~~~
Jullian, serbest bırakıldığını öğrendiğinde şaşkınlıkla karışık bir duygu seliyle dolmuştu. Ancak bir sorun vardı neden hâla hareket edemiyordu.
"Boşuna uğraşma kımıldayamazsın."
Jullian, kız yüzünden esir alınmış olmanın öfkesini hissediyordu. Kollarındaki mor renkli büyüler, her cadının kendine özgü olan büyü rengini temsil ediyordu. Bu durumda karşısındaki cadı, onu güçlü büyüsüyle esir tutmaktaydı.
"Ne yapmaya çalışıyorsun?"
"Merak etme sana bir şey olmayacak. Hatta sana bir şans vermeye karar verdik. Bu yüzden benimle geliyorsun."
"Sizden bir şans isteyen olmadı. Seninle hiçbir yere gelmiyorum."
"Senden gelmek isteyip istemediğini soran olmadı zaten. Sadece geleceğini söyledim."
Aidan, kendisini zor tutarak gülmemeye çalışıyordu. Karşısındaki çocuğa acıyordu. Çünkü Jennifer'i tanıyordu, asla pes etmeyen biriydi. Babasını ikna edip şans vermesini sağlamıştı, bu yüzden çocuğun ona karşı hiç şansı yoktu. Kral Joseph izin verse bile hala endişeliydi. Aidan, onları uzaktan izleyip Jennifer'i koruması için görevlendirilmişti.
Jennifer, büyü gücünü kullanarak Jullian'ı istediği gibi kontrol ederek peşinden gelmesini sağladı. İlk işi, Jullian'ın yeni kıyafetler giymesini sağlamaktı. Zira Jullian'ın üzerindekiler berbat bir haldeydi. Jennifer, heyecanını giderek artırırken, içindeki mutluluk da doruk noktasına ulaşıyordu.
~~~
Michelle karşısındaki kurtu tanıyordu. Geçen seferki savaşta onu görmüştü. Bu yüzden de aklına ilk gelen soruyu sormuştu.
"Ne kadar sinir bozucu olsa da kardeşin hayatta."
Duyduğu şey Michelle'i hem rahatlatmış hem de şaşırtmıştı. "Ne??.. Nasıl yani?..."
Nicholas, babasının Jennifer'e şans verdiğini öğrendiğinde içten içe çok kızmıştı. Kız kardeşini seviyordu ve onun mutlu olmasını istiyordu, ancak bu çocuktan nefret ediyordu. Onlar arasında düşmanlık vardı ve ne olursa olsun ona güvenmek istemiyordu. "Muhtemelen bana inanmıyorsundur. Ama biliyor musun, bu pek umurumda da değil."
Savaşmak için kurda dönüşmek isterken duyduğu şeyle durdu.
"İnanıyorum."
Ona inandığını söylemesi Nicholas'ı şaşırtmıştı. Onun böyle tepki vermesini beklemiyordu. Daha çok dinlemeden saldıracağını düşünmüştü. Kendisi de zaten savaşmak için buradaydı. "Nasıl inanıyorsun? Belki de yalan söylüyorumdur. Bunu asla bilemezsin."
"Yalan söylemiyorsun bunu biliyorum." Michelle, kendi gözleriyle kardeşini göremese de, karşısındaki kurtun doğruyu söylediğinden emindi. Kurt özelliği sayesinde yalanı ve doğruyu ayırt edebiliyordu. Bu özelliğini kimse, kardeşi dahil, bilmiyordu çünkü Michelle onu saklamayı tercih ediyordu. Bu şekilde işlerini daha kolay hallediyordu.
Nicholas, karşısındaki kurtun aniden ortadan kaybolmasına şaşırdı. Geçmişte bir cadının gelip herkesin kaybolmasını sağladığını hatırlıyordu, ama bu sefer kimse gelmemişti. Kardeşlerinin cadı özellikleri olmasına rağmen, hiçbirinin bu şekilde ortadan kaybolduğunu daha önce görmemişti.
"Ne yapıyorsun burada? Ben de seni arıyordum."
Jason, Nicholas'ı daldığı düşüncelerden çıkardı. uzun zamandır oradaydı, ama sadece uzaktan izlemeyi tercih etmişti.
"Onu gördün mü?" Nicholas kardeşinin uzun süredir onları izlediğini fark etmişti.
"Evet gördüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
꧁Zamanın Kapıları: Kehanetin Peşinde꧂
FantasySevgili okuyucu, Bu sayfalarda sizi, beklenmedik bir gerçeklikle tanıştırmaya hazırlanıyorum. "Zamanın Kapıları: Kehanetin Peşinde" adlı romanımı okurken, hayal dünyanızı gerilimle ve aksiyonla dolu bir yolculuğa çıkaracak ve sizi meleklerle insanla...