Sorgu

24 6 0
                                    


Belirsizlik içime işlemiş bir katran gibi ciğerlerime mil sokulmuş ; ince bir sızı ince bir yara, usul usul kanar, ne öldürür ne yaşatır...

Ezra kendini her zamankinden daha
yalnız değil her zamankinden daha tahamülsüz hissediyordu.  Daha kendini kendine bile ifade edemezken polislere kaç ifade verdiğini bilmiyordu. En kötüsü tımarhaneye kapatılmaktan korkuyordu. Bunun yerine hapiste olmayı tercih edebilirdi. Sezen de bunu zevkle yapabilirdi. Ama kendine zor da olsa itiraf edebildiği bir olasılık ruhunu daraltıyordu.  Geçmişte iyi biri olmayabilirdi.

Sezen elindeki kozla sorgu odasına hızla daldı. Masanın başında bekleyen yeşil gözlü güzel kızın  maskesini düşürmeye hazırdı...

Sezen Ezra'nın karşısındaki sandalyeyi çekti boş odada ses yankılandı. Sezen yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi :
- Bravo diyip Ezra'yı alkışlamaya başladı. Ezra şaşkınlıkla karşısındaki polise bakıyordu. Sezen birden ciddileşip Ezra'nın gözlerinin içine bakmaya başladı. Bu kız tarihe karışmış bir alfabeyle yazılmış kitap gibiydi. Sezen'nin  anlamak için biraz uğraşması gerekiyordu.

- Bak Ezra benimle açık konuş olayların  bize anlatmadığın  kısımları var.

Ezra sessizliğini sürdürdü bu sessizlik sanki yüzyıl sürecek gibiydi kendisinde en ufak bir yaşam kırıntısı hissetmiyordu.

Katilin Ezra için bıraktığı oyuncak ayıyı masaya koydu. 

Ezra gözlerine inanamıyordu bu hatırası kül gibi savrulup gitmiş annesinin ona aldığı tek oyuncaktı. Annesini hatırlayamıyordu ince belli esmer bir kadındı ayağına kadar uzanan çiçekli elbiseler giyerdi , saçları bukle bukle beline dökülürdü ama yüzü Ezra için tam bir muammaydı . Anne nasıl gülerdi, annenin sıcaklığı nasıldı , beraber parka giderler miydi bilmiyordu. 

Küçük yaşta olmasına rağmen evdeki gerginliği hatırlıyordu. Babası geçmişte çok başarılı bir sporcuydu. Bir futbol maçında ayağı kırılmıştı defalarca ameliyat olmuştu. Görünüşünde sadece bir aksama kalmıştı ama içi kapkaranlık olmuştu. Kendini bırakmış, ayık gezmemeye başlamıştı. Freni boşalan bir kamyon gibiydi .

Annesi bu duruma dayanamamıştı o günü hatırlıyordu Ezra uyandığında burnuna mutfaktan gelen enfes kek kokusu dolmuştu burnuna . Aşağı indiğinde annesinin yanında yabancı biri duruyordu bundan rahatsız olsa da belli etmemişti. Annesi ona gözleri buğulu bir şekilde bakmıştı neden ağladığını merak etmişti ama masanın üstünde ona ye beni diye bağıran keke baktı çok acıkmıştı. Annesi ona sarıldı yanındaki adam onun ellerini tuttu . Kekin yanına limonatasını masaya koydu Berrak keki yemeye başladı . Annesinin ona baban gelmeden evden çıkma dediğini hatırladı sonra kapının önünde duran daha önce fark etmediği bavulunu alıp gitti...  O sabah annesini son görüşüydü.

Evde yalnız kalmaya alışık değildi akşam olunca korktuğunu hatırlıyordu perdeye yansıyan gölgeleri canavarlara benzetmişti. O gece babası gelmemişti sabah babası geldiğinde ne olup bittiğini anlamadan kendini koltuğa attı .  Berrak hemen babasının yanına gitti babası huzursuzca bağırmaya başladı " Serap şu veledi başımdan al  " ses gelmeyince sinirlenmişti yatak odasına çıkınca annesinin gittiğini anlamıştı . Uzun süre çıkmamıştı o odadan sadece duvara bakıyordu sessizce evden çıkıp gitti . Berrak yalnız kalmaktan korkmuştu ya babası da gelmezse o zaman yapayalnız kalacaktı. Ertesi gün babası annesinin bütün eşyalarını  toplayıp yakmıştı Ezra ayıcığını saklamıştı .Zaten babasının bu ayıcıktan haberi olduğunu zannetmiyordu. Küçükken annesine onu yalnız bıraktığı için kızıyordu . Büyüdükçe sadece kırıldığını anladı babası gibi bir insanla ömrünü tüketmeme kararını mantıklı bulmaya başlamıştı ama yanına onu da almasını isterdi.

Sezen'in sesiyle anılarından sıyrıldı gözlerini silip 

- Bunu nereden buldunuz ? 

Sezen onu duymamış gibi sorularına devam etti

- Bu sana mı ait ? En son ne zaman gördün?

Ezra kendi kendine konuşuyormuş gibi sessizce anlatmaya başladı :

- Bu oyuncağı bana annem hediye etmişti. Kazadan sonra onu  hiç görmedim . Evin her yerini aradım bulamadım yanlışlıkla attığımı düşündüm . 

Sezen ona şüpheyle bakıp:

- Katilimiz senin için bırakmış . Senin adına bırakılmış.

Ezra karşısındaki polisin blöf yapıp yapmadığını anlayamadı .

- Nasıl olur ?

Sezen onun kafasını karıştırmaya devam ediyordu 

- Psikologun Selma hanımla konuştum. Kazadan önce tıp eğitimi alıyormuşsun ve orada bir öğretmen varmış hayatında ismi Hakkı'ymış . Kim olduğunu biliyor musun ?

Ezra daha önce araştırdığı bu konuyu anlatmaya başladı

- Semra hanımla konuştuk bana da anlattı. Samet'le yani arkadaşımla bu konuyu araştırmıştık . Samet okul kayıtlarına baktı böyle Hakkı adında bir stajyer yoktu . Çok fazla yakın arkadaşım yokmuş orada ama bir tanesi Erhan Korkmaz adlı bir stajyerden bahsetti. Erhan Kokmaz yurt dışına çıkmıştı bir kaç kere konuştuğumuzu görmüş ama ona asla ulaşamadım . 

Sezen'e  "Erhan Korkmaz" adı yabancı gelmemişti .Sorguyu bir polis memuruna bırakıp ofisindeki bilgisayara bu ismi yazdı bir çok Erhan Korkmaz vardı burada araştırmak uzun sürecekti. Arama motoruna yazıp bu ismi araştırdı.   Alaska ve Kanada da bir çok araştırması olan araştırmacı karşısına çıktı. Bulaşıcı hastalıklar hakkında yazdığı bir sürü makalesi vardı . Soluğu Nevzat Amirin yanında aldı olanları anlattı . 

Nevzat Amir bir arkadaşıyla konuştuktan sonra Sezen'e umutsuz bir bakış anlattı keyifsiz bir şekilde telefonu kapatıp

- Adam ölmüş Sezen . Kanada'da yaptığı bir araştırma sırasında  araştırdığı ilacın zehir maddesine maruz kalmış . İşte dilim dönmüyor kızım .

Sezen heyecanlı bir şekilde 

- Ya ölmemişse amirim yaşıyorsa ?

Nevzat amir ona şüpheyle baktı . Bu dava için kendini yıpratıyordu mantıksız düşünmeye başlamıştı.

Sezen  yine sıfır bilgiyle masasına oturdu . Baran'da karşısında oturuyordu onu görmemiş gibi davrandı.  Ezra'nın şiir defterini inceledi . Annesi hakkında yazdığı şiirleri görmezden gelmeye çalıştı . Onunla duygusal bir bağ kurmak istemiyordu . Bir çok şiir vardı çoğu anlaşılması güçtü ancak olayların yaşandığı iki yılda sadece bir şiir kaleme almıştı .

Pişmanlık yaşayana kalmış
Ruhun derin bir okyanus
Semada süzülmüş
Hüzünün dalga dalga
Suretine yansımış
Fırtınalı bir son bakış
Derinden gelen serzeniş
Ellerin toprak olmuş
Kalbin durmuş
Çalışmak için
Yok olmayı beklemiş
Bedenin toprağa kavuşmuş
Pişmanlık yaşayanlara kalmış.

Ölümün tasvirini yapıyordu bu şiir onda huzursuzluk kırıntıları bırakmıştı . Ezra kimi kaybetmişti kimin ölümünü görmüştü ? Her şey tam bir muammaydı .

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 27, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin