Grafikoloji

23 7 0
                                    

Sezen gözlerini açtığında sırtında müthiş bir ağrıyla uyandı.
Bir an evine yabancılık çekti.

Uykusuzluktan yorgun düşen bedeni koltukta yığılıp kalmıştı.

Kendine kahve yaparken dün geceyi hatırladı.

Bir insana ait olduğundan şüphe duyduğu cesedi...

Vahşice işlenmiş bir cinayetti karanlık bir ritüel gibiydi. Katilin cinayeti işlerken zevk aldığını hissetti. Kendi mesajını bırakmıştı. Cesedin bağırsaklarına özenle yerleştirilmiş mektup zarar görmesin diye poşete sarılmış haldeydi.

Mektupta pişmanlık yoktu.
Mektup katilin savunmasıydı ve işlediği diğer cinayetleri anlatıyordu. Gurur duyuyordu. Bugün grafoloji uzmanıyla görüşmesi olduğunu hatırladı. Saatine baktığında 12'yi gösteriyordu. Oysa o uykusunu hiç alamamış erken kalkmış hissediyordu.
Telefonu çalınca Baran'ın adını gördü. Onu almaya gelecekti muhtemelen kapının önündeydi.

Telefonu açtığında arabadan gelen yüksek sesli müzik eşliğinde Baran'ın enerjik sesini duydu. Sanki dün geceyi yaşamamış gibiydi.

- Aşağı gelecek misin reverans mı bekliyorsun kraliçe hazretleri?

Sezen iç geçirdi
-  Yukarı gel.

- Bu bir teklif mi diyip kahkaha patlattı. Sezen onun güzel suratını patlatmak istiyordu. Telefonu yüzüne kapattı.
Üzerine mavi kot pantolon mavi bluz ve kot ceketini geçirdi. Silahını komodinin üzerinden alıp kemerine yerleştirdi.
Aynada suratına bakmamaya çalışıyordu ama kendini bundan alamadı. Yeşil gözlerinin altındaki torbalar, makyajsız ve yorgun cildiyle morgtaki cesetlere benzetti kendini. Her zaman güçlü ve soğuk kadın imajı çizmişti. Kendine acımaktan kaçınmıştı. İçindeki enkazı hep saklamıştı, buzdan kalelere hapsetmişti kendini. Ama o kalenin temelindeki enkaz bir lav gibi onu eritiyor yıkılmamaya direniyordu.

Baran'ın arabasına bindiğinde siyah saçlarını özenle yaptığını ve her zamanki gibi güzel görünüşüyle müziğin ritmine ayak uydurarak kendini kaybettiğini gördü.

Gözündeki güneş gözlükleriyle ucuz yaz dizisi zengin ama şımarık karakterlerine benzetti onu.   Emniyet kemerini takarken

- Senin o suratını patlatmak istiyorum . Sen nasıl...

Baran sözünü kesti

- Tamam sadece bir şakaydı dün geceki yaralı serçe yine soğuk kanlı bir kartala dönüşmüş. Sana da günaydın.

Sezenin suskunluğu Baran'ı tedirgin etti. Onu kızdırmayı her zaman çok severdi. Sinirlendiğinde yüzü kızarır gözleri parlar içindeki vahşi kadın ortaya çıkardı. Dün gece onu ilk defa böyle görmüştü. Nedenini çok merak etti ama sorma cesaretinde bulunamadı. Bu konu hakkında şaka yaptığında Sezen ilk defa ona ağzının payını vermeden susmuştu. Pencereden dışarı dalgın gözlerle bakıyordu. Ortamı dağıtmak için

- Grafikoloji uzmanın adı neydi diye sordu.

Sezen bir süre sessiz kaldı sonra bu saçmalığın devam etmesinin anlamsız olduğuna karar verdi.

-Mehmet Günsu daha önce birkaç davada çalışmıştık. İşinde çok iyidir.

