Bazı insanlar hemen güvenir. Bazı insanlarınsa çok kolay inandırabilme yetenekleri vardır. Ben birinci grupta yer alıyorum. Saf ve kolay affedenlerden. O günden sonra herşey değişti tabii... "
Yunus ve Mira...
Mira'nın üstünde tişört yoktu. Yunus'un üstüne oturmuş sevişiyorlardı. O sırada Çınar'a baktım. Çınar şaşırmıştı. Çınar'ın gözünü kapadım ve dışarı çıktık.
"Neden gözümü kapattın?" dedi şaşkın ama tatlı olan yüz ifadesiyle.
"Bilmem. Belki de çok fazla bakman beni rahatsız etmiştir. Olamaz mı?" dedim ses tonum biraz sertti. Yüzü düştü. Mutsuz gözleriyle gözlerimin içine baktı. "Elif lütfen bana doğruyu söyle. Yunus'a mı sinirlisin?" dedi. "Tabii ki sinirliyim. Okulda böyle şeyler yapan herkese sinirleniyorum." dedim. Hala kızgındım. "Yani onu kıskanmadın mı?" dedi. Tam olarak değil ama sanırım çok çok azıcık kıskanmıştım. Ama bu ona aşığım anlamına gelmiyordu. Çınar' ın gözlerine baktım ve dedim ki "Yunus'un yerinde sen olsaydın ağlamaktan duramazdım. " dedim sakince. Ama kalbim aşkı ilan etmişti bile. Bu kelimelerin ağzımdan nasıl çıktığını bile bilmiyordum. Ona aşık mıydım onu bile bilmiyordum. Tek bildiğim onun yanında rahat ve huzurlu hissetmemdi. Gülümsüyordu. Bu sefer onun yanakları pembeleşiyordu. Elimden tuttu ve sınıfa gittik. Artık içimde özgüven patlaması yaşıyordum. Sınıfa girdiğimde şunları söyledim "Sevişmeniz bittiyse ders işlemek için geldiğimiz sınıfta ders işleyeceğim." onlara bakmadan söylemiştim. Yunus sesimi duyduğu gibi hemen yanıma geldi. "Elif, açıklayabilirim..."dedi. Arkamda olan Yunus'a sertçe döndüm" Neyi açıklayacaksın Yunus?! Mira'yla çok güzel seviştiğinizi mi? Açıklamana ihtiyacım yok herşey ortada zaten." dedim ve devam ettim.
"Birde benden sana vermem için şans istemiştin. Nah veririm sana o şansı." dedim. İçimdeki canavar yavaş yavaş yok oluyordu. Ve kendimi çok iyi hissediyordum. Yunus yere bakıyordu. Hatasını anlamış çocuklar gibiydi. Ama bu sefer acımak yoktu. Çınar ben bunları söylerken şaşkınlıkla beni izlemişti. Sonra Mira bana doğru yaklaştı. "Sen benim sevgilimle çıkarken iyi, ben senin flörtünle yaptığım için mi kızıyorsun? Ona bağırmaya hakkın yok çünkü aynı şeyi sende BANA yaptın!" dedi alaycı bir ses tonuyla. "B-bir dakika ben senin sevgilinle falan çıkmadım." dedim şaşkın bir şekilde. Mira gözleriyle Çınar'ın gösterdi. Çınar bana ona inanma der gibi bakışlar atıyordu ama onun bakışlarıda hiç inandırıcı gelmemişti. Gözlerimi devirdim ve alkışlamaya başladım. "Sende mi Çınar? Bende saf gibi sana inandım. En doğru yol iki yolu da seçmemekmiş. Bravo hepinize!"dedim.ve çantamı alıp okuldan çıktım. Sınıftan çıkarken göz yaşlarımı tutamaştım.İşte tam o zaman anladım ki benim küçükken hayal ettiğim beyaz atlı prensim olmayacaktı. Ben yalnızlıkta kaybolmuş küçük bir prenses olarak kalacaktım. Bana huzur veren, beni rahatlatan kişiyi de kaybetmiştim. Ve ondan hoşlandığımı düşünmeye başladığım zamanki gibi yağmur yağıyordu.
Bölüm sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌺YAĞMUR🌺 (TAMAMLANDI)
Lãng mạn"Acılar ağlayarak geçer sanarız. Ama aslında öyle değildir. Ağlamak aslında hiçbir işe yaramaz çünkü o acı bir daha oradan çıkmamak üzere kalbe gömülmüştür. Ama ben bunu unutmuş ve o gün ağlamaktan başka birşey yapmamıştım. Zaten o günden sonra ağla...