10| Bana dayanmak bu kadar mı zor?

4.4K 470 428
                                    

10| Bana dayanmak bu kadar mı zor?

Salıncağa oturup güzel kokuyu ciğerlerime çektim usulca. Burası beni rahatlatan yegane yerdi. Kendimi bu çiçeklerin arasında buraya ait hissediyordum. Bacaklarımı kendime çekip, bizi hafif hafif sallayan yanımdaki Jungkook'a baktım. Bakışları benim üzerimdeydi.

"Odana ne koyalım istersin?" Derin bir nefesi ciğerlerime çekip karşımdaki aya döndüm.

"İstediğim her şey olabilir mi?" Başını sallayarak onayladı. Bu bahçenin çıkış kapısındaki görevlilere seslenip bizim için kırmızı şarap ve iki tane kadeh istemişti. Bu gecenin uzun olacağının işareti gibiydi.

Tekrar konuşmak için istediklerinin gelmesini bekledim. Elimdeki kadeh yarısından biraz az bir seviyeye kadar doldurulduğunda ufak bir yudum aldım. Boğazım biraz sızlamış olsa da, bu gece buna ihtiyacım vardı. Kendimi bir hayli kızgın hissediyordum.

"Yere kadar uzanan tül perdelerim olsun isterdim o kocaman cam için. Küçük balkonuna bir sürü çiçek ekmek ve onları yetiştirmek isterdim. Sanırım kapıyı senin odandan girişi olacak şekilde değiştirirsek iyi olur. Tabi zor olmayacaksa. Bir sürü okumam gereken kitap var, belki bu yüzden bir kitaplık olabilir diye düşündüm. Birde oturup kitap okuyabileyim diye puf puf minderler... Ders çalışmak için bir masaya ihtiyacım var galiba. Belki bir şeyler dikmek için ufak birkaç alet edevat. Yazı yazabilmek için bir tane kalem, bir tane defter. Yumuşacık bir halı olsun isterdim galiba. Camın önüne iki tane kahve içebileceğimiz tekli koltuk ve aralarında ufak bir sehpa... Aklıma gelenler böyle işte." Ufak bir yudum daha aldım kırmızı şarap ruhumu boyarken.

Dalgalı saçlarıma giden eli ondan taraftaki saçlarımı omzumdan geriye itelemiş yanağıma ufak bir öpücük kondurmuştu.

"İleride kıyafetlerin artacağı için oraya güzel bir dolapta yaptırırız. Senin için makyaj malzemeleri alıp makyaj masası da koyarız. Oda geniş, istediğimiz gibi değerlendirebiliriz. Odanın renkleri nasıl olsun istersin?" Belimden kendine çektiği bedenimi omzuna yatırdığında sıkıntı çıkarmadım. Bu iyi halini bir kez daha kaybetmek istemiyordum. Erkeksi kokusu burnuma dolmuş kendime çektiğim bacaklarım hafifçe ona doğru bükülmüştü. Ufak bir yudum daha aldım. Benim aksime daha hızlı bir içiciydi.

"Sanırım açık yeşillere, kahvelere sahip bir oda güzel olurdu." Beni onaylayarak saçlarıma öpücük kondurdu.

"Seni zorladığım için özür dilerim. Yapmamam gerekirdi ama kendimi tutamadım."

"Sorun değil." Gözlerimi yumdum rahat göğsünde. Karşımdaki bir Kraldı. Benden özür diliyorsa eğer onu kırmamam gerekirdi. O şüphesiz koca krallıkta kimseye bağlı olmayan yegane kişiydi. Davranışlarının hesabını bile vermesi gerekmezdi.

"Yarın senden özür dileyecek."

"Kral mı?" Başımı kaldırıp gözlerine baktım. Başını sallayarak beni onaylamıştı.

"Birazdan benim eşime göz koymanın cezasını ödeyecek."

"Buna gerek yok... Yani bana atılan her bakışın veya şimdiye kadar ki hayatıma girip bana zarar veren herkesin haddini soramazsın ki?" Büyük bir yudumu gözlerime bakarak içti, dudakları ufak bir gülüşle kıvrıldı.

"Sanırım Kral olduğumun farkında değilsin? Bana isim vermen ya da göstermen yeter. Hepsini çınar ağacına astırabilirim. Senin canın bile bana bağlı." Kendine bu kadar güvenmesi ne kadar doğruydu ki? Bir gün, ellerinden kayıp giderse her şey ne yapacaktı?

"Bazı şeyleri engelleyemezsin ki?" Kızarmış dudaklarımın kenarına dudaklarını bastırıp ufak bir öpücük çaldı benden.

"Evet bazılarını engelleyemem ama engelleyebildiklerimi kullanabilirim. Bana anlatsana biraz kendini. Seni tanımaya ihtiyacım var." Gözlerimi yumarak tekrar omzuna yaslandım.

king of taehyung's || taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin