•turuncu

92 24 53
                                    

"Bu son mektubum bayım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bu son mektubum bayım. Kim olduğumu merak ediyorsun değil mi? Ben turuncuyum bayım. Hiç sevmediğin, tuvallerine bir kere bile değdirmediğin o turuncu rengim. Atölyende turuncu rengini içeren tek bir portre bile yok. Hayatında zerre yeri yok turuncunun. Benim gibi. Ben bir renk olmak istemiştim hayatında, turuncu olacağımı hayal etmemiştim. Fazla saçmalıyorum değil mi bayım? Ah, belki zamanınızı çalıyorumdur. Özür dilerim bayım. Mavi, sarı, siyah, mor, yeşil, beyaz... Hiçbiri olamadım hayatında. Muazzam tablolarında bir kere yer alamadım. Gözlerine bir kez gülümseyerek bakamadım. Ellerini de tutamadım bayım. Sokak uyanıktı, sarılamadım. Menekşelerinin kokusuydum. Sen hiç alamadın. Hoşçakal bayım."

Turuncu zarfı atölyenin kapısının altından içeriye attım. Gözlerim dolu dolu bir kez daha baktım camdan içeriye. İçerisi tablo doluydu. Harikaydı hepsi. Saatime baktım, saat beşi çeyrek geçiyordu. Gelmesine kırk beş dakika vardı daha. Yavaşça kapüşonumu kafama takıp yürümeye başladım. Üzerimdeki turuncu çiçekli elbise rüzgarda uçuşuyordu. Hızlı olmaya çalıştım ama rüzgar o kadar sert esiyordu ki beni geri ittiriyordu. Kapüşonumu iyice kapattığım için önümü bile doğru düzgün göremiyordum. Bir anda birine çarptım. Kapüşonu çıkarıp baktığımıda onu gördüm. O simsiyah gözleri. Gözlerim dolmuş bir şekilde bakıyordum ona. O da şaşkınlıkla bakıyordu bana. Hızla küçük bir özür dileyip yürümeye başladım. Eve geldim, kapıyı kapatıp yere çöktüm. Ellerimle bacaklarımı sarıp başımı da kollarımın üzerine dayadım. Hıçkırarak ağlıyordum. Saatlerce ağladıktan sonra oracıkta uyuyakalmıştım. Kalktığımda gece olmuştu. Kendimi dışarıya attım. Gökyüzünü, yıldızları izlemek istiyordum biraz. Hava hâlâ çok rüzgarlıydı. Sabah çıkmaktan başka çarem yoktu.

Sabah uyandığımda saat altı olmak üzereydi. Hızlıca üzerimi değiştirip kumsala doğru yürümeye başladım. Kumsala giderken yol üzerinde onun atölyesi vardı. Onunla karşılaşmaktan çekiniyordum. Büyük ihtimalle o mektupları yazdığımı anlamıştır zaten. Çok utanıyordum. Ama belki de beni tanımaz diye düşünüyordum.

Atölyenin önünden yürürken gözlerim vitrindeki yeni resme kaydı. Bu resim..bendim. Bana turuncu'yu sevdiren kız yazıyordu tablonun köşesinde. Dakikalarca baktım resme, yüzümün her ayrıntısını çizmişti. Ben beni hiç tanımıyor sanarken yüzümün her ayrıntısını çizecek kadar iyi tanıyordu bu adam beni. Çok şaşkındım. Kapının önünde belirdi hemen. Yüzüne baktım, bana gülümsedi. Muazzam tablolarına bakarken gülümsediği gibi.

"Evet, turuncuyu sevmezdim senden önce. Ama o elbiseyi her giydiğinde, kalbimde bir şeyler oluyordu. Aslında elbise değildi bunu sağlayan sendin, biliyorum. Ama seninle birlikte sevdim turuncuyu ben."

Kalbim deli gibi atıyordu. Konuşamıyordum. Gülümseyip yüzüne baktım. Ellerimi tuttu.

"Hayal gibisin." Diye fısıldadı hafif eğilip.

"Kalbim." Dedim sessizce. "Duyuyor musun?" Başını hızla göğsüme dayayıp kalbimi dinledi. O an zaman dursun istedim. Başını kaldırıp yüzüme baktı.

"Fazla hızlı, sakinleşmelisin." Diyip bir anda sarıldı. Öyle huzurlu hissettim ki bende sardım onu kollarımla. Öyle kaldık dakikalarca. Sonra kulağıma yaklaştı hafifçe.

"Hayatımda menekşe kokusu eksik. Menekşe kokum olur musun?" Şaşırdım bi an.

"Ama sen, gerçekten nasıl beni fark ettin?"

"Seni fark etmem için sevdiğim bir renk olmana gerek yok. Sen öyle güzelsin ki sadece bir renge sığdıramam seni." Gülümsedim hafifçe.

"Menekşe kokun olurum senin." Bir kez daha sarıldı sıkıca, saçlarımdan öptü. Ve bir daha bırakmazmışçasına. Her gece birlikte gökyüzünü izledik, hatta yıldızları saydık. Bazen saymaya üşenip denize öylesine taş fırlattık. Deniz yıldızlarıyla konuştuk. Menekşeleri suladık birlikte, menekşelerle konuştuk.
Kar yağmaya başladı bir gece. Elimden tuttu, koşarak sokağa çıktık.
"Sokaklar uyudu, artık sarılabiliriz." Diye bağırdı sokakta. Sıkıca sarıldım ona. Yine çocuklar gibi mutluydu. Üzerimize kar yağarken şehri gezdik bütün gece. Çizdiği tablolarına baktığı gibi baktı bana ve bana o bakışı sonsuza kadar değişmedi.

son(suz) ☾

selam canlar,
umarım bi nebze de olsa içinizde bir şeyler uyanmıştır kitabıma. çok keyif alarak, içimdeki deli dolu kız çocuğuyla yazdım bunları.
kalbim deli gibi atıyor, fazla söze gerek yok.

menekşe kokunuzu bulmanız dileğiyle...

sizi çok seviyorum•♥

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 12, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

sokaklar uyudu, artık sarılabiliriz' ❦ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin