-1-

861 71 13
                                    


Göz kapaklarım aralandı. Tekrar gözlerimi yumdum ama uykum gitmişti. "Tanrım uyumak istiyorum." diye mırıldandım yastığa iyice gömülerek.

Gün ışığı evi aydınlatıyordu. Ama kapalı bir hava hakim olduğu için genede bir karanlık vardı. Hava kapalı olması nedeniyle soğuk olması gerekirken olmuyordu. Yani olurdu ama bazen esmediği de oluyordu.

Gözlerimi açıp sırtüstü dönüp gözlerimi tavana diktim. Hayatı 5 dakika tavana bakarak sorgulardım her sabah.

Doğrulduğumda sağdaki komidinin üzerindeki telefonumu aldım. Telefonda 6 yeni mesaj ve 4 arama gördüm. 3'ü annemden 1'i Jeremy'dendi. Mesajlarında çoğu yalakalık yapmaya çalışan hoşgeldin mesajları falandı.

Yataktan kalkıp banyoma ilerledim. Genelde sabahları çok çekilmez bir kız olurdum. Sinirli, agrasif ve gıcık. Bu yüzden yüzümü genelde yıkamazdım. Üşenirdim çünkü.

Küvetin dolmasını beklerken telefonlanla annemi aradım. O dıtt sesini hep 5.duyuşumdan sonra açardı.

"Tatlım? Günaydın!" diye açtı annem neşeyle.

"Günaydın anne." dedim neşeli olmaya çalışarak.

"Nasıl rahat ettin mi evinde? Güzel miydi. Ben hiç görmedim. Baban tutmuş mu sözünü?" nefes almadan konuşmuştu. Sesi cidden çok enerjik ve neşeliydi.

"Evet. Güzel. Yalnız biliyorsun burada çok kalmayacağım."

"Aa. Bak benim küçük İn'im. Seni çok özledim. Baban da öyle. Bak ne çok özlemiş sana ev bile tuttu."

"Anne tutmasaydı. Zorla tutturmadım. Kendisi istedi. Ben onada söyledim. Şuan benle iyi geçinmeye çalışıyor farkındayım. Ama ben nerdeyse 2 sene süründüm ve kimse bana yardım etmedi. Babam bile. Neyse ben duşa giriyorum sonra ararım." cevap vermesine fırsat vermeden kapatmıştım. Şimdi anneme laf anlatamazdım.

Telefonu güzel ve sakin bir müzik ile kenara bıraktım. Müziğin sesi banyoda yankılanırken suya bir kaç koku ve köpük eklemiştim.

Sıcak su vücudumla buluşurken sakinleştiğimi hissettim. Sıcak suyu hep çok sevmişimdir.

Tanrım. Bundan 1 sene önce suyu çaydanlıkta ısıtıp ısıtıp soğuk kış gününde banyo yapmaya çalışırdım. Sürekli su kaynatmak zorunda kaldığım için kesik kesik yıkanıyordum. Şuansa küvette keyifli bir banyo yapıyorum. Cidden hayat çok değişik...

Duş keyfimi bitirdikten sonra bornozumu sarmış kafamada ufak bir saç havlusuyla dolamıştım. Kafam sadrazam gibi olmuştu. Ufak tüylü terliklerimide giyip banyodan ve odamdan çıktım. Mutfağa girip dolabı açtım. Bayağı doluydu dolap. Yani babam cidden bana bu evi tutup benim için harika bir dolap hazırlayıp evide benim için doldurmuş muydu? Kaç sene önce beni sokağa atan adam bu olamazdı gerçekten!

Nasılsa tek kişiliğim diye mutfak dolaplarından büyük bir servis tabağı aldım. Ve bu sırada kahve makinasını çalışırdım. Buzdolabının önüne geldiğimde tabağın bir kenarına jambon, bir kenarına zeytin, peynir ve daha bir çok şey yığdıktan sonra kapağı kapatıp mutfağın ortasındaki masaya tabağı bıraktım. Kahvemide hazırlayıp kahvaltı sefama başladım...

Kahvaltımı telefonumla ilgilenerek yapmıştım. Bir taraftan sosyal medyaya bakıyor bir taraftan ağzıma bir şeyler tıkıyordum.

Kahvaltım bittikten sonra tabağı mutfak tezgahına bırakıp odama ilerledim. İç çamaşırlarımı içime giydikten sonra şu pembe bornozdan kurtuldum.

New York KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin