king of taehyung's || taekook

14| Biz hep yalnızmışız.

14| Biz hep yalnızmışız.

Tüm gün aklımı dağıtmak uğruna odaya hiç uğramamıştım bile. Cebimde iki adet mektup vardı. Okumak için bile fırsatım yoktu ama. Çok yoğun bir gün geçiriyordum çünkü. Düğün yüzünden geciken işleri hallediyordum.

Düne göre daha sakindim ve içimde uzlaşmaya varmak için çok çaba sarf ediyordum. Ağır adımlarla odaya sessizce girdim. Oda tertemiz olmuştu. Taehyung gelmeden önceki düzene sahipti. Çiçekler ortada görünmüyordu. Taehyung'ta ortada görünmüyordu. Ona verdiğim cezayı yerine getirmiş gibiydi.

Sessiz adımlarla banyoya yöneldim. Kapı ardına dek açıktı. Kapkaranlık banyoyu sadece kapıdan giren ışık adınlatıyordu. Taehyung buradaydı. Arkası kapıya dönüktü. Çıplaktı. Bacaklarına sıkı sıkı sarılmış ve sessiz sessiz ağlıyordu. Önünde serdiği ıslak beyaz elbisesi vardı. Sırtı mosmordu. Uzun saçları bile saklayamamıştı yaralı bedenini. Sonra elindeki makası fark ettim. Hıçkırarak saçlarını ensesinde toparlayıp tam köküne makası dayadı.

"Hayır! Kesme saçlarını!" Hızlı adımlarla yanına vardım. Ani bağırışım onu korkutup yerinde büzülmesine ve elindeki makası düşürmesine neden olmuştu. Kıpkırmızı ela gözleri az ışık yüzünden saklanıyordu. Sular damlayan elbisesini hızlıca üstüne geçirdi. Bu sefer bağcıklarını bağlamayı unutmadı. Islak ve kesilmekten kurtulmuş saçları sırtına serilmişti yine. Yüzüme bile bakmadan topallayan hızlı adımlarıyla çıktı banyodan. Bense sadece iç çekmekle yetindim. Beynimi ağrıtıyordu tüm bunlar. Ne yapacağımı bilememek korkutuyordu artık beni.

Aklıma düşen mektupla gözlerim irileşti bir anda. Hızlı adımlarla üçüncü kattaki terasa çıkan gizli geçide yerleşip merdivenlere oturdum. Cebimdeki bana verilen mektubu dikkatlice açtım. Annemin güzel yazısı bile bir an için beni rahatlatmıştı.

'Sevgili oğlum Jungkook,
Artık öğrendin Taehyung'un kadın olmadığını. Ona çok kızgınsın biliyorum. Çünkü o çok farklı biri ve içinde ona karşı koyamayacağın bir koruma isteği oluşturuyor. Nereden mi biliyorum? Aynılarını bende yaşadım.

Taehyung benim emanetimdi Jungkook. O benim gözümde senden hiçbir farka sahip değildi. Belki kanımdan değildi ama oğlumdu o benim. Onu bulduğumda, çok kötü haldeydi Jungkook. Onu benimle beraber saraya götürdüm. Yıkadım ve onun bedenine olan elbiselerini giydirdim. Öyle masumdu ki, her şeyi unutmuştu. Doktorlar o anıların asla geri gelmeyeceğini, kendi adını bile hatırlayamayacağını söylediler. Dört yaşındaydı. Boynunda adının yazdığı bir kolyesi ve tatlı pembe bir elbisesi vardı. Demiştim ya o benim emanetimdi diye, bu yüzden onu yakınımda tutmak istiyordum. Eğer babana onun erkek olduğunu söylersem onu ahıra gönderir, köle yapardı. Taehyung bunları kaldıramayacak kadar zayıf bir çocuktu. Bu yüzden kadın dedim ona. Taehyung'a sıkı sıkı tembih ettim kimseye vücudunu göstermesin diye. Sonra sarayda çalışmaya başladı. Gözümün önündeydi. Seninle yaşayamadığım çocukluğu onunla yaşıyordum. Annesi gibiydim tıpkı. Sonra o büyüyüp sesi kalınlaştıkça, konuşmayı yasakladım ona. Birkaç yıl sonra ise ağır bir hastalık sardı beni... Ben ölüm döşeğinde iken yıllardır aklımda olanları uygulamaya başladım. Bu mektuplar...

Seni Taehyung'a sahip çık diye onunla evlen istiyorum sanıyorsun belki. Ama işin özü öyle değil. Senin içindi Jungkook. Babanı sen erkeklerden hoşlanıyorsun diye ülke dışına gönderdiği için hiç affetmemiştim. Bu benim için kusur değildi Jungkook. Bu benim için hastalık değildi. Sen her ne kadar yıllar sonra babana iyileştim artık kadınlardan hoşlanıyorum desen bile, bunun doğru olmadığının farkındaydım. Seni mutlu eden birey eğer erkekse onunla olmanda sakınca yoktu benim için, fakat babana bunu anlatamadım. Defalarca anlatmaya çalışsamda kabul etmedi. İlk tokatımı senin için yedim ben. Artık ne baban ne de ben hayatta değiliz oğlum. Artık içindekini bastırmana gerek yok. Artık gerçeğinle yaşayabilirsin. Taehyung kadın sanılan bir erkek, ne halk tepki gösterip seni krallıktan ederler, ne de sen mutsuz olursun bir kadınla. Siz gizli bir aşkın baş karakterlerisiniz. Kaderiniz siz doğmadan önce bile belliydi.