~Cehennem , benim evim.~
~Azazel~
~Rana~
"Cehenneme hoş geldin."
Sol tarafa dönük uyuduğum yatakta sağ tarafa dönerken kollarımı açarak vücudumu esnettim. Kemiklerimden kulağıma gelen çıtırtılar ılık bir sıvının kemiklerimin hareket etmesiyle boşluklara doğru aktığını hissettim. Başımı yastıkta geriye doğru yatırmış , omuzlarımı aşağı doğru hareket ettirerek tutulan boynumu esnettim. Refleks olarak esnerken gözlerimi araladığımda ağzımda kapalı duran elim olduğu yeri muhafaza etti. Siyah tavanın iki tarafında L şeklinde uzanan kollar ve üzerlerinde antrasit renginde spot ışıkların gri yansıdığı tavanına yabancı olduğum bu oda neresiydi ? Elimi yatağa bastırıp hızla ayaklandım.
Odaya hızla göz gezdirdiğimde 1.5 kişilik bir yatak , yatağın üzerinde siyah , ipek nevresim takımı , yan yana konulmuş siyah iki kapaklı iki dolap , siyah makyaj masası , üzerindeyse yarısını rahatlıkla kaplayacak kadar paketli makyaj malzemesi , dolapla makyaj masası arasındaki duvara monte edilmiş çerçevesi antrasit gri nilüfer çiçeği işlemeli boy aynası , yatağın yanında iki çekmeceli siyah bir komodin vardı. Her şey bu denli siyaha bulanmışken nerede olduğumu anlamam uzun sürmemişti.
Afallayan mavilerim yere çıplak basan ayaklarıma indiğinde üzerimde siyah , saten , düğmeli bir gömlek ve alttan oluşan iki parçalı gecelik takımı olduğunu gördüm. Nazım ?
Aceleyle kapının kulpunu tutup çevirdiğimde kapıyı hızla açtım. Koridoru koşarak geçerken nereye gideceğimi bilmiyordum. Yol ayrımına geldiğimde sağ tarafta bir merdiven olduğunu gördüm. Koridor iki metre sonra sol tarafa açılıyordu. Merdivene yönelerek hızlıca tırmanırken uzun merdivenin orta basamaklarında siyah parmaklıkların bulunduğu bir kapı gördüm. Burası kapalı cezaevi miydi ? Daha hızlı tırmandığım merdivenler bittiğinde hangi yöne döneceğime karar vermemi kolaylaştıran şey sağ koridorda duran kişiydi.
Kollarını göğsünün altında kavuşturan , dün gördüğüm sarı saçlı kadının ta kendisiydi. Aşağılayıcı bakış somutlaştırılıyor olsaydı karşımda duran bu kadının gözlüklerinin ardından diktiği koyu kahve gözleri resmedilirdi.
"Bu kılıkla mekanda gezemezsin."
Derin bir nefes alıp bu kadınla laf dalaşına girmemek için kendimi teskin ettim. Esas muhatabım bu kadın değildi.
"O , nerede ?"
"Seni ne zaman isterse o zaman görürsün."
Başımı aşağı yukarı ağır bir şekilde sallarken dudaklarımı birbirine bastırarak dudaklarımı gerginleştirdim.
"Tahmini ne zaman ister ? Hani gün içine randevu alabiliyor muyuz paşamızın keyfinin kahyasından ?"
Yüzünde mimik oynamayan kadın bana doğru yürüyerek aramızda bir adım mesafe bırakacak kadar yaklaştı.
"Odana dön."
Odam ? Başımı aşağı yukarı sallayarak geldiğim yoldan geri yürüdüm. İşte ben bu kadar uyumlu ve hemen ikna olan biriydim. Sola dönüp merdivenlere yöneldiğimde hemen arkamda olan kadına hızla dönerek kaslarımda kalan son gücümle onu koridora doğru ittirip dengesini dağıttım. Geriye doğru sendeleyip poposunun üzerine düştü.
Alayla gülümseyerek el sallayıp büyük salona doğru koşmaya başladığımda arkamdan bağırıyordu.
"Yakalayın onu !"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
General Fiction~YOLUN SONUNU GÖRMEDEN AYAĞINA BATAN DİKENLERİ LANETLEME.~ Kardeşiniz için ne kadar ileri gidebilirsiniz ? #ŞeytanlaAnlaşma# 2 gündür haber alamadığı kardeşini bulabilmek için peşine düşen bir kadın. RANA. Kardeşinin en son Azazel isimli bir mekâ...