Baran içinden adama karşı bir öfke hissetti onu görmeden sevmemişti

Mehmet Günsu 30 lu yaşlarda kumral bir adamdı. Baran adamı incelerken uzun parmaklarıyla elindeki kağıttan bir şeyler gösteriyor . Adamda bir gariplik fark etti anlam veremediği bir gariplik.

Adam Baran sanki orada yokmuşçasına Sezene bakarak konuşuyordu.

- Katil yazıyı yazarken acelesi yokmuş Sezenciğim. Yakalanma korkusu gütmemiş yazı stilini değiştirmeye çalışmamış. Muhtemelen çok disiplinli birisi, yazıda muhteşem bir düzen var. İçeriğine bakarsak bilimle ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Siyah pilot kalem kullanmış..

Baran sözünü kesti
- Bunları biz de anlayabiliriz siz burada yatıyor musunuz!?  İşimize yarayan bir şey söyleyin

Baran'ın saldırganca tavrına şaşıran Sezen çocuğu kabahat işlemişte onu kapatmaya çalışan anne gibi araya girmeye çalıştı. Ama Mehmet ondan önce davrandı.

- Bilimsel tekniklerden bu kadar yoksun olduğunuzu bilmiyordum. Orta çağda yaşamalıydınız.

Baran bir kahkaha patlattı.

- Bilimi severim ihtimalleri sevmem. Sizin düşündüğünüz şeyi düşünmediğim için yobaz damgası yapıştırdığınıza göre sığ görüşlü bir insansınız.
Mehmet sinirden kızarırken araya Sezen girdi.
- Baran sakin ol. Kusura bakmayın Mehmet Bey dün gece kötü bir gün geçirdik sinirlerimiz alt üst oldu. Buraya işimizi yapmaya geldik.
Mehmet gözlerini Baran'a dikerek

- Katil sol kolunu kullanıyor dedi
Baran adamdaki garipliği anlamıştı. Gözleri sürekli renk değiştiriyor açık mavi hareleri koyulaşıyordu.

Otoparka doğru yürürken Baran
- Beni savunmana gerek yok. Sen benim annem değilsin
- Adama durup dururken neden saldırıyorsun o sadece işini yapıyor insanlara senin tekmeleyebileceğin kum torbası olarak bakmaktan vazgeç.
Sesi istediğinden daha sert çıkmıştı. Baran'ın ruh halinin git gellerinden sıkılmıştı. Baran sarıya çalan kahverengi gözlerini Sezen'e dikti.

- Dur tahmin ediyim. Her ilgi gördüğünde egosunu tatmin eden kadınlardansın sen. Ya da küçükken annesi tarafından sürekli göz önünde bulundurulan hata yapması yasak olan annesinin her sözünü dinleyen  annesinin prensesiydin. 

Baran'ın söyledikleri Sezen'nin titremesine sebep oldu.  Sezen yaralı bir hayvan gibi saldırdı
- Kendinden başka kimseyi düşünmeyen bok kafalı bir adamsın.

Sezen arkasını dönüp yürümeye başladı. Baran'ın bir şeyler söylediğini duyuyor ancak anlamıyordu. Gözlerine dolan yaşlara sinirlendi. Bu kadar kırılgan olduğu için kendine kızdı. Bir taksi durdurup polis merkezine gitti.
Baran otoparkta arkasına bakmadan kaçan kadını izledi. Onunla çok daha kötü kavgaları olmuştu ancak hiç çekip gitmemişti. Şaşkınlık içinde arabasına bindi her zaman hissetmediği duyguları yaşıyordu

Kıskançlık, Pişmanlık.

Yüzünü ellerinin arasına alıp bu güne lanet okudu. Sezen'i hiç tam anlamıyla tanımamıştı. Ailesini bilmiyordu neden sinirlendiğini anladı. Yıllarca onun hep zayıf noktasını aramıştı şimdi kendiliğinden ortaya çıkıverdi.
Annesi...

YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin