Yoongi'yle kaldığım günden sanırım iki hafta sonrasıydı. Hoseok'un 14. doğum günüydü, o yüzden benim Yoongi'yi görmeye gittiğim saatte benimle gelebilmesi için izin almıştık bugün. Artık o da benimle gelebilecekti ve ilk ziyaretini bugün yapacaktı.
Yavaş yavaş bize izin vermedikleri şeyleri gevşetiyorlardı. Artık Yoongi'yi daha çok görüyorduk. Bu durumun ileride her gün her dakika onunla olmamıza evrileceğinin daha farkında değildik. Bu yüzden hayatımızdaki bu yeni insanla vakit geçirmek kafa dağıtmamıza yarıyordu. Çünkü Yoongi henüz işimizin bir parçası değildi.
"Namjoon, benim için iyi şeyler söyledin ona değil mi?" dedi Hoseok. "Söyledim. Onun için üzüldüğünü, üzüntüden hasta olduğunu söyledim." "Peh, yalana bak. Onun için üzülmedim, hatta hiçbir şey için üzülmedim. Hayvan gibi korktum, ondan hasta oldum." "Tabii ki ona böyle söylemeyeceksin." "Tabii ki söylemeyeceğim. Bana saldırabilir." "Hoseok, Yoongi iyi bir çocuk. Sana saldırmaz. Hatta onun hayatını senin kurtardığını bile anlattım, sen görmüştün ya onu helikopterde."
Burun kıvırdı. Hoseok da iyi kalplidir aslında. Ama biraz saklıdır bu iyi kalbi. Özellikle de hastane sınırları içerisinde.
"Namjoon bu yol git git bitmiyor yoksa Yoongi'ye ayrı bi blok mu açtılar?" "Söylenme. Bu katın sonunda odası. Yanında değil mi, unutmadın?" Elindeki paketi havaya kaldırdı "Ne unutacağım? Hayatımın kazığını attın bana Namjoon. 'Sana aldım' diyeceksin sandım meğer Yoongi'ye merhaba hediyem olsun da ona vereyim diye gidip seçmişsin. Allah'ın cezası. Bu mu arkadaşlık?" Burnumdan güldüm "Tabii ki budur arkadaşlık. Bak senin için izin aldım izin. Gel de Yoongi'yi gör diye." Bayılırmış gibi elinin tersini alnına götürüp bir hareketler yaptı "Ay lütfettin. Sen almasan ben kendim alırdım. O yüzden sayılmaz, doğum günümü güzelce kutlayac-" "Kes sesini. Geldik işte."
Kapıyı açtığımda, Yoongi uyuyordu. Daha uyanmamıştı. Şaşırdım çünkü böyle planlamamıştım. Ve biraz moralim bozulmuştu, çünkü Yoongi'nin uyanmaması demek, onun sabah rutinlerini yapmamış olmaları demekti, günlük viziti yapılmamıştı, örnekleri alınmamıştı, duşa girmemişti, kahvaltı etmemişti... Hoseok bana bakıyordu "Eee? Bu muydu?" "Hayır," dedim kafamı kaşıyarak "Uyanmış ve bizi bekliyor olmalıydı."
Koridora çıktım, burayla ilgilenen kimseler şu anda ortalıkta yoktu. Biraz dolandım, asansörlerin orada yerleri silen personele sordum nerede olduklarını. Ama umarsızca 'bilmiyorum' veya 'görmedim' demek yerine "Namjoon, ben de seni bekliyordum, asansörle gelirsiniz diye buralardaydım, merdivenle çıkmışsınız." "Beni niçin beklediniz?" "Chang'i acildeki bir hasta için çağırdılar, gitmeden önce bana dedi ki 'Namjoon ve Hoseok geldiklerinde beni arasınlar, yarım saat kadar bir süre işim var. O arada onlar Yoongi ile ilgilenmeliler, beni aradıklarında ne yapacaklarını anlatacağım.'"
Ve, evet. Bu durumda Hoseok ve benim gerçekten ilgileneceğimiz ilk hastamız Yoongi olmuş oluyordu böylece. Yarım saatçik kadar da olsa kendimizi gerçek doktorlar gibi hissedebilirdik. Elim ayağım uyuşarak odaya döndüm. Hoseok elindeki paketi etajyerin üstüne bırakmış, ortalığı inceliyordu. Fısıldayarak onu dışarı çağırdım. Yanıma gelince de kapıyı kapatıp koridorun ortasında az önce olan şeyi anlattım. "Al sana doğum günü hediyesi. Mezun olmadan yıllar yıllar önce yarım saatliğine hasta bakıp doktor oluyorsun." "Yani çok sempatiksin Namjoon ama, ciddi bir şey yapmamız gerekse Chang bize iş vermez. Muhtemelen Yoongi'ye yağda yumurta falan yaptıracak, ne bileyim kahvaltı falan hazırlatacak bize."
Hayır, hayır... Dediği gibi olamazdı. Hayır. Hayır ben heves etmiştim HAYIR.
Ayrıca yumurta yapamıyordum.
Hoseok'a endişeli gözlerle bakarken Chang'i aradım, açınca telefonu kulağımdan çektim, mikrofonu ağzıma dayadım. Hoseok da yanıma yapışmış, dinliyordu. "Efendim, gelince haber versinler demişsiniz." "Evet, evet Namjoon. Küçük bir şey rica edeceğim, iki kişisiniz bunu başarırsınız diye düşünüyorum. Ben gelene kadar Yoongi'yi uyandırıp duş almasına yardım eder misiniz, o hala anlamadı o duş başlığını ve musluğu falan nasıl kullanacağını, yakacak kendini sıcak suyu açacağım derken. Ve biraz zorlanıyor bu işi yaparken." Hoseok faltaşı gibi açılmış gözlerle geri çekilip fısıldadı "Yok artık!" Susmasını işaret ettim. "Peki efendim, herhalde yıkanmayı biliyordur diye umut ediyorum." "Onu kendisi halleder, siz sadece yardım edin. Başardığından da emin olun. Bu çok önemli tamam mı, emin olun. Ben sonrasında günlük örnek almak için döneceğim." "Anladık, kolay gelsin." Telefonu kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sculptures " namgi
Fanfiction2320 / insanların yanı günlüğüm bitti. ağlama, doktor. çok savaştın. boşluğuma iyi bak. boşluğumu doldurma. boşluğumun hayalini kur ve onu yaşat. hoşçakal. [past, present & future perfect series / future ver.]