3-Silinmeyen Geçmiş

66 6 0
                                    

Söylediğim cümle karşısında herkes donup kalmıştı. Yanımdaki Efe bile kolunu belimden çekmişti. Herkesin yüzündeki neşe korkuya dönüşmüştü. Her zaman onların bu yüz ifadesini görmeyi sevmişimdir.

Efendi dediğim kişi bizim başımızda olan, her istediğini  yaptığımız kişidir. Ondan korkmalarının sebebi gerçekten kötü biri olması. Benim korkmama sebebim ise onun sağ kolu olmam, yani eskiden öyleydim. Sadece benimle konuşur, bütün emirlerini bana söyler, bende diğerlerine söylerdim. Yani ben diğerlerinden daha üstündüm.

“Sen delirdin mi Gece?!” diye bağırdı Efe sessizliği bozarak. Ona her zamanki alaycı gülüşlerimden birini yolladım. Benim deli olduğumu düşündüğüne emindim.

“Bunda bu kadar büyütülecek ne var? Size sordum ne var?!” diye bağırdım. Benden korkuyorlardı  çünkü yapabileceklerimi biliyorlardı. Benden korkmaları beni daha da mutlu ediyordu.

Herkes başını sallaması yüzümdeki sırıtışı daha da büyütürken Efe önüme geçti ve bana bir tokat attı. Bunun karşısında afalladım çünkü Efe’den böyle bir şey beklemiyordum. Açıkçası beni şaşırtmıştı ama korktuğu her halinden belli oluyordu.

“Vay! Ben yokken özgüveniniz mi arttı Efe Bey? Gitmeden önce yaptıklarımı unutmuş gibisin.” dedim her zamanki alaycı ses tonumda. Birden Efe’nin gözleri koyulaşmış, çenesi kasılmıştı. Sırıtışım daha da büyürken kendimi kahkaha atmaktan alıkoyamadım.

“Yüz ifadene bir bakar mısın? Gerçekten güldürüyorsun Efe!” dedim gülerek. Bir anda ciddileşerek, “Buradaki hiç kimse unutmadı ve unutmasına izin vermeyeceğim. Ben yaşadığım sürece bu acıyı sana yaşatacağım Efe, bana yaptıklarının cezasını çekeceksin.” dedim ve yanından geçtim. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum ama şu anda ağlamanın sırası değildi.

“Şimdi biri beni götürecek mi, yoksa hanginizden başlasam diye saymaya mı başlasam?” dedim ciddiyetimi koruyarak. Yapabileceklerimi bildikleri için aralarında fısıldaşmaya başladılar.

Bir anda kendimi duvarda bulunca acıyla inledim. Sanırım omurgam zarar görmüştü çünkü çok kötü bir ağrı yapıyordu. Derin derin nefesler almaya başladım. Bunu kim yaptıysa onu öldürecektim! Bana nasıl böyle bir şey yapabileceğini gösterecektim.

Tam kalkacaktım ki boğazımda bir el hissetmemle nefes alamaz oldum. Çok sıkı tutuyordu, canım hiç olmadığı kadar yanıyordu. Gözlerimi açtım ve karşımda duran kişinin gözleriyle karşılaştım. Kıpkırmızıydılar. Daha önce bu kadar kırmızı bir göz görmemiştim. Öfkeyle bakıyordu gözlerime.

“Buraya gelemezsin seni sürtük!” diye bağırdı karşımdaki kişi. Nefes alamıyordum ve yavaş yavaş görüntü gidiyordu.

Cep telefonumun çalmasıyla dikkati dağıldı ve boğazımdaki eli biraz gevşedi. Bende bu fırsattan yararlanarak boğazımdaki elini tutarak güçlü bir şekilde uzaklaştırdım. Elini bükerek kırılmasını sağladım. Karşımdaki adam acıyla bağırdı ve koyu kırmızı gözlerini bana kilitledi. Üzerimde etek olmasını umursamadan parende atarak üzerinden zıpladım. Tam üzerindeyken kafasını tutarak benimle birlikte yere düşmesini sağladım. Beynine aldığı darbeden dolayı bir süre tüm bedeni hareket edemeyecekti ve bu bana zaman kazandıracaktı.

Kenardaki bıçağı elime alarak üzerine atladım ve bıçağı boğazına dayadım. Aynı bana yaptığı gibi onunda nefes almamasını sağladım. Sırtımdaki ağrı daha da kuvvetleniyordu ama umursamayacak kadar sinirliydim.

“Beni köşeye sıkıştıracak kadar cesaretlisin, ha? Seni daha önce görmemiştim demek ki yenisin. O zaman sana birkaç şey söylemek isterim. Buradaki hiç kimse bana karşı çıkamaz. Tabi çıkanlardan öğüt almak istersen mezarlığa uğrayabilirsin.” dedim nefes nefese. Sinirimin geçtiğini anlayınca üzerinden kalktım ve onunda kalkmasına yardım ettim. Tabi ki böyle bir hareket beklemiyordu.

Gece AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin