Babam öldüğünden beri amcam hisseleri almak için uğraşıyordu. Yasal olarak hisseler bize kalmıştı. Fakat annemde bende bu durumu önemsemiyorduk. Babamın ani ölümünden hala kendimizi suçluyorduk. Tüm bu sorunların yanında bide benim üniversite sınavım yaklaşıyordu. Babam hep benim tıp okumamı istemişti. Ve bunun için en iyi üniversiteyi seçmişti. Yanı sınavda barajı geçmem yeterli olacaktı.
**Gözlerim tavanda, saat sabahın yedisi. Kulağımda kulaklık, dışarıda baharın geldiğini müjdeleyen yağmur. Aklımda hala babamla yapamadıklarım vardı. Veysel, elif yada başka biseyi değil yalnızca bunu düşünüyordum. Kafamı çevirip başucumda ki babamın resmine baktım. O an aklıma babamla hiç fotoğrafımın olmadığı geldi. Bununla beraber gözyaşlarım daha da hızlandı. Bi anda gelen fikirle aniden ayağa kalktım. Tek olduğum bir fotoğrafımı buldum. Çalışma masamın üzerinde duran makas ile yapıştırıcıyı aldım. Yatağımın köşesine oturup kendi resmimin kenarlarını kestim. Babamın resmini çerçevesinden çıkarıp boş olan kısmına kendi resmimi yapıştırdım. Yüzümdeki gülümsemeyle " Bak baba artık bizimde beraber olduğumuz fotoğrafımız var. Evet.. sana ve bana özel ikimizin fotoğrafı. Niye baba niye yaptın bunu. Herşeyi çözebilirdik. S..en Sen en zor yolu seçtin. Kendinle bizi de öldürdün bizideee. " Ağlamaktan sesim tam çıkmıyordu. Resme sarılıp olduğum yere kıvrıldım.
***Annemin sesini tam alamayınca gözlerimi aralayıp ne demek istediğini anlamaya çalıştım. Gözüm annemin elindeki sözde benle babamın fotoğrafına kaydı. Olduğum yerden yavaşça doğruldum.
" Kızım arkadaşların geldi." dedi. Sesi kısılmıştı. Şişik gözlerimle ona baktım.
" Nasıl, güzel olmuş dimii? Artık bizimde güzel bir fotoğrafımız var babamla." dedim yüzümdeki anlamsız, kocaman gülümsemeyle. Annem ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
" Evet,yavrum çok güzel olmuş. Hadi kalkıp üzerini giyin. Arkadaşlarınla biseyler yapın, açılırsın. "
Kimseyi görmek içimden gelmiyordu ancak bu bana iyi gelebilirdi. Uzun süredir dışarıya adımımı atmamıştım. Beni görmeye gelen arkadaşlarıma müsait olmadığımı söylettiriyordum.
Annem başımı öpüp odamdan çıktı. Bende uykusuzluğun verdiği yorgunlukla banyoya yöneldim. Şişkin gözlerime baktım. Saçlarım bakımsızlıktan dökülüyordu. Elimi yüzümü iyice yıkayıp saçımı salaş bir örgü yaptım. Ardından elbise dolabımın önüne geldim. Boy aynamdan kendimi görünce gözyaşlarımı tutamadım. Baya bi kilo vermiştim. Psikolojimin iyi olmadığına o an karar verdim. Siyahlara bürünüp adımlarımı konuşma seslerinin geldiği salona yönelttim. Salondaki büyük koltukta sırasıyla furkan, zehra, yagmur ve cem oturmuştu. Hemen yanındaki tekli koltukta ise uzun süredir aklıma bile gelmeyen veysel vardı. Sevgim hala ilk gün ki gibiydi fakat onu düşünecek vaktim olmamıştı. Ilk beni fark eden veysel oldu. Ayağa kalkıp umutlu gözlerle bana baktı. Ardından furkangil beni fark ettiler. Zehra ile yağmur hızla gelip boynuma dolandılar. Hemen arkalarından cem geldi. " Seni çok özledik cerenim yaaa" dedi. Gözüm karşımda duran,gözlerini bize dikmiş olan furkana kaydı. Zehralardan kendimi sıyırıp hızlı bir şekilde furkana sarıldım. O an 5 dakikadır gözümde biriken yaşlar akmaya başladı.
" Şşşt tamam güzelim. Bugün ağlamak yok. Biliyorum çok zor ama artık alışmak zorundasın. İzin ver beraber atlatalım, toparlanmana yardım edelim" deyip yüzümdeki yaşları sildi. Zehra elini omzuma atıp " Sen çok güçlü bir kızsın kuzum. Bugünleri beraber yenicez. Üzülme artık ne olur yaa" dedi.
Yağmur elini yumruk yapıp havaya kaldırdı. " Bugün bizim olsun. Bekle bizi izmir. Huhuuu" deyip bana bakıp göz kırptı. Bu beni birazda olsa güldürmüştü. O an aklıma veyselin de burada olduğu gelince tekli koltuğun önüne baktım. Gitmişti. Koşarak evden çıktım. Furkangil öylece arkamdan bakakalmıştılar. Yağmur çok yağıyordu fakat önemsemedim. Veyseli 1 sokak ötede elleri cebinde yürürken gördüm. Arkasından " Veyselll" diye bağırınca durup bana baktı. Arkasından geleceğimi tahmin etmemiş olmalıydı ki şaşırmıştı. Koşmaya devam ettim ve tam önünde durdum. Birsüre öylece bakıştık. Elimi ıslak yüzünde gezdirmeye başladım. Ona çok ihtiyacım vardı. Daha fazla beklemeden dudaklarına yapıştım. Ellerini nazikçe belime doladı. Biz öpüşmeye başladığımız an yağmur durdu. Bulutların arasından güneşin sıcak ışıkları bize vurmaya başladı. Uzun süredir bukadar huzurlu hissetmemiştim. O an başka bir dünyada sadece benle veyselin olduğunu hayal ettim. Hicbir şey olmazsa bile kokusu yetiyordu. Furkanın seslenisiyle büyü bi anda bozuldu. Veyselle dudaklarımızı ayırıp bize doğru gelen furkana baktık. Gözünde ki anlam veremediğim duyguyu fark edince " Bişey mı oldu." diye sordum. Telâşlandığımı görünce " Hayır.. hayır yani bi sorun yok. Sen bir anda öyle çıkınca merak ettim" dedi gözlerini kaçırarak. Veysele baktığımda furkanı sinirli bi şekilde inceliyordu.
" Veysel bugün sende yanımda ol. Hep beraber biseyler yapalım. Değil mi furkan." Furkan gözlerimde ki mutluluğu fark edince kafasını evet anlamında salladı. Veyselde beni kırmayıp kabul etti. Eve doğru yürümeye başladık. Veysel telefonunu çıkarıp arabasını bizim adrese göndermesi için birini aradı. Bi süre sonra veyselin arabası gelince ben ve cem veyselin arabasına, kızlarda furkanın arabasına bindi. Anneme de çok ısrar etmiştik gelmesi için fakat annem nazikçe reddetmişti. Furkan veysele arkasından gelmesini söyledi. Tahminime göre furkanın dağ başında olan huzur verici evine gidiyorduk. Furkanın ne zaman canı sıkkın olsa oraya gidip kafasını dinlerdi. Yol tam 2 saat sürmüştü. Bende daha fazla kendimi tutamayıp yol boyunca uyumuştum. Vardığımız da cem arabadan inip benim kapımı açtı. Tam uyandıracakken furkan onu durdurdu. " Uyandırma cem" deyip beni kucağına aldı. Veyselin zoruna gitmiş olmalıydı. Arabadan inip sertce kapıyı kapattı. Furkan zehraya fısıltıyla " Sağ cebimde anahtar var çıkarıp kapıyı aç." dedi. Eve girdiğimiz de önceden gelip şöminenin yakıldığı anlaşılıyordu. Ev sıcacıktı. Beni kendi odasına çıkarıp yavaşça yatağına uzandırdı. Üzerime orta kalınlıkta olan pikeyi örttü. Baş ucuma oturup" Daha erken davransaydım şuan çok mutlu olabilirdik ceren. Seni ne kadar sevdiğimi bi bilsen. Offf offf." Okadar yorgundum ki furkanın söylediklerini algılamıyordum. Veysel odaya girip sinirle furkanı yataktan kaldırdı. " Ne diyorsun lan sen hı? Ne sevmesi oğlum. Anlamıştım zaten biseyler olduğunu. Bos hayallere kapılıp cerenin aklını sakın karıştırma. O beni seviyor." Furkan telaşla " Sessiz ol veysel. Uyanacak şimdi. Suss. " dedi. O anda gözlerimi açıp ikisine baktım. Ne olduğunu anlamaya çalıştım. " Noluyor yaa. Bi uyutmadınız." Furkan cevap vermeden odadan çıktı. Veysele cevap bekleyen gözlerimle baktım. " Sorun yok bitanem. Öyle konuşuyorduk" deyip yanımdaki boş kısıma uzandı. Kafamı onun tam göğsünün üzerine yasladım. Kalbi çok hızlı atıyordu. Ömür boyu öyle kalabilirdim.
