-6-

577 52 1
                                    


"Bir şey mi oldu?"diye soran Nik'e kafamı çevirdim. Gülümsemeye çalıştım ama sanırım çok yapmacık durdu. Cevap vermem gerekiyordu fakat aklım karışmıştı. Ne işi vardı burada?

"Hayır. Sadece..."duraksadım. "Lavaboya gidebilir miyim?"dedim. Evet şuan resmen izin istemiştim.

"Tabiki."dedi. İzin istediğim için şaşırmış gibiydi ama hala suratı gülücekler saçıyordu.

Yerimden kalkıp içeri girdiğimde Jeremy'e baktım. Kimse yoktu işte. Tek başınaydı.

Hızlı adımlarla lavaboya ilerken koridora girmiştim. Orada durdum. Arkamdan gelicekti. Bunu biliyordum.

Çok değil 15 saniye sonra Jeremy koridora girmiş onu beklediğimi görünce gözleri açılmıştı. Ardından yanıma yürüyerek vardı.

"Ne arıyorsun burda?"
Sesim çok ciddi ve düz çıkmıştı. Biraz nefret barındırıyor gibiydi ama tabiki ondan nefret etmiyordum. Sebebini bilmediğim bir kızgınlık vardı.

"Bunu isteyerek yapmadığını biliyorum. Seni almaya geldim ama bakıyorum ki gayet mutlusun."

"Neyi istemeyerek yapıyorum?" suratımda garip bir sersemlik oluşmuştu. Ne demek istediğini anlayamamıştım.

"O adamla evlenmek istemiyorsun."dedi. Kendinden emindi.

"Buna sen karar veremezsin. Istemeseydim buraya gelmezdim."

"İndia. Saçma şeyler yapmada hadi şurdan çıkalım evine bırakayım seni." derken kolumu tutmuştu ve sürüklüyordu. Ben kolumu aniden çekip durmasını sağladım. Bana baktığında şaşırmıştı.

"Ben burda Nik'le kalıcam. Ondan hoşlandım." son kelimeyi söylerken fısıldamıştım. Sanki onu sinir etmeye çalışan bir ses tonum oluşmuştu onu söylerken. Başarmıştım da. Suratıma şoka girmiş gibi bakakaldı. Ardından arkasını dönüp yavaş yavaş yürümeye başladı. Neyin peşindeydi?

Lavaboya girdiğimde aynaya bakıp saçlarımı üstümü falan düzelttim. Lavabodan çıkıp koridoruda gerimde bırakıp içeri girmiştim. Balkona doğru yürüdüğümde Jeremy'nin oturduğu masaya göz ucuyla baktım. Boştu.

Balkona çıktığımda beni görünce hemen gülücükler açan bir suratla karşılaştım. Yanına varıp oturduğumda suratımda yapay bir gülümseme vardı.

"Kalkalım mı?"diye sordu Nik.

Sanırım sıkıldığımı yada bir şey olduğunu anlatmıştı. Ama şuan cidden keyfim kaçmıştı. Nasıl olsa evlenecektik daha çok buluşurduk değil mi?

Masadan kalkmadan masaya bolca dolar bıraktı. Ardından beraber yürümeye başladık. Ortamdan çıkana kadar en ufak bir kelime etmedik. Mekandan çıkıncada sessizliği bozdu.

"Doymadım."

Yine gülmüştüm. Bu çocuk cidden komikti.

"Bende. Kocaman tabağa ufacık bir dilim et koymuşlar."dedim. Cidden bütün gün aç durduğuma değmemişti.

"O halde..."duraksadı. Çekiniyor gibiydi. "Burger king'e..."

"Olur!"diye daldım lafına. Çok sevinmiştim bu kelimelere çünkü en sevdiğim şey fast food'u benim. Kanımda hamburger olduğuna inanırım.

Neşeyle yürüdük. Bana onun arabasıyla gelmemi söyledi. Kabul ettim. Birazdan babamın adamlarından biri gelir alırdı.

Arabası güzel siyah lüx bir araçtı. Markasını ve ismini tam bilmiyordum. Araba markalarıyla pek işim olmaz, güzelse güzeldir.

New York KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin