~Merkez~
Jason, Taylor'un başında beklerken içindeki çaresizlikle boğuşuyordu. Her anını onunla geçirmek istiyordu, çünkü onu kaybedeceğinden korkuyordu. Odanın içinde bir sessizlik hakimdi, herkes endişeyle bekliyordu ancak umutsuzluğun ağırlığı herkesin üzerine çökmüştü.
Jason'un gözleri Taylor'un solgun yüzünde dolaşıyordu. Onun zayıf nefes alışını, soğuk bedenini hissediyordu. Her zaman güçlü ve kararlı olan Jason, şimdi içsel bir çatışma içindeydi. Ne yapacağını bilmiyordu, ama bir şey yapmalıydı. Taylor için elinden geleni yapmalıydı, çünkü onu kaybetmek istemiyordu. Ama ne yazık ki, herkesin söylediği gibi, zehir için bir çare bulunamamıştı ve herkes ölümünü beklemekten başka bir şey yapamayacağını söylüyordu.
Jason'un içindeki çaresizlikle birlikte, kararlılığı da sarsılmıştı. Ancak bir tek şey vardı ki o da Taylor'un yanından ayrılmamaktı. Onu terk etmek, onu yalnız bırakmak istemiyordu. Jason, Taylor'u korumak için buradaydı ve onu her şeyden korumaya kararlıydı, çünkü Taylor onun için çok daha fazlasıydı, bir dost, belki de daha fazlasıydı. Ve bu yüzden, ne olursa olsun, Jason başından ayrılmayacaktı.
Sarah, Jason'un yanına sessizce yaklaştı ve ona sarıldı. Kardeşinin solgun yüzünü, zayıf nefesini hissettiğinde içindeki endişe daha da arttı. Jason, onun için her şeydi. Kardeşleri arasında her zaman özel bir yere sahipti. Belki de bu, onun koruyucu içgüdüsünden kaynaklanıyordu.
"Jason, onu bu şekilde daha fazla hayatta tutamazsın. Bu sana da zarar veriyor."Sarah'ın sesi, odayı dolduran endişe ve umutsuzlukla doluydu. Jason'un çaresizliğini ve Taylor'u kurtarma arzusunu anlıyordu, ama aynı zamanda bu çabanın sadece daha fazla acıya ve zarara yol açtığını biliyordu.
Jason, gözlerindeki çaresizlikle kardeşinin yanına doğru döndü. "Ne yapmamı istiyorsun. Sen de diğerleri gibi Taylor'u ölüme terk etmemi mi söyleyeceksin?" diye sordu, içindeki karmaşayı gizleyemeyerek.
Sarah, Jason'un bakışlarına dayanamadı, kendi iç çatışmalarıyla mücadele ederken bir süre sustu. Sonra derin bir nefes aldı ve yavaşça konuşmaya başladı. "Hayır, tabii ki hayır. Ancak... Bilmiyorum," Sarah çaresizce içini çekti, "yapabileceğimiz başka birşeyler olmalı."
Aidan'ın sesi, oda içinde bir yankı gibi yükseldi, dikkatleri üzerine çekerek sessizliği bozdu. Kararlılık dolu bakışları, Jason'a olan derin bağlılığını ve endişesini yansıtıyordu.
"Ablan haklı Jason. Böyle yaparak ikinizi de öldürmekten başka birşey yapamazsın. Senin de hayat enerjin sonunda tükenecek," dedi, sesinde hem uyarı hem de içten bir kaygı vardı. Joseph'in emriyle gelmiş olmasına rağmen, asıl amacı Sarah ve ikizlerinin güvenliğiydi. Aidan'ın kurt özelliği koruyucu olmaktı. Ve doğdukları gün onların koruyucuları olmuştu. Korumak için seçtiği ilk ve son kişiler onlardı.
Jason, Aidan'ın neden burada olduğunu anlamıştı. Babasının emriyle gelmişti. Ama bu bile babasına olan kızgınlığını hafifletmiyordu. "Neden buradasın? Joseph beni izlemen için seni mi yolladı?" diye sordu, sesinde hafif bir öfke vardı.
"Sana yardım etmek için buradayım," diye yanıtladı Aidan, gözlerinde kararlılıkla. Jason'un yanında olmak, onunla birlikte Taylor'u kurtarmak için buradaydı ve bu görevi en iyi şekilde yerine getirmek için kararlıydı.
Siyah bir sis pencereden içeri sızarak odanın içinde dolaşmaya başladı, Taylor'un başının üstünde belirerek gizemini arttırdı. Lee'nin gözleri bu sisin içinde Taylor'u görüyormuş gibi hissetti. Arkadaşıyla olan bağı, onu kurtarmak için adeta içgüdüsel bir arzu uyandırmıştı. "Sanırım onu kurtarabilecek birini tanıyorum," dedi, sesi umut doluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
꧁Zamanın Kapıları: Kehanetin Peşinde꧂
FantasySevgili okuyucu, Bu sayfalarda sizi, beklenmedik bir gerçeklikle tanıştırmaya hazırlanıyorum. "Zamanın Kapıları: Kehanetin Peşinde" adlı romanımı okurken, hayal dünyanızı gerilimle ve aksiyonla dolu bir yolculuğa çıkaracak ve sizi meleklerle insanla...