" O berbat günleri yaşamasaydık şimdi çok daha iyi olabilirdik veysel. " dedim titrek sesimle.
" Lütfen canım şimdi bunları konuşmayalım. Buraya birazda olsa kendini iyi hissetmen için geldik. " dedi saçlarımı okşayarak.
****Furkan mutfakta çok iyiydi. Bugün bana özel çok güzel yemekler yapıyordu. Bizde şöminenin önünde oturmuş okey oynuyorduk. Veysel hemen yanımda oturmuş kazanmam için bana yardım ediyordu. Oyunun ortasında
" Çok sıkıldım kuzularım ya siz oynayın ben biraz bahçeye çıkıcam." deyip bahçe kapısından çıktım. Arkamdan veysel elinde ki şalla yanıma geldi. Arkadan şalı vücuduma dolayıp sarıldı. Manzara okadar iç açıcıydı ki nefesimin içime doluşunu bile hissediyordum.
" Herşeyi gerimizde bırakıp buralardan gitsek , burda yaşadığımız kötü hiçbir şeyi hatırlamasak o kadar güzel olurdu ki." Veysel daha da sıkı sarılarak " Keşke güzelim keşke böyle bişey mümkün olsaydı 1 dakika durmazdık burda..."
Içeriden gelen sesleri duyunca meraklanıp girdik. Furkan elini bezle sarmıştı. Elini çok kötü kesmişti. Yere damlayan kanı görünce hızla yanına gittim. Kanayan elini tutup " Nasıl yaptın bunu furkan. Çok kötü kanıyor." Ancak furkan hiç acı hissetmiyormuş gibi bana bakıyordu. Tekrar konuşmaya başladım. " Hadi gel hastaneye gidelim. Çok kanıyor lütfen." Furkan diğer elini yanağıma yerleştirdi. Gülümseyerek " Sorun yok ceren. Senin elin değer değmez acı falan kalmadı." deyip yarasının ağır olmadığına bizi ikna etti.
Eve gitme vaktimiz gelmişti. Hepsine teşekkür ederek veyselle ben onlardan önce evden ayrıldık. Arabanın içini koca bir sessizlik kaplamıştı. Veysel de bundan rahatsız olup radyoyu açtı. Ilk kanalda sezen aksunun bir şarkısı çalıyordu. Bana bakarak " Kalsın mı?" dedi. Bende farketmez diyince şarkı çalmaya devam etti. Sözleri sanki benim hayatımı anlatıyor gibiydi. Pencereyi sonuna kadar açarak derin bir nefes aldım. O anda ağzımdan baba kelimesi çıktı. Veysel boşta olan eliyle elimi tuttu. Yol aynı sessizlikle geçti. Evimizin önüne geldiğimizde yalnızca annemin odasının ışığı yanıyordu. " Uyumamış beni beklemiş kuzum benim yaa." deyip veysele döndüm. Veysel yaklaşıp dudağıma bi buse kondurdu. Ardından " Hadi daha fazla bekletme anneni. İyi geceler bitanem. Yarın yanına gelirim yine. " dedi bende iyi geceler dileyerek arabadan indim. Bi süre arabanın arkasından baktım ve eve girdim. Anneme bir an önce sarılmak istiyordum. Odasının önüne gelince hafif aralık olan kapıdan annemin yerde uzandığını gördüm. Odaya dalarak yanına çömeldim. Korkarak nabzını kontrol ettim. Bunu yapmış olamazdı. Babamdan sonra kaldıramazdım.
"Anneeeeee..."