11| Ben uğraşırdım.

4.2K 475 386
                                    

11| Ben uğraşırdım.

Jungkook beni kitaplığın arkasından açılan gizli merdivenlere geçirdiğinde şaşkınlıkla yaktığı meşalelerle önümüzü açan bedeni izliyordum.

"Taehyung, olurda bir gün bu saraya saldırı olursa, koşup buraya saklanmanı istiyorum." Bir anda merdivenlerde durup bana döndüğünde bir basamak üstümde olan bedenin elindeki ateş yüzünden gerilmiştim. Başımla onu onaylayıp hem merdiven hemde boy farkından dolayı ona aşağıdan bakarken yüzüne düşen sıcak ışıkların dalgalanmasını izliyordum. Çok güzel gözüküyordu bu loş ışıkların altında. Gözleri irileşmişti ve bana telaşla bakıyordu.

"Bu geçit bir hayli güvenli, seni hemen bulabilirim burada."

"Herhangi bir saldırının olmasını mı bekliyorsun? Odamıza girebilecekleri kadar ciddi bir boyutta." Eli açıkta kalan omzumu okşayıp nazikçe dirseğime kadar inmişti.

"Şu anda hayır ama Kral Sohoe yüzünden bana diğer krallar düşman olursa evet. Birde Sohoe'nin adamları var. Güçlü bir krallığım ben, adam toplayıp karşıma dikilebilirler. Evet en gelişmiş ordu sistemi bende ama her an her şey olabilir." Başımı sallayarak onu onayladım.

"Eğer özür dilemesi çok büyük bir tehtid oluşturuyorsa bize onu serbest bırakalım." Şaka yapmışım gibi gülüp yüzüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına ittirmişti.

"Öldürseydim daha büyük bir sıkıntı olurdu. Üstelik sanki hiçbir şey olmamış, eşim yaralanmamış gibi onu serbest mi bırakacağım? Bu imkansız." Kaküllerimi düzeltip alnıma bir öpücük kondurmuş ve bedenimi ilerletmişti. Onun adımlarına uyum sağlayarak yanında yürürken bana gülümsemişti.

"Sürekli bir risk vardır ve ben risk almaktan korkmam Taehyung. Kendini suçlama bu konuda. Düğün günü Sohoe'nin adamlarından bir atak bekliyorum, buna göre hazırlıklarımı da yaptım zaten. Sana hiç iş düşmeyebilir bile. Sadece önce önlem. Seni tehlikenin ortasına bir kere çektim zaten benimle evleneceksin diye. İkincisini yapmam. Farkında değilsin ama senin hayatındaki en büyük tehlike benim Taehyung. En çok korkman gereken kişide, en çok sevmen gereken kişide benim." Merdivenin sonundaki kapıya bedenimi yaslarken donuk bakışlarımla onu izliyordum. En büyük zararı bana kendisi verirdi ama başkasının zarar vermesini engellerdi. Ben zaten bunun bir hayli farkındaydım.

"Biliyorum. Senden korkmuyorum ama. Aynı şekilde sevdiğimde söylenemez. Sadece bir oyunun içine düştük ve kader ortağıyız. Senin bana vereceğin fiziksel herhangi bir acının önemi yok." Eli çıkık elmacıklarımda ve keskin hatlara sahip çenemde dolanmış en sonunda ise baş parmağı alt dudağımın üstüne yerleşmişti.

"Yanlış. Benden çok korkuyorsun. Ağzımdan kötü bir şey çıkacakta kalbin paramparça olacak diye. Her konuştuğumda gözlerin titriyor korkudan. Benim fiziksel acı vermeyeceğimi biliyorsun. Ben senin kalbini paramparça ediyorum. Seni tanıyorum, zaaflarını biliyorum. Evet bir oyunun içindeyiz ama bu kaderi yazan benim. Sen ise benim başrol oyuncumsun." Dudağımdaki eli aşağı inmişti. Önce çenem, sonra boynum, gerdanım ve iman tahtamın hemen üstü. Pürüzlü parmaklarını tenimde hissetmiştim.

"İşte bu yüzden, sen tehlikenin tam içindesin. Ben mutluyken mutlu olacaksın, ben mutsuzken cehennem gibi gelecek sana bu hayat. Bu yüzden iyi bir eş olup beni hep mutlu tut." Bakışlarımı neredeyse siyaha dönmüş gözlerinden çektim. Diyecek bir şeyim yoktu. Zaten yeterince korkunç gözükürken onunla çakışmak istemiyordum.

Hala aynı noktadaki elini vücudumdan uzaklaştırdım. Öylece duruyorduk bu köşede. Onun bakışlarını sürekli kendimde hissediyordum ve gözünü bile kırpmıyordu sanki. Dakikaları sayamamıştım ama ayaklarım sızlayacak kadar durmuştuk.

king of taehyung's || taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin