16| Sevgili evladım, Taehyung.

5.1K 443 518
                                    

16| Sevgili evladım, Taehyung.

Saçlarım kesildikten sonra Hoseok el ve ayaklarımla ilgilenmiş ve uzun tırnaklarıma şekil vermişti. Çok rahatlamış hissediyordum. Özellikle ayak bileğim o kadar yumuşamıştı ki, pamuk gibiydi. Yürürken ağrısı da oldukça azalmıştı. Yanağımdaki ve sırtımın görünen yerlerindeki morluklara bakım yapmış ve sürdüğü boyalarla ten rengime getirmişti morlukları.

Hoseok resmen Jungkook'a söve söve beni güzel hale getirmişti. Saçlarımın bu haline bayılmıştım ve dalgalarımı öyle güzel yapmıştı ki sürekli elim saçlarıma gidiyordu. İlk defa bu işi gerçekten bilen birine kestirmiştim saçlarımı.

Şimdi ise Jungkook sıkı sıkı kavradığı elimi tutarak beni kahvaltı etmeye götürüyordu. Leylak bahçesine giden adımlarımız istemsizce heyecanlandırmıştı beni. Yeşilliklerin arasına bir masa yerleşmişti, tam anlamıyla harika bir masaydı. Kuş sütü eksikti sadece. Belki de ne olduğunu bile bilmediğim onlarca çeşit vardı. Kare masaya karşılıklı yerleştik. Yine sandalyemi çekmiş ve oturtmuştu beni.

Tabağıma kahvaltılık çeşitlerden doldururken sudan ufak bir yudum alıp manzaraya döndüm. Uçurumun arkasındaydı gözlerim. Masmavi göklerdeydi. Jungkook'un gözleri şimdi böyleydi işte. Sakin ve huzurlu. Birkaç gün önce bakamayacağım kadar fırtınalıydı. Bu fırtına beni öldürecek sanmıştım.

Benim için koyulan ılık sütten ufak bir yudum aldım. Tabağımı önüme koyarken bir şeyler anlatıyordu ama dinlemiyordum.

Bu hali korkumu geçirmeye yetmiyordu ne yazikki. Ben sakin gökyüzünün nasıl fırtınalara döndüğünü onun okyanus gözlerinde görmüştüm. Güven vermiyordu bana. Her an sanki eskiye dönebilirdik.

İç çekerek daldığım gökyüzünden çekip karşımdaki okyanus gözlere baktım. Farketmişti sanırım onu dinlemediğimi. Ufak bir tebessüm bahşetmişti bana.

"Daldın..." Gözlerimi kaçırıp masamızdaki leylak vazosuna yerleşmiş renkli leylakları okşadım. Vazoya eğilip çiçeklerin hoş kokusunu içime çektim.

"Evet

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Evet." Yerime tekrar yerleşip peçeteyi kavradım. Aldığım derslerin hakkını vermek adına önce dizlerime peçete serdim. Diktim. Dik durmaya da alışmıştım. Çatalı olması gerektiği gibi kavramış ve bıçağımla kestiğim ufak peyniri ağzıma atmıştım.

"Çok güzel gözüküyorsun. Tam anlamıyla bir kraliçe gibi." Ufak bir gülüş bıraktım.

"Altında köle yatan bir kraliçe. Değil mi?" Dudaklarındaki gülüş dağılmıştı. İç çekerek yumurtasından bir parça atmıştı ağzına. "Morluklar olmadan daha güzel göründüğüm bir gerçek tabi."

"Özür dilerim, çok özür dilerim. Elim kırılsaydı da vurmasaydım keşke sana." Domatesi dişlerimle ezip yuttuktan sonra yine gözlerine odaklandım.

"Keşke demeden önce düşünmeliydin bunları. Durup düşünmek için çok fırsatın vardı."

"Haklısın, çok haklısın gerçekten. Çok pişmanım, yapamadım işte, akıllanmadım o an. Özür dilerim." Titrek bir nefes bırakmış, ellerinden çatalı ve bıçağı düşürmüştü. Ellerime uzanmış ve bugün ki ikinci ve üçüncü el öpücüğümü bırakmıştı. "Ne yapabilirim? Beni affetmen için ne dilersen yapayım. Lütfen söyle."

king of taehyung's || taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin