Dünden beri ne yapacağımı düşünüyordum. Veysel bana inanmamıştı. Ve o gittiğinden beri olduğum yerde öylece oturup bir çözüm bulmaya çalıştım. Telefonumu alıp rehberden Zehrayı bulup aradım. Son çalışında tam kapatacakken " Kimsen senin aklına hayranım. Saat kaç?" dedi uykulu ve sinirli sesiyle. "Benim ceren. Sana çok ihtiyacım var. Bu arada saat 6.40" dedim kısık bir şekilde. Yattığı yerden doğrulduğunu anladım. "Ne oldu kuzum. Yine mi baban yoksa.." sözünü daha tamamlamadan hıçkırıklarla ağlamaya başladım. "Söylesene kanka kim ne yaptı sana." dedi endişeyle. Sesimi kontrole almaya çalışarak konuşmaya başladım." Çok kötü şeyler oldu zehra içinden çıkamayacağım kadar kötü. Ben.. sanırım.. veyseli kaybettim. Allah kahretsin niye hep benim başıma gelir böyle boktan şeyler ". Kendimi tutamıyordum. Kısaca zehraya olanları anlattım. Yanıma gelmek istedi fakat izin vermedim. Çünkü veyselle konuşmam gerekiyordu. Telefonu kapatıp sessiz bir şekilde yukarı odama çıktım. Üstüme birşeyler alıp aynı sessizlikle evden uzaklaştım. Sokaklar ıssızdı. Şuan nereye gidiyor, gidince ne söyleyeceğim bilmiyordum ama bu işe bir açıklık getirmem lazımdı. Hâlâ aklım almıyordu veysel bana inanmamıştı, o fotoğraflara rağmen beni dinlememişti bile. Beni hiç mi tanımamıştı. Düşüne düşüne veyselin evinin önünde durdum. Kısa süre evi inceledim. Tüm cesaretimi toplayıp kapıyı çaldım. Bir kez daha denedim fakat açan yoktu. En son üstünde gecelikleriyle, korkmuş gözlerle hizmetli açtı. " Şey ben veysele bakmıştım." dedim yorgun sesimle. Hizmetli veyselin henüz eve gelmediğini söyledi. Yavaşça tekrar yürümeye başladım. Belki her şeyi zamana bırakmam gerekiyordu. Belki.. böylesi benim için daha iyi olacaktı. Belki de bu bana bir işaretti. Hayat yüzüme yüzüme 'Sen mutlu falan olamazsın ceren. Sen acı çekmeye mahkumsun.' diye haykırıyordu sanki. Evden henüz fazla uzaklaşmamıştım ki veysel arabayla yanımdan geçti. Fakat durmamıştı. Ya beni görmemişti ya da gerçekten kafasından en önemlisi kalbinden söküp atmıştı beni. Arabanın arkasından öylece bakakalmıştım. Orada oturup saatlerce ağlayabilirdim. Ama tuttum kendimi. Daha fazla kendimi küçültemezdim. Sahile doğru yürümeye başladım. Bi süre yalnız kalmak istiyordum. Hemde uzunca bir süre...
**2 hafta sonra**
Rüyamın en güzel yerindeyken kapım hızla açılıp duvara çarptı. Gözlerimi aralayıp anneme biraz daha yalvaracakken içeri Zehra,Furkan,Sefa ile Yağmur girdi. Furkan hariç diğerleri yatağıma doğru koşup üzerime atladılar. Boğuk bir çığlık atıp " Kalkın bee üstümdeğğnğngğ" yağmurun ayağı ağzıma girmişti. Tam böğürmeye başladım ki babam içeri girdi. Hepsi sırayla üstümden kalktılar. Evet annemle babam barışmıştılar, annemin değişiyle benim için barışmıştı. Pek öyle olduğunu zannetmiyordum. Çünkü annem babama çok âşıktı hemde çok. Babamın böyle büyük bir hatasını affedecek kadar çok seviyordu. Neyse..
" Aaa,çocuklar siz benim kızımı öldürmek mı istiyorsunuz? " dedi bana bakarken gülmesini kontrol edemiyordu. Saçım kirpi gibi olmuş suratım oksijensizlikten kızarmıştı. Zehralara baktığımda hepsi de sırıtıyordu. Babam tekrar " Şu furkan oğlum gibisi yok ya kahvaltı hazırlarken bi o bana yardım etti. Neyse erkekler biz aşağı inelim. Kahvaltıya başlayalım."- Bana doğru dönüp-" kızım sende kalk üstünü giy,kızlarla aşağıya inin tamam mı?" dedi. Onlar odadan çıkınca biz kızlar tek kalmıştık. Yağmur" Sürprizimizi beğendin mi kankss" dedi yanıma oturup elini omzuma attı. Zehrada puf koltuğuma yayılmıştı. Yağmura yan yan bakarak " Yaa ne demezsin vahşice uyandırmasaydınız daha güzel olurdu" dedim ardından hepimiz kısa bir kahkaha attık. Sonra ben kalkıp üzerimi giyindim ve kahvaltıya indik. Içeri girer girmez babamların gizli gizli bir şey konuştuklarını anladım. " Baba ne konuşuyorsunuz öyle gizli gizli." dedim annemede kısa bir bakış atarak. Annem " Yok bir şey kızım. Furkan dışarı çıkman için babanı ikna ediyordu" dedi yanlış bisi söylemiş gibi herkes onu anlamayan gözlerle izliyordu. " Sağ ol furkan ama hiç halim yok. Bugün gün boyu oturup film izlicem. Size iyi eğlenceler." dedim ağzıma bir lokma tıkarak. Hepsi itiraz eder gibi mırıltılar çıkarmaya başlayınca susmaları için " Aman tamam bi susun. Aaa bu ne yaa. Peki geliyorum ama lütfen şimdi kahvaltımızı yapalım." ağzıma daha da büyük bir lokma tıktım.
Kahvaltıdan sonra üstüme daha iyi bir şeyler giydim. Ben furkanın diğerleride sefanın arabasına bindiler. Evden uzaklaşmıştık. Arabada rahatsız edici bir sessizlik vardı. Bu sessizlik furkanı da rahatsız etmiş olmalı ki " Iyi misin biraz daha " dedi bana bakmamaya çalışıyordu. Onaylar gibi bir ses çıkardım. Devam etti " Senin için endişelendim ceren. Sen üzülmeyi haketmiyorsun." dedi ilk defa gözümün içine bakmıştı o an. Furkan asla anlatamayacağım kadar iyi biri. Neredeyse her gün yanımdaydı. O beni teselli ederdi ben omzunda ağlardım. Hiç sıkılmadan bana moral vermeye çalışıyordu, ben mutlu olmam için çabalıyordu. Tek bir sorun vardı. Beni seviyordu ama söyleyemiyordu. Fakat ben anlamıştım. Oda pek şanslı değildi bu konularda. Sarhoşken bir kaza yapmıştı. Ve o kazada çok sevdiği sevgilisini kaybetmişti. Bundan kendisini sorumlu tutuyordu. Onu o kadar iyi anlıyordum ki belki onun kadar ağır şeyler yaşamamıştım ama anlıyordum işte. " Nereye gidiyoruz" diye sordum meraklı gözlerle. " Sürpriz söyleyemem. Ama küçük bir ipucu verebilirim. Küçük bir konser. Hemde sesi harika birinden." dedi imalı imalı. Bende pek kurcalamadan omzumu silktim. Gidene kadar yolu izleyip veyseli düşünüyordum. Hiç konuşmamıştık. Nasıldı? Ne yapıyordu? Bensiz bir hayattan memnun mu? Acaba oda beni özlüyor mu? Aklımda bir sürü soru vardı ama hiç birini ona soramıyordum. Onu çok özlüyordum, sarılmak istiyordum, sıcaklığında huzur bulmak istiyordum. Ve sadece istediğimle kalıyordum. Içimde ki acı biraz olsun dinmiyordu. Birinin bana bir şeyler söylediğini anlayınca kendime geldim. Furkana dönüp " Efendim? " dedim. Bana yan bir bakış atıp elindeki siyah bezi uzattı. " Bunu gözüne bağla. Ve ben aç diyene kadar açma tamam mı?" heyecanlı görünüyordu. Bende hiç sorgulamadan dediğini yaptım. Araba durdu ve furkan hızla benim tarafıma gelerek kapımı açtı. Kollarımdan tutup beni arabadan indirdi. Sefalarda arabadan inip arkamızdan kıkırdayarak geldi. Biraz ilerledikten sonra bir odaya girdik. Ve furkan arkadan kulağıma yaklaşarak " Açabilirsin güzellik" diye fısıldadı. Ağır ağır bezi çıkardım. Uzun bir boy aynası, yanında asılı duran müthiş güzellikte bir elbise,giyinme kabini ve bir makyöz. Hepsi bir anda sürpriz diye inlediler. " Bu ne şimdi? Ne yapacağımı anlamadım " saf bir ses tonuyla söyledim. Sefa " Kızım anlamadın mı bize yani tüm okula güzel bir konser vereceksin" dedi. Zehra ekledi " Ya kanka senin hayalin değil miydi? Kalabalık bir salonda konser vermek?" dedi bana arkadan sarılarak. Boy aynasından birbirimizi izledik bir süre. " Evet hayalim. Ama şuanda hiç halim yok. Beni anlayın lütfen. Hazır değilim." zehranın kollarını kendimden ayırıp onlara özür dilerim bakışı attım. O sıra kapı tıklatıldı. Içeri bizim okuldan Sevda girdi. Yağmur" Buyur canım ne vardı." dedi. Sevda cevap vermeyerek bir süre bizi süzdü. Sonra " Benle cereni yanlız bırakır mısınız?"
Ordan hemen sefa atlayarak " Alla alla niyeymiş oo" dedi ellerini belinin iki köşesine yerleştirip. Bende " Sevda burdaki kimse yabancı değil. Ne söyleyeceksen şimdi söyle." dedim sinirle.
Ahh sevda ahh. Yağmurun sevgilisini kaç kez baştan çıkardığını sayamadığım sevda. Yağmurdan kaç kez dayak yediğini sayamadığım sevda.
Sevda " Veyselle ayrılmışsınız. Yanı sen ... kuzeniyle .. Onu.." Daha sözünü tamamlamamıştı ki yağmur üstüne atladı. Hepimiz onları ayırmaya başladık. En son " Yeter ayrılın " diye bağırdım. İkiside birbirinden ayrıldı. " Ne yapıyorsunuz ya." Yağmura dönerek " Kanka eğer durmayacaksan kapının önünde bekle lütfen " dedim sinirle. Yağmur dudağını büküp sustum işareti yaptı. Bende sevdaya dönerek " Ne diyeceksen de sevda. Fazla kurcalamadan söyle " tehditkârdım. Yağmura bakış atarak " Senin böyle bir şey yaptığına tabi inanmadım. Ve gerçekten sen iyi bir kızsın. Neyse ben veyselle sevgilisinin de salonda olduğunu söylemek istedim. Sonradan görüp şey olma diye işte" dedi gözlerini kaçırarak. Arkamda duran kırmızı koltuğa çökerek söylediği 'sevgilisi' kelimesini sindirmeye çalıştım. Gözlerimden istemsizce yaşlar gelmeye başladı. " Hepiniz dışarı çıkın. Şimdi hemen." diye bağırdım. Hepsi istemsizce dışarı çıktı. Elimle ağzımı sıkı sıkı kapatarak ağlıyordum. Canım acıyordu hemde fazlasıyla. Aynadan kendime baktım. Ben böyle biri olmamalıydım. Ağlamamalıydım, güçsüz görünmemeliydim. Sonuçta suçsuz yere suçlanmıştım. Veysel er geç hatasını anlayacaktı. Ayağa kalkarak gözlerimi sildim. Elbiseye ve masanın üstünde duran makyaj eşyalarına baktım. Hemen işe koyularak hazırlandım. En son tekrar aynanın önüne geçtim. Kusursuz olmuştum. Biraz daha kendimi inceleyerek odadan çıktım. O sıra furkan bir açıklama yapmak üzere konuşma yapıyordu. " Malesef küçük bir sorun oldu. Konseri sonlandırmak zorun..." sahneye girip " Nerde kalmıştık" dedim furkana gülerek baktım. Bana bakıp donakaldı. O sıra herkes deli gibi alkışlıyordu. " Işte bu beee. Daha kuvvetli bir alkış. " dedi bağırarak. Kimlerin olduğuna bakmak istemiyordum. Aslında veyseli görmekten korkuyordum. Mikrofonu bana doğru uzatarak furkan sahneden indi. Ön koltuklardan birine oturdu ve bana göz kırptı. Herkesi selamladıktan sonra arkamda duran orkestraya şarkının adını söyledim. Şarkıya başladığım an gözlerim veyseli buldu.
"Elleri gider ellerime hep
Canımı yakar beni severek
Öyle bir bakar gözlerime
Aklımı yıkan hislerime."
Veysel beni dikkatlice dinliyordu. Gözlerim ona kilitlenmişti istesemde ayıramıyordum. Yanında kim olduğuna bakmak için gözümü yanında oturan Nisaya kaydırdım. Içimden kendimi tutmak için küfürler savuruyordum. Gözyaşlarıma direniyordum. Şarkının sonunda gözlerimi onlardan ayırıp başkalarına bakmaya çalıştım. Herkes ayağa kalkmış beni alkışlıyordu.Arka taraflara baktığımda ardayı gördüm. Sırıtarak beni izliyordu. Ona aldırış etmeden bir kaç tane daha şarkı söyleyerek konseri kısa kestim. Odaya giderek oturdum. Tabi süper dörtlümde arkamdan gelmişti hepsi üstüme üşüşüp beni sardılar. Furkan beni elimden tutup ayağa kaldırdı. Gözlerime bakarak " Çok iyiydin ceren. Ayrıca çokta güzelsin " dedi elleri hala ellerimdeydi. Hafif gülümsedim. " Sağ olun arkadaşlar. Biraz da olsa iyi geldi bana. " pek öyle sayılmazdı ama tersini söyleyemezdim. Okadar emek harcamıştılar ne de olsa.
Kapıdan içeri biri girdi. " Ceren?" dedi nerde olsa bu sesi tanırdım. Hepimiz kapıya bakarak nisayı süzdük. Zehra " Şşş yavaş ol. Sen kimsin buraya giriyorsun defol çık burdan " nisanın omzuna indirdiği darbeyle nisa sarsılmıştı. Cırtlak küçük bir çığlık attı. Sefa zehranın kollarını tutarak onu durdurdu. " Ya ben cerenle konuşcam. Sana ne oluyor? " sesi nazik, birazda nisbetli çıkmıştı. Gözümü bir kez olsun nisadan ayırmadan " Bizi yalnız bırakın " dedim. Furkan eminmisin bakışı attı. Cevap vermeyince diğerlerine mimikleriyle kapıyı işaret etti. Onlar çıkar çıkmaz nisa bana biraz daha yaklaştı. Boydan süzüp " Elbise yakışmış." yüzünü ekşitmişti. Ben hala onu izliyordum. Ağlamamalıydım. En azından şuan bunu nisanın karşısında yapamazdım, yapmamalıydım. Sözüne devam etti " Veyselin eskisi olmak nasıl bir duygu. Eminim üzücüdür. Ne sandın veyselin seni sevdiğini falan mı? Hadi sevdi diyelim veysel gibi birini kuzeniyle aldatmaya kalkman gerçekten aptalca." benimle alay ettiği basbaya ortadaydı. Saçlarını elime geçirerek kafasını kendime doğru çektim. " Faise beni kendinle mı karıştırıyorsun? Ben veyseli aldatmadım. Ve o bunu anlayınca sende avucunu yalayacaksın. Şimdi senin saçlarını kökünden ayırmadan burayı terk et sürtük. " sözümü bitirir bitirmez kafasını kapıya doğru iterek saçlarını bıraktım. Sinirlenmişti fakat yüzünde hala aşağılayıcı bir gülümseme vardı. " Veysel sana artık gelmez. Bekleme. Ha beklicem dersen daha çok beklersin tatlım. Ben değil sen avucunu yalarsın okeyy" ona tam bir adım daha atmıştım ki benden hızlı davranıp kapıya hızla yürüdü. Kapıyı kapatmadan bana dil çıkarıp odadan çıktı. O çıkar çıkmaz masanın üstünde ne varsa yere saçtım, boy aynasını yere çarparak paramparça ettim. Furkan hızla odaya girerek beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama kendi çığlıklarımdan onu duymuyordum. Beni kollarının arasına alarak " Sakın ol ceren. Geçti bak ben yanındayım." dedi sesinden üzüldüğü anlaşılıyordu. Yere çökmeye başladığımda oda benimle birlikte yere oturdu. Kollarını benden ayırmamıştı.
"Canım çok yanıyor furkan. Bana yardım et. Kurtar beni bu acıdan..."
![](https://img.wattpad.com/cover/136914804-288-k141971.jpg)