Ateş'ten
İnanamıyordum. O Analise'di. Hayır, o Analise olmamalıydı, bu olmamalıydı! 19 yıl sonra Amelia'dan farklı bir kadına değer vermiştim. 19 yıl geçmişti üzerinden. Anca toparlayabilmiştim kendimi, şimdi ise Gece çıkmıştı karşıma. O çok farklı bir kızdı, dışarıdan bakınca belli oluyordu. Andrew'e çok benziyordu bakışları, acımasızlığı... bunu nasıl anlayamamıştım bilmiyordum. Ona bu kadar değer vermeden önce anlamam lazımdı bunu. Ona Amelia gibi bağlanmadan önce fark etmem lazımdı. Yine saftım! 19 yıl geçmesine rağmen aynı saf Ateş'tim! Amelia'da kandırmıştı beni. O da beni kullanmıştı. İlk önce tüm her şeyimi almış, sonra da Andrew'e gitmişti. Ve Analise gelmişti dünyaya. O gün Andrew'in soyundan gelen herkesi öldüreceğime yemin etmiştim.
Amelia'yı doğum yapmadan önce dönüştürmüştü, bu da Anlise'i daha güçlü yapmıştı. Bana acı çektirmeye başladığı an anlamıştım bunu. Çok güçlüydü, aynı babası gibi. Gözleriyle bana acı çektirdiği an öldüreceğini zannettim, o kadar fazlaydı ki acı dayanamadım. Benden uzaklaştığında ise korkuyordu. Bana yaptığı şey karşısında korkuyordu. O da bana değer veriyordu, bende ona veriyordum. Analise ismini duyduğum an her şey yerine oturmuştu. Onu sevemezdim. Andrew'ın soyundan gelen birini sevemezdim. Amelia'ya verdiğim sözü bozamazdım fakat yüzü ve saçları bunu zorlaştırıyordu. Onun gibiydi saçları, sapsarı... Yüzü de onun gibi yumuşacıktı, belki de dudakları Amelia'nın kinden daha yumuşak...
Karşımda çok aciz duruyordu. Onu tanıdığımı biliyordu, o yüzden korkuyordu. Endişesi yüzünden belli oluyordu. Bir anda değişmem onu şaşkına çevirmişti. Belki de çoktan vampir olduğumu anlamıştı. Amelia gibi saf biri değildi, her şeyin farkında olan küçük bir kızdı. Ama şu ana yapabileceklerinden hiçbir fikri yoktu. Beni istese anında öldürebilirdi, buna karşı koyamazdım. Gücü Andrew'den bile fazlaydı -ki Andrew beni öldürüyordu.
Şu anda korkma sebebi gayet açıktı, onun duygularını zedelemiştim. Belki de duygularını yok etmiştim. Doğrusu buydu. Duyguları olmamalıydı. Benim gibi bir zavallıya dönüşmemeliydi. Onu öldürmeyecektim fakat onun tamamen ölmesine yardım edecektim. Buna mecburdum.
Gece'den
İçimi saran korku Ateş'e baktıkça daha da büyüyordu. Az önce bana gitme diyen kişi ölmüş, yerine başka biri gelmişti. Gözlerindeki öfke bu sefer o kadar fazlaydı ki bir an gerçekten ölmek istedim. Kendimi toparlayamıyor, yerimden kıpırdayamıyordum. Duru yanıma gelerek kolumdan tuttu. Beni Ateş'ten uzaklaştırarak Jonathan'ın kucağına fırlattı. O kadar güçsüzdüm ki buna karşı koyamadım. Jonathan beni tuttu fakat ayakta duramayacağımı anlayınca kucağına aldı. Hiçbir şekilde itiraz edemiyor, tek bir hücremi bile harekete geçiremiyordum.
"Analise'i buradan götürün ve uzun bir süre evden çıkarmayın. Ateş'in... düzelmesi gerekecek ve sanırım benimde." dedi Duru. O da benim kadar güçsüz duruyordu fakat o da öfkeliydi. Neden olduğunu öğrenebilirdim fakat düşüncelerinin sesini duyamayacak kadar karışıktı kafam. Bin türlü düşünce vardı beynimde ve bir tanesi ışıklı tabela gibi belirdi, Ateş bir vampirdi.
"Sen...sen bir vampirsin!" diye bağırdım Jonathan'ın kucağından inerek. Bir anda Ateş'i duvara fırlatmıştım. İçimde duyguya dair tüm izler silinmiş, sadece ihanetin intikamı kalmıştı içimde. Tüm vücudum intikam diye bağırırken boğazından tutup duvara yapıştırdım. Ne yaptığımı çok iyi biliyordum ve bundan pişman olmayacaktım. Bu bir kerelik bir şeydi ve ben bundan sonra hiçbir şekilde pişman olmayacaktım.
"Demek vampirdin. O zaman durumlar eşitlendi, ha ne dersin? Belki de annemle aranızda geçenleri anlatmak istersin, ya da Amelia mı demeliyim?" dedim bir anda. Bunları nerden bildiğimi veya nasıl söylediğimi bilmiyordum. Söylediğim kelimeler bir bir yerine otururken tüylerim diken diken oldu. Ateş anneme aşıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Ateşi
VampireBana doğru kendinden emin bir şekilde geliyordu. Onu daha önce takım elbiseyle hiç görmediğim geldi aklıma, gülümsedim. Takım elbiseyle ne kadar yakışıklı olduğunu düşündüm. Gözlerimi ondan alamıyordum. Yanıma geldi ve gülümseyerek "Hazır mısın ufak...