Nalan..
Adı gibi yüreği acıdan inim inim inleyen...
İçi kan ağlasa sesi çıkmayan Nalan.
Merhamet, sevgi görmemiş Nalan.
Belki merhamet ve sevgi görmemişti ama kendi merhametini sevgisini O'ndan esirgememişti.
○●○●○●○●
Hem benim hem kendi sigarasını...
Her karanlığın sonunda elbet ışık vardır. Yani ben en azından bunun gerçekleşeceğine inanarak umut etmeyi kesmiyordum. Sabah evimizin yardımcısı Neval teyzenin sesiyle uyanmıştım. "Kuzum kalk hadi kahvaltı hazır" "Geliyorum Neval teyze." Galiba be evde kendimi yakın hissettiğim tek kişi kendisi olabilirdi. Saate baktığımda 7:30 olduğunu gördüm, dersimin 9:00 başlayacağını bilerek yavaşça hazırlanmaya başladım. Ki zaten o kadar uzun bi şeyde yoktu, makyaj sevmezdim önemli bi şey olmadıkça da kullanmazdım. Kıyafetlerimi giyip aşağı indiğimde masadaki tek eksiğin ben olduğumu farkettim. Hemen masaya geçip sessizce kahvaltı etmeye başladım. "Nalan" başımı kaldırdığımda babamın seslendiği duymuştum. - Efendim - Bu gün okula abin bırakacak - sebep? Benim adıma karşı emir vermesi sinirimi bozuyordu. - Ben istiyorum sence yeterli bir sebep değil mi? Tek kasını kaldırarak sorduğu soruya sadece kafa sallamakla yetindim çünkü onunla uğraşacak enerjiyi sabah sabah kendimde bulamıyordum.
Yarım saat içinde hazırlanmış kapı önünde Doğu'yu bekliyordum. Sonunda geldiğinde arabaya binmiştik. Sessiz geçen yolculuğa dayanamamış olacak ki eb sonunda bozdu bu sessizliği - Nasılsın Nalan - İyiyim, sen - Aynı devam ediyoruz Doğuyla fazla konuşmazdık tek tük böyleydi senelerdir. Aynı üniversitede olmamıza rağmen karşılaşmazdık ve hatta farklı arabalarla gelirdik. En sonunda arabayı park ettiğinde yavaşça indim. O kendi bölümüne ben kendi bölümüme yönelmiştim çoktan. Hep böyleydik kardeşten çok her şeye benzerdik. Ben sessiz sakin pek fazla konuşmayan biriydim. Doğuyla galiba tek ortak özelliklerimizden biri o da fazla konuşmazdı ama tanıdıklarına karşı yakındı bir şekilde. Saate baktığımda derse daha 20 dk olduğunu gördüğümde kantine uğrayıp kahve almıştım. Seviyordum okulu dersleri bunun nedeni sevdiğim şeyi yapmaktı belkide . Bir sene arayla doğuyla aynı üniversiteleri tutturmuştuk. Doğu Hukuk fakültesindeyken ben konservatuar 3. Sınıf öğrencisiydim. Kendi halinde bi kızdım ne bi eksik ne bir fazla. Tam derse girecekken Hande hocanın seslenmesiyle durdum: - Nalan, nasılsın? - İyiyim hocam, bir sorun mu var? - Canım biliyorum böyle emrivaki şeyleri sevmiyorsun ama son anda gelişen bir durum sana ihtiyacım var. - Elimden gelen bir şeyse tabii ki - Haftaya okulda küçük konser gibi bir şey olacak bizim Oğuzların grubuyla sahne almanı istiyorum, sadece şarkı söyleceksin kimseyle muhattap olmazsın, söyler gidersin. Bu beklemediğim bir şeydi. Oğuzları biliyordum zamanında solistlik teklif etmişlerdi fakat ben kabul etmeyince başka birini almışlardı. - Hocam onların solistleri Ozan o vardı yani bana ne gerek var? - Canım Ozan'ın dedesi vefat etti, raporlu ve böyle bir durumdayken şarkı söylecek bir ruh halinde değil. Lütfen Nalan beni kırma. - Tamam hocam yani kabul ediyorum . - Teşekkür ederim Nalan. Yarından itibaren provalara başlayabilirsiniz. - Peki hocam iyi günler
Hadi Bakalım bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete...
○●○●○●○●○●○●
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.