12. Bölüm

14 0 0
                                    

Annem puf koltuğumda oturmuş ben ise yatağıma kıvrılmış öylece susuyorduk. Babam tekrar evden gitmişti. Üzerinden tam 5 gün geçmişti. Hiç bir şekilde nerdeydi, ne yapıyordu umrumuzda değildi. Onca iğrenç lafindan sonra annem affetse bile ben affetmeyecektim. Artık benim babam yoktu. Annem öylece oturmuş eminim babamı düşünüyordu bense veyselin neden hala gelmediğini, aramadığını düşünüyordum. Tahminime göre utanıyordu. Bana inanmadığı için aramaya sormaya yüzü yoktu. Ama ben onu affetmiştim. Herşeyi unutmaya razıydım. Annem kısık sesle " Daha iyisin değil mi? Aç mısın biseyler hazırlayayım mı?"
" Yok aç  değilim anne. Şey anne.. veysel hiç.. aradı mı? Beni sordu mu yani"
" Hayır aramadı kızım. Neyse ben biraz çıkıp hava alacağım. Sende uyu dinlen." Ağır adımlarla odadan çıktı. Komidinimin üzerinde duran telefonuma baktım. Veyseli aramak istiyordum. Sadece 5 dakika boyunca öylece telefona bakmıştım. Kapının zili çalınca kendime geldim. Hizmetli kapıyı duymuyordu. Bu yüzden kapıya benim bakmam gerekiyordu. Ayağa kalkamaya çalırken yaram fena sızlıyordu. Inleye ınleye kapıya kadar geldim. Esma abla o sırada koşarak odadan çıktı. Bende ben bakarım diyip işine dönmesini söyledim.  Furkan gelmişti.
" Naber güzelim. Nasıl oldun"
" Idare eder işte. Içeri gelsene"
Salona geçip oturduk.
" Kimse yok mu evde sen baktın kapıya bu halinle.
" Annem hava almaya çıktı. Esma ablada duymadı. Mecbur ben açtım işte."
Koca bir sessizlik odayı kapladı. Tam yanında oturmuştum. Gözlerimi gözlerine dikerek konuşmaya başladım.
" Furkan sana teşekkür etme fırsatım olmadı." Ona biraz daha yaklaşarak " Sen benim hayatımı kurtardın. Sana bir can borçluyum. Çok teşekkür ederim. Belki sen olmasaydın.." Parmaklarını dudaklarıma bastırarak
" Sakın öyle konuşma. Bak burdasın, yanımızdasın. Başka hiçbir şey önemli değil, hiçbirşey." Gülümseyip gözlerimi ayırdım. O sırada kapı çaldı. Biz ise hala aynı pozisyonda bu sefer birbirimize bakıyorduk. Esma abla salona girerek
" Cerencim Veysel oğlum geldi. Yanında biri daha var ama onu tanımıyorum. Alayım mı içeri." Furkana baktım. Sinirli gözleriyle kafasını sen bilirsin anlamında salladı. Bende esma ablaya içeri almasını söyledim. Ayağa kalkıp saçımı düzeltip solanda asılı duran aynadan kendime baktım. Furkan oturduğu yerde öne doğru eğilmiş beni izliyordu. Bakışları görüp gözlerimi hemen kaçırdım. Veysel içeri girdi. Önce furkana sonra bana baktı. Tam hoşgeldin diyecekken arkasından Nisa çıktı.
" Bu ne demek oluyor. Bu kızın benim evimde ne işi var." Furkan ayağa kalkıp tam yanımda durdu söze o devam etti.
" Harbiden ya.. Bu kadar mı düştün lan. Ceren bu haldeyken" furkan veyselin tam kulağının önüne eğilerek " Üzüleceğini bildiğin halde nasıl böyle bişey yaparsın. Al sevgilinide tek kelime etmeden siktir git. Yoksa..." Nisa furkanın omzuna ona gore sert ama bize göre hafif bir darbe indirdi. Furkan gözünü Nisaya çevirdi.
" Sevgilimi tehdit etmeyi bırak. Yoksa sana daha da sert bir yumruk indiririm. Biz buraya cerenciğimize geçmiş olsuna geldik. Ne var bunda. Aaaaa" Bense yerimde öylece donmuş veysele bakıyordum. Furkanı yanıma çekerek veyselin tam gözlerinin içine baktım.
" Veysel, ardanın gerçek yüzünü göstermek için yapmadığım şey kalmadı. Yetmedi tam göğsümden' parmağımı yaramın üzerine üst üste vuruyordum' kurşun yedim. Sırf sen bana inanmadın  diye ben bunca şey yaşadım. Bana inan diye elimden ne geliyorsa yaptım. Ama sen, sen ne yaptın. Aldın orospunun tekini, karşıma geçtin. Hiç suçun yokmuş gibi davranıyorsun ama bu olanlar hepsi senin suçun anladın mı? Ben.. sen bana geri dönersin,,, eskisi gibi oluruz diye sabırsızlıkla bekledim. Senin gelmeni bekledim ben veysel. Senii...." Lafımı tamamlayamamıştım. Yaram, sanki biri üstüne tuz basıyormuş gibi yanıyordu ve kanıyordu. Kendimi kaybetmiş fazla darbe vurmuştum yarama. Furkan elini omzuma koyarak
" Iyi misin ceren? Yaran ... kanıyor."
" Sor..un yok iyiyim." Geri geri gidip kanepeye oturudum. Gözüm Nisaya gidince sırıtarak beni izlediğini gördüm. Ona saldıracak takâtim yoktu. Veysel bir adım atarak söze girdi.
" Ceren ben yani biz sadece geçmiş olsun demeye geldik. Anladım ki iyi yapmamışız. Biz gidelim." Kafamı kaldırarak veysele baktım.
" Hâlâ biz diyorsun veysel. Sen onu sevmiyorsun. Sen beni seviyorsun veysel. Ne oldu böyle. Niye, niye böyle yapıyorsun." Ağlamaya başladım. Nisa hızla üstüme yürüdü. Furkan onu biraz sert itmistiki nisa yere düştü. Veysel şaşkın gözlerle nisayı ayağa kaldırmaya çalıştı. Nisa tiksintiyle furkana bir bakış atarak evden çıktılar. Furkan yanıma oturarak
" Ceren sana karışmak istemiyorum ama sevdiğin kişinin gerçek yüzünü gör artık. Ondan hayır gelmez. Çıkar artık onu kalbinden, unut. Sana acıdan başka bişey vermiyor."
" Unutmaktan başka çarem mı var furkan. Veysel seçimini yaptı zaten." Sesimi ben bile zor duyuyordum. Yarama bakarak kanın dağıldığı kısımlara baktım. Hiç iyi görünmüyordu. Anahtar sesi geldi. Büyük ihtimalle annemdi. Beni böyle görmemesi gerekiyordu. Ama artık çok geçti. Annem salonda beni görüp yanıma koştu.
" Ne oldu sana böyle kızım. Şu yaranın haline bak. Nasıl becerdin. Hem ben sana yatağından kalkma,dinlen demistim." Kendimi tutamayarak
" Yeter anne. Uzatma. Yok bişeyim." Biraz ses tonum yüksekti. Annem hem sinirli, hem endişeli gözleriyle bana bakmaya devam ediyordu. Furkan ayağa kalkarak
" Cerencim ben artık gidiyim. Yine uğrarım." Göz kırpıp anneme döndü " Görüşürüz Nur teyzecim." Annem furkanın omzuna iki kez vurdu. Ardından furkan evden ayrıldı. Annem yanıma çömeldi.
" Neler oluyor ceren. Anlatmak ister misin?" Anneme yandan bir bakış atarak yanımdaki boş yeri işaret ettim. Hafif doğrulup oturdu. Gözümden akan bir  damla yaşı silip bacağına uzandım. " Veysel geldi."
" Ne dedi? Aranız düzeldi mi?"
" Düzelmek mı? Daha beter herşey anne. Nisa diye bi kızla beraber. Sanırım.. artık beni istemiyor." Söyleyince nefes zar zor alabilmiştim. Neden böyle olduğunu hala anlayamamıştım. Annem başıma bir öpücük kondurarak
" Desene erkeklerden yana şansımız yok. " Zorla bir gülücük suratına yerleştirdi. Doğrularak oturdum.
" Babam hiç aramadı mı?" Ağzımdan zorla çıkmıştı kelimeler.
" Hayır aramadı. Ben bi kez aradım telefonu kapalıydı."
" Sen neden arıyorsun annem ya onun araması lazım. Suçlu olan oo."
" Aşkın gözü kördür kızım." Aklıma veysel için yaptıklarım geldi. Bana okadar darbe vurmasına rağmen onun için çabaladım. Anneme hesap sorma hakkım yoktu bence. Annem saçımla oynamaya başladı.
" Üzülme kızım. Sende seni hakeden birini bulursun. Böyle karaktersiz, sözünde durmayan bi çocuktan çok şey beklememek lazım." Annem bir yandan haklıydı ama unutmak kolay değildi. Belki veyselin kendine göre bir nedeni vardı. Fakat düşünüyordum ama hiçbir şey mantıklı gelmiyordu.
" Burda bekle kızım. Ben pansuman eşyalarını getiriyim." Başımı salladım. Yaramın acısı hafiflemişti ve kanı durmuştu. Olduğum yerde annemi bekledim. Annem elinde pansuman çantasıyla geldi. Üstümü inleyerek çıkardım. Dikişlerimi fazlasıyla zorlamıştım.
" Kızım çok ağrıyorsa hastaneye gidelim. Hı?"
" Hayır annecim gerek yok. Sen pamuk ellerinle pansumanımı yap bişeyim kalmaz."
" Güzel kızım benim." Pansumanı yapmaya başlamıştı. Sızlıyordu ama okadar hissetmiyordum. Tam bitirmişti ki kapı çaldı. Emine abla hızlı adımlarla kapıya koştu. Bende kenarda duran kanlı üstümü üstüme geçirdim. Emine ablanın bize kim geldiği hakkında bilgi vermesini bekliyorduk.
" Bir dakika hemen çağırıyorum" dediğini duydum. Annem ayağa kalkıp dış kapıya doğru gitti. Bende salon kapısının önüne geldim. Polisler gelmişti. Meraklanıp biraz daha yaklaşıtım. Annem
" Buyurun polis bey. Ne vardı?"
" Nur aksoy siz misiniz?"
" Evet,benim. Noldu ki"
" Eşiniz, Kerem aksoy otel odasında... ıntihar girişiminde bulunmuş. Şuan da yoğun bakımda."
Annem kapının köşesini tutmuş polis memurunu dinliyordu. Yavaşça yere doğru kaydı. Ağlamıyordu, hiçbir şey demiyordu. Hâlâ şoktaydı. Ben mi? Ben hala polis memurunun dediklerini hazmetmeye çalışıyordum. Annem gibi fazla durmadım. Ağzımdan isteksizce çıkan hıçkırıklarımla ağlamaya başladım. Içimi büyük  bir pişmanlık, üzüntü doldu. Kalbimi yakan bir acı. Anneme doğru yürüyüp arkasına çömeldim. Sarılır sarılmaz annem benden daha kötü ağlamaya başladı. Saçlarını koparacak şekilde çekmeye başladı. Hem ağlıyordum hem onu sakinleştirmeye çalışıyordum. Kafamı kaldırıp polis memuruna baktım.
" Du..durumu nasıl?" Bunu duymaya hazır mıydık? Emin değildim.
" Maselef ağır diyorlar. Buyrun götürelim sizi." Annemi ayağa kaldırdım. Emine ablaya baktım oda sessizce ağlıyordu. Annemle polis aracına binip hastaneye doğru yola çıktık. Annem kafasını omzuma koymuş,küçük sayıklamalarla ağlıyordu. Kulağına doğru
" Babam iyi olacak anne. İyileşecek..."

KARANLIĞIN DİBİNDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin