaketen oluşan gülümsemeyle beraber, "Teşekkür ederim..." demeyi de ihmal etmemiştim.

"Emin olun prenses, içimden ne geçiyorsa onu söyledim..." Tam ağzımı açmış bir şey söyleyecektim ki, Jimin'in benden önce davranmasıyla beraber ağzımı geri kapatmak zorunda kaldım.

"Prensesini sikeyim senin..."

Kendi kendine fısıldayarak söyledikleri ile beraber şaşkınca ona baktığımda, gözleriyle karşımızdaki bu adama sanki onu öldürmek istiyormuş gibi bakıyordu. Adam ise, tam olarak Jimin'in dediği şeyi duymamış olacak ki etrafına anlamsız bakışlardan atıyordu.

Endless LